10

4.4K 438 744
                                    


gerçekten sırf yorum okuma zevki
yüzünden fic yazıyorum galiba,, güzel yorumlar alınca daha hızlı ve daha güzel yazdığıma inanıyorum. umarım yeni karakterlere ve yeni aksiyonlu bölümlere hazırsınızdır çünkü bu bölümden sonra ortalık çok daha karışacak😎
    
  iyi okumalar dilerim🤍 (gif'lerim fotoğraf olarak göründüğü için çok mutsuz olduğumu belirtmek istiyorum)

         hardest to love - the weeknd

    you're crying out behind the smiles,
   and i can see right through the lies

    you're crying out behind the smiles,    and i can see right through the lies

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


       Jungkook eve gitmek istemiyordu. Uzun zaman sonra bu hissi garipsemişti, evde Jimin vardı ve dün geceki konuşmalarından sonra kendini oldukça 'ezik' hissetmişti. Sürekli adım atmaya çalışıp geri tepilmekten o kadar yorulmuştu ki, arabasını çalıştırdığını sürmesi gereken yerin ev değil, çok daha başka bir yer olduğuna karar vermişti.

          Ana yola çıkmadan Hoseok'u aradığında, pek emin değildi fakat beraber bir şeyler yapabilirlerdi, gerçek iki arkadaş gibi zaman geçirebilirlerdi. Uzun zamandır sevişmekten başka yaptıkları hiçbir şey yoktu, o yüzden ne dese uyum sağlardı. " Alo?"

        " Efendim." demişti Hoseok nefes nefeseyken. Jungkook kaşlarını çatmış ve kırmızı ışık yüzünden yavaşlamıştı. " Napıyorsun?"

       " Spordayım." demişti Hoseok. " Ah." diye mırıldandı Jungkook. " Ben de müsaitsen beraber bir şeyler yapalım diyecektim."

" Evime mi geliyorsun yo- " Jungkook göz devirerek sözünü kesmişti. " Sevişmek dışında arkadaş olduğumuz günleri hatırlıyor musun? Gerçekten güzel günlerdi."

" Napalım bitirelim mi yani?" Jungkook bazen onunla konuşurken sabrının sınandığını hissediyor, buna rağmen hayatında kaybetmek istemediği az insanlardan biri olduğunu bildiğinden alttan almak için büyük çaba sarf ediyordu. " Hayır, onun dışında da bir şeyler yapabiliriz diyorum."

" Sıkıcısın." demişti bir yandan soyunma odasına yürürken. " Gerçekten sıkıcısın." Jungkook dudaklarını birbirine bastırdı. " İyi Hoseok o zaman sadece seks için ararım bundan sonra. Anladığım kadarıyla onda da sadece inlememe izin olur, konuşmama değil."

Telefonu onun yüzüne kapatmak için uzandığında Hoseok'un konuşmasıyla vazgeçmişti, asla kaba biri olamayacaktı. " Dalga geçiyorum. Ne yapalım yok aklımda bir şey. Eve gelirsen film falan izlerdik."

" Onun sonucunda da ne oluyor bilmiyoruz sanki." Jungkook bugün kendisinin de biraz ters olduğunu fark etmişti, bu sefer Hoseok homurdanarak kendi kendine sabır dilenmişti. " Benimle konuşmak istediğin bir şeyler mi var? Dinleyebilirim seni."

Jungkook bir an düşündü. Ona Jimin'in onunla olduğunu anlatmayı hiç mi hiç istemiyordu. Onu anlamayacağını biliyordu, yaptığı çok normal bir şey değildi. Gizli tutmak daha iyiydi, hem Jimin bunu gizli tutmak istiyordu. " Evine geleyim." demişti vazgeçerek. " Ne olursa olsun daha fazla rahibelik yapamayacağım."

pretty when you cry| jikookWhere stories live. Discover now