15. Bölüm

221 116 107
                                    

Okumadan önce oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayınız.
Okuduysanız oy da verebilirsiniz diye düşünüyorum sizi seviyorum

Yukarıdaki şarkıyı temin edip başlayabilirsiniz.

İyi okumalar.

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


15. Bölüm: Şart mı?

Şart mı bir şey söylemen...

Şimdi sus ve anı yaşa.

Sizce kalmak mı daha zor olmayacağını bildiğiniz bir olay karşısında yoksa gitmek mi? Hangisinde daha çok canınız yanar? Hangisinde daha çok üzülür insan?

Kalmak... Bir nevi kendini diri diri toprağa gömmek gibi bir şey. Her gün bıkmadan aynı sorunları yaşamak, ve aynı sorunlar yüzünden hayatının mahvolması'dır. Gitmek ise en çok geride bırakılanlara zordur. Her gün bekler, ve yine her gün gelmeyeceğini bilirlerdir bu geride kalanlar. Gidenler ise... Zaten çoktan almışlardır kararlarını. Belki de sadece alışmaktır asıl zor olan. Alışmak ve hazin son olan unutmak... Galiba, benim sonum bu engebeli yollardan, sonu en yüksek uçuruma çıkandı. Şimdi sadece o uçurumdan aşağı düşmeyi ve sonumu bekliyorum.

Bugün günlerden pazartesi ve benim raporum olduğu için evdeyim. Aslında okula giymeyi istiyordum ama dünden sonra kendimi çok yorgun hissettiğim için gitmemiştim. Olanları Esila'ya üstü kapalı bir şekilde anlattıktan sonra bir ton sorusunu üstünkörü yanıtladım ve sabahın erken saatleri olmamasına rağmen yine kendimi yatağın sıcacık kollarına attım.

Şimdi ise yatağıma uzanmış müzik dinliyorum. Altımda dışarıdaki yağmura rağmen bir şort üzerimde ise ne zaman aldığımı bilmediğim ve şimdi giymezsem bir daha asla giymeyeceğimi bildiğim uzun bir tişört var. Ara sıra bazı hüzünlü şarkılara iç çekişlerim eşlik etse de genel olarak iyiyim. Yada hâlâ kendimi ve sizi kandırmak konusunda çok başarılıyım...

Günler su gibi akıp gidiyordu. Hayır, gerçekten zaman kavramı çok... Belirsiz. Bazen öyle anlar oluyor, zaman geçmek bilmiyor, ve bazense zaman çok hızlı gelip geçiyordu. Belki de bu hastalığımla ilgili bir sorundur sadece, bilmiyorum. Zaten son günlerde kötü ne hissedersem suçunu hastalığıma atıyordum. Bu alışkanlık olmuştu. Salakça bir alışkanlık.

Yatmaktan ve sürekli oturmaktan uyuşan popomu yataktan zorlukla kaldırarak mutfağa girdim. Karnımın gurultusu canımı çok sıkıyordu. "Sanki guruldamasan seni doyuracak kimse yok gibi davranıyorsun midem!" dedim isyankâr bir şekilde. Karnım nadir guruldardı, ama bugün sanki midemden iç savaş varmış gibi sesler çıkıyordu. Bunun nedeni; ya çok aşırı acıkmak yada yaklaşan regl sancılarının çağırısıydı.

Suyu kaynaması için ısıtıcı ya koyduktan sonra kendime sandviç yapmaya koyuldum. Dolaptan kahvaltılık malzemeleri masanın üzerine koyup ekmeği ortadan ikiye olacak şekilde kestim. İçine çıkardığım kahvaltılık malzemelerden koyup elimle üzerine baskı uyguladım. Yaptığım sandviç' i dolaptan çıkardığım tabağın içine koyduktan sonra kaynamış olan suyla kendime kahve yaptım. Kahve kokusunu çok severdim. Hatta ıslak toprak kokusunu da çok severdim. Ve galiba Meriç, kahve kokusunun ve ıslak toprak kokusunun karşımı gibi kokuyordu. Belki de çok kahve içen biri olduğundandır, kim bilir...

LACİVERTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin