20

3.6K 331 152
                                    

herkese merhaba... yine biraz geciktim ama bölüm yazmak artık çok zorluyor beni. güzel yazamıyor gibi hissediyorum ve canımı sıkıyor epey. dönüp yorumlarınızı okuduğumda daha iyi hissediyorum, her şey için tekrar teşekkürler.

  lütfen oy ve yorum atmayı unutmayın, iyi okumalar <3

     dpr ian - kiss me
     mor ve ötesi - küçük sevgilim

     Jungkook gözlerini araladığı an, kolları arasında kafasını kaldırmış onu izleyen sarışını beklemiyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

     Jungkook gözlerini araladığı an, kolları arasında kafasını kaldırmış onu izleyen sarışını beklemiyordu. Birkaç kere gözlerini kırpıştırmış, kuruyan boğazı yüzünden birkaç kere yutkunmuştu. Jimin ise birkaç kere gözlerini kırpıştırmış, kolundan destek alarak yatağın üzerinde oturmuştu. İç geçirmiş ve hafifçe tebessüm etmeye çalışmıştı. Jungkook dudaklarını aralamadan yataktan çıkmış, koltuğun üzerindeki kazağı alarak üzerine geçirmişti. Derin bir nefes alıp dudaklarını birbirine bastırmıştı.

    " Sen kendine gel... Ben ikimize kahve yapayım. Konuşacaklarımız var." Jungkook atılgan tavrına karşı şaşırsa da kafasını sallamıştı, Jimin mutfağa doğru ilerlerken o da gerinmiş, komodinin üzerinde duran telefonunun ekranını açıp saati kontrol etmişti. Saat öğleden sonra dörde gelmek üzereydi. Kendini hâlâ yorgun hissettiğini düşünüyordu yataktan kalkıp banyoya doğru yürürken, üzerinde birkaç günün yorgunluğu vardı. Mental olarak kötü hissettiği an kendini öylesine bunaltıyordu ki birkaç güne hasta oluyor, acısı fena halde çıkıyordu.

Bu durumu hiç yaşamak istemediğinden yüzünü buruşturdu ve soğuk suyu avuçlarına doldurduktan sonra yüzüne çarptı. Zor konuşmalar yapacakları kesindi, hoş olmasa da ilişkileri ve devamı için buna ihtiyaçları vardı. Çok fazla soru işareti, çok fazla insan vardı çevrelerinde. Jungkook Jimin'le sadece yalnız kalmayı diliyordu.

Yüzünü sildikten sonra banyodan çıkmış, nemlenen saç tutamlarını geriye doğru ittirerek etrafa bakınmıştı. Mutfak boştu, odasına yöneldiğinde aralık balkon kapısını görmüş ve ilerlemişti. Jimin çoktan yuvarlak masaya oturmuş, dudaklarında sigarasıyla dışarıyı seyrediyordu, dalmış gibiydi. Masanın üzerinde dumanı tüten iki kahve öylece duruyordu, Jungkook sandalyeyi çekerek oturduğunda Jimin bakışlarını ona çevirmişti.

Jungkook ilk önce kahvesinden bir yudum alıp suratını buruşturmuş, ardından masanın üzerindeki paketten bir dal sigara sıkıştırmıştı parmaklarının arasına. Jimin bakışlarını onun suratında gezdirdi, adım atması gerekenin kendisi olduğunu biliyordu.

" Nereden başlamalıyım?" diye mırıldandı, bir bacağını kendine çekip bedenini ona çevirirken. Jungkook'un bitkin göründüğünü fark etse de kendisi de öyle hissediyordu, çok üzerinde durmadı. " Nereden başlamak istiyorsan."

" O zaman seni ne kadar sevdiğimden, düşüncelerine ve hislerine ne kadar saygı duyduğumdan bahsetmeliyim Jungkook." İkisi göz göze geldiğinde Jimin özür dilercesine kafasını eğmiş ve iç geçirmişti. " Yaptığım aptallıktı ve bunun senin için çok kırıcı olduğunu biliyorum."

pretty when you cry| jikookWhere stories live. Discover now