22

1.6K 149 60
                                    

ufak tatlı bir bölüm <3

      Jungkook homurdanarak gözlerini araladığında yüzünü eliyle kapatmış, kapatmayı unuttukları pencereden yüzüne çarpan güneşe küfretmişti. Kafasını eğip göğsüne yaslanmış uyuyan sevgilisinde gezdirmişti bakışlarını. Derin bir nefes almış, kafasını yastığın kenarına yaslayarak onu seyretmişti bir süre. Dün geceki anılar yavaş yavaş zihnine hücum ettiğinde yüzünde ufak bir tebessüm oluşmuştu, istemsizce iç geçirdi.

    Başından beri olan her şeyi düşündü. Jimin'in karşısına çıkması tamamen olağanüstüydü, onunla tanıştığındaysa böyle bir ilişki içinde olacaklarını asla düşünmezdi. Tek isteği bu çocuğu kurtarmaktı çünkü onu ilk gördüğünde onun için deli gibi üzülmüş ve aynı zamanda ona hayran olmuştu. Gelgitli davranışlarının sadece ne yapacağını bilemediğinden, her şeyi eline yüzüne bulaştırmaktan korktuğunu anlamıştı. Ona tepki vermemeyi tercih etmişti sadece. Hırçındı, durup durup ona saldırıyordu ama sesini çıkartmamıştı. Çünkü buna hakkı vardı.

   Onu evinde yaşamaya ikna etmişti, kötü zamanlar geçirdiğinin de farkındaydı. Dolaptan eksilen içki şişelerini, hızla tükenen sigaraları, uyuyamadığı geceleri... Hepsini biliyordu. Tepki vermek istemedi, onu yavaş yavaş iyileştirmeye çalışırken Jimin'inin tepki verse utanacağı şeyleri yüzüne vurmamayı tercih etti.

    Ona aşık olmaya başladığında her şey farklı bir boyut almıştı, çok zordu onun için. İnsanların dedikleri gibi, ondan faydalanmak için onu yanına almamıştı, böyle bir amacı hiçbir zaman olmamıştı.

    " Hey..." Bakışlarını irkilerek kollarının arasında uyanmış, bakışlarını yüzünde gezdiren sevgilisine çevirmiş ve gülümsemişti. " Günaydın."


  " Günaydın. Seslendim duymadın." Jungkook eğilerek hafifçe onun alnına bir öpücük kondurmuştu, hafifçe yerinde doğrularak onu göğsüne yaslamıştı. " Ayılmaya çalışıyordum bebeğim."

     Eğilerek bakışlarını onun güzel yüzünde gezdirirken parmaklarıyla saçlarını geriye tarayarak hafifçe yanağını okşadı. " Kendini iyi hissediyor musun?"

   " Harika hissediyorum." demişti Jimin gülümseyerek. Hafifçe kolunu okşayarak parıldayan irislerine bakmıştı. " Duş aldıktan sonra kahvaltı hazırlayalım... Açlıktan ölüyorum."

    Jungkook kafasını sallamış, ayağa kalkıp dengesini sağladığında çok geçmeden sevgilisini kucağına almış ve banyoya doğru ilerlemişti. Jimin kollarını onun boynuna sararken derin bir nefes alıp gülümsemişti.

     Huzurlu ve neşeli geçirdikleri bir sabahtan sonra Jimin tekrar sakin sakin test kitabını alıp koltuğa kurulmuştu, Jungkook ise bilgisayarıyla onun karşısına yerleşmişti. Çok odaklanabildiği söylenmezdi, bakışları karşısındaki çocuğa kayıyor, dün gece yaşadıkları anlar bir bir önünde canlanıyordu. Onun ne kadar güzel olduğunu, eşsiz bir şey olduğunu düşündükçe içinin kıpır kıpır olduğunu hissediyordu. Yakında bir şeylerin değişecek olduğunu bilmek onu endişelendirse de belli etmemeye çalışıyor, sakinliğini koruyordu.

  Sınav yaklaştıkça, jimin günden güne bunu ne kadar önemseyip istediğini fark ediyordu, bir üniversite öğrencisi olmak demek normal bir hayata sahip olmak demekti, bu fırsatı öylesine çok yakalamak istiyordu ki. güzel adada yaptıkları şeyler gitgide sınırlanıyordu. jimin günlerini uzun uzun ders çalışmaya ayırıyor, jenogguk da onun bu hevesini desteklemek için saatlerce masada kalıyor, uzaktan halledebileceği ek işleri alıyor ve bir an olsun onu desteklemeden durmuyordu. onun için yemek hazırlıyordu, gün batımlarını yürüyüş yaparak geçiriyorlardı, jimin'in hayallerini dinliyor, onu rahatlatmak için elinden gelenin en iyisini yaparken buluyordu kendini.

pretty when you cry| jikookWhere stories live. Discover now