28. Bölüm

106 48 67
                                    

28. Bölüm: Son 3...

2 Hafta sonra

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

2 Hafta sonra...

İnziva. Son iki haftamın tek ve öz özeti bu. İnziva... İki  haftadır kendi içimde yaşıyorum bir şeyleri. Boş bir bedenle okula gidip geliyorum. Bazen hiç yataktan kalkmıyorum, okulu asıyorum. Bazense okulu yatağa çeviriyorum. Kimseyi duymuyorum, görmüyorum, sanki hiç yoklarmış gibi yapıyorum. Aslında ben hiç yokmuşum gibi davranıyorum. Ortalıkta ruh gibi geziniyorum, bazen hiç gezinmeyip sadece duruyorum. Bir sürü şey düşünüyorum, aklımda sürekli olarak bir şeyler oluyor ama asla ne olduklarını bilmiyorum. Belki endişe, belki korku yada belki merak sarıyor bedenimi, ama ona bile aldırmıyorum. Her şeyi akışına bırakıyorum. Meriç beni merak ediyor, Esila arıyor açmıyorum. Rüzgar konuşmak istiyor, babam bana ulaşmaya çalışıyor izin vermiyorum. Her şeyden koptuğum, kendimi öldürdüğüm bir döneme girdim, ve biliyor musunuz... İki haftadır asla gülemiyorum.

Hem de... Sebebi Meriç olsa bile.

Beş gün... Sadece beş gün kaldı. Sonsuza kadar böyle yaşamama beş gün kaldı. Ruhumun ebediyen bana küsmesine, kalbimin kapılarının sonsuza kadar kapanmasına sadece beş gün kaldı. Evet... Beş gün sonra doğum günüm. En mutlu günümde hiç mutlu olmamaya gidiyorum.  Evimi, annemi, Esila'yı, baba dediğim adamı terk ediyorum. Meriç'ten gidiyorum. Tüm hayatımı bu şehirde bırakıp bambaşka bir hayata kaçıyorum.

Ben... Yok olmaya gidiyorum ve bunun geri dönüşü yok gibi görünüyor.

Dağınık saçlarımı daha çok dağıta dağıta çalan kapıya doğru ilerledim. Yağmur yağıyordu ve hava her zamanki gibi soğuktu bu yüzden battaniyenin altında yatıyor ve tabii ki şarkı dinliyordum. Ta ki kapı istekli istekli çalana kadar...

Kapıyı açıp gelenlere göz attığımda oldukça şaşırmıştım. Meriç, Esila, Rüzgar ve Yasemin buradalardı. Meriç'i ve Esila'yı anladım da... Rüzgar ve Yasemin'in burada ne işi vardı onu çözememiştim. Üstelik kimseyle konuşmak dahi istemiyorken...

Yüzümü buruşturup Meriç'e baktığımda bana özür diler gibi bakıp yaklaştı.

"Çok ısrar etti ne yapayım..?" Derin bir nefes aldım.
Tamam. Kapıda bırakmak olmaz.

Kapının önünden çekilip onlara geçmeleri için yol verdim. Hepsi teker teker eve girdiklerinde kapıyı kapatıp derin bir nefes aldım. Anlaşılan bugün bana rahat yoktu. Ayakkabılarını çıkaran herkese birer terlik verip salonun yolunu gösterdim. Ayakkabıları ayakkabılığa dizdikten sonra arkamı döner dönmez Meriç beni mutfağa doğru götürmeye başladı. Mutfağa geldiğimizde kapıyı kapatıp beni de kendi bedeni ve kapı arasında esir aldığında şok olmuş bir şekilde alttan alttan Meriç'e bakmaya başladım. O sırada bir kaç salise içinde gelişti her şey. Meriç eğilip dudaklarımı uzunca öptü.

Bir kaç gündür yüz yüze görüşmüyorduk ve belli ki oldukça özlemişti. Tabii bende onu... Dudaklarını dudaklarımdan ayırdıktan sonra ellerini belime koydu ve beni kedine çekti. Yüzüm direk göğsüne yaslandığında gülümsedim.

LACİVERTUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum