16. Bölüm

205 109 115
                                    

Merhaba! Okumadan önce oy vermeyi unutmayınız.

Yukarıdaki şarkıyı temin edip başlayabilirsiniz ^^

İyi okumalar <3

İyi okumalar <3

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


16. Bölüm: "Lütfen... Beni sever misin?"

...

"Miray... Kızım..."

Telefondan gelen ses her ne kadar hiç duymadığım bir ses olsa da ellerimin buz gibi olmasına yetmişti. Vücudum kaskatı kesilmiş, görüşüm bulanıklaşmıştı. Ve buna sebep olan yalnızca yabancı bir sesti.

Ellerimin titremesine aldırmadan telefonu aceleyle kapattım. Tek bir kelime etmeden, cevap bile vermeden, "Hey! Nereden sizin kızınız oluyormuşum!" diye sormadan kapattım. Yine kendi geçmişimden kaçıyor, yine 'olmamış' gibi yapıyordum.

Yanlış yapıyordum.

Pişman mıyım?

Sonuna kadar.

Ona bolca hakaretler etmek ve hesap sormak istiyordum ama içimde beni durduran bir Miray daha vardı. O Miray'ı öldürmek istiyordum şuan.

"Miray... Arayan kimdi?"

Meriç beklemediğim bir anda omzuma dokunduğunda irkilerek ona döndüm.

"Özür dilerim... Korkuttum sanırım." deyince buruk bir şekilde gülümsedim. Elimi koluna koydum ona sorun olmadığını gösterircesine.

"Önemli değil. Ben sadece... Sen aniden şey edince... Öyle oldu." diye geveledim. Meriç benim bu anlamsız cümlem karşısında gülerken ben az önce yaşadığım durumu tartıyordum. Kafamda iki tane deli soru vardı.

Bir. O gerçekten babam mıydı? Ki bu muhtemel. Mezarlıkta gördüğüm adamın babam olduğundan bile şüpheliyim. Ve mezarlıkta hiç konuşmadığı için aynı adam olup olmadığını bile bilmiyorum.

İki. Şimdi ben ne yapacaktım?

Evet ne yapacağımı bilmiyorum, yada yapacağım şeyin doğruluk oranını bilmiyordum. Şuanda onu tekrar arayıp hakaretler savurmak, ona hesap sormak istiyordum ama bu doğru olmazdı. Hiç tanımadığım bir adamdı sonuçta, psikopat da olabilirdi organ mafyası da.

Ayrıca bu durumu Meriç'e de açıklayamazdım. Ne diyebilirdim ki?! Babam olup olmadığından bile haberim olmayan bir adamın, annemi ve beni terk ettikten sonra birden karşıma çıktığını Meriç'e anlatsam bana alaycı gözlerle bakacağından emindim. Yani şuan tam bir çıkmazdaydım. Boş vermekten başka çarem yoktu.

...

Saat 22:30 u gösteriyordu. Meriç hâlâ gitmemişti, gitmesini de istemiyordum zaten. Meriç koltukta oturmuş bende onun bacağına kafamı koymuş yatıyordum. Uykum yoktu ama bu loş ışık uykumu getiriyordu. Ayrıca uyumadan önce günlükleri de yazmam gerektiğini biliyordum.

LACİVERTWhere stories live. Discover now