03

4.8K 485 324
                                    

resmen 5k dan fazla yazacağım diye iki gündür yazmayı erteliyorum dedim mari sen neden bunu yapıyorsun kendine??? kısa ama sıklıkla gelen bölümleri tercih ederim. şarkıyı da aranızdan biri önermişti ona çok teşekkür ediyorum gerçekten çok uyuyor fice🤍

oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifle okuyorum🥺

warm - the neighbourhood (feat. Raury)

"you need to get off my mind."

    " Bazen rüşvetle her şeyi böyle kolayca halledebilmene şaşıyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

    " Bazen rüşvetle her şeyi böyle kolayca halledebilmene şaşıyorum." Jungkook kuruyan ve acıyan gözlerini ovuştururak kafasını yavaşça masaya bastırmıştı. Saat gece dördü geçiyordu. Günlerden çarşambaydı ve Jimin'le konuşmalarından - Namjoon'un konuşmasının üzerinden beş gün geçmişti. Jungkook hâlâ düşündükçe kendini iyi hissetmiyordu fakat iyi çalışması gerektiğinin farkındaydı. Şimdi sadece Jimin'i kurtarmayı istemiyordu. Şimdi o kadını ve diğer adamları içeriye attırmak istiyordu Jungkook.

           O yüzden beş gündür canını dişine takarak çalışıyordu. Birkaç saat uyuyor, kahve ve ilaçlarla bedenini ayık tutuyordu. Aklındaki tek şey bu dosyaydı ve dört duvar arasında yalnız kalan o çocuktu. Jimin'in eğer hapishaneye düşse bile ağlayıp sızlanmayacağını dün gece düşünürken fark etmişti çünkü onun yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.

        " Tahmin ettiğim gibi. İki sene önce yapılan gösterişli sergiye gittiklerini biliyordum." Jungkook hızlıca kafasını kaldırmış, Namjoon'un ekranda gösterdiği kısma bakıyordu.

      İşte her şeyden önceki Jimin oradaydı.

  Önlerinde tonlarca CD vardı, Namjoon evlerinin sokağındaki, Jimin'in verdiği ipucularını, Bay Kim'in genellikle gittiği yerlerdeki kamera kayıtlarını toplatmıştı.Bunların hepsini gizlice ve rüşvetle yapmıştı. Zor olmamıştı.

       Jimin burada sadece on altıydı fakat çok değişmemişti bu iki yıl içinde. Şu an daha zayıf ve güçsüz görünüyordu sadece. " Annesine nasıl baktığına bak. Kaltak." Jungkook gerçekten kendini kaybetmişti, günlerdir sinir krizlerine girmenin eşiğinden dönüyordu. " İşte geldi." demişti Namjoon. Bay Kim arabadan inen Jimin'e ve annesine doğru yürüyordu.

     Kadına başıyla selam verdi ve eğilip Jimin'e sarıldı. Jungkook görüntüyü durdurdu. " Olumsuz tepki verdiğini görebiliyorum. Adımlarını geriye attı ve ellerini yumruk yaptı. Bundan hoşlanmadığını bariz görebiliyorum."

     Namjoon kafasını salladı. " Bundan fazla  bir şey çıkmayacağını biliyorum. Bu daha yeni tanıştıkları gün." Jungkook kafasını sallayarak soğumuş kahvesini dikledi kafasına tekrar.

         Namjoon CD'yi değiştirirken Jungkook saçlarını çekiştirerek kendine masaj yapıyordu. Ofis darmadağın olmuştu, günlerdir oraya kimseyi sokmuyorlardı. İkisinin de neden bir özel hayatı olmadığının kanıtıydı bu günler.
" Çok acıktım." demişti Jungkook. " Sen bakmaya devam et, köşedeki yerden bize yemek alıp geleceğim." Namjoon kafasını salladığında Jungkook ayaklanmıştı, bunu biraz olsun yenilenmek için yapıyordu. Soğuk hava onu ayakta tutmayı başarıyordu.

pretty when you cry| jikookWhere stories live. Discover now