Ve bir mavi kelebek,
Son kez çırpacak kanatlarını papatyasıyla vedalaşmak için.
Son kez öpecek onu ve diyecek ki fısıltıyla;
Kime açarsan aç,
Kimde solarsan sol,
Kim sularsa sulasın seni,
Bizi güzel hatırla.
...
Kitap düzenlenmeye alındı!
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
"Isak gözlerinde... Bir kaç zamandan kalan yalan... Dokunsam ağlayacak gibisin sen, kırmızı..."
"Miray!"
Kendi kendime şarkı söylerken Esila'nın adımı haykırarak sınıfa girmesiyle ödüm kopsa da, kısa sürede toparlanıp canım dostum, biricik kankamın heyecanlı ama bir o kadar da cin görmüş suratına anlamaz anlamaz baktım. Okulun bitmesine bir ders kalmıştı ve o ders de şuan boştu. Esila sabahtan beri heyecanlı heyecanlı ortalıkta geziniyordu ve ben anlam veremiyordum. Hayır ne oluyordu? Başına talih kuşu mu vurmuştu anlamadım ki..?
"Efendim Esila! Söyleyecek misin artık yeter ya!" Sınıfta kimse yoktu. Bu son ders boş olduğu için herkes dışarıya çıkmıştı ama evlere dağılmak yasaktı. Esila bana duygu yüklü bir bakış attıktan sonra bir sağa bir sola yürümeye başladı tırnaklarını kemirerek.
"Off kızım ne bu halin ya? Sabah sana bir şey oldu bak garip garip davranıyorsun... Hadi anlat kurtul." Dedim tehditkâr bir şekilde.
"Miray... Bir şey söyleyeceğim ama... Bilmiyorum off kafam çok karışık!" Oturduğum yerden kalkıp ellerimi göğsümde birleştirip karşısına geçtim.
"Hayır hayır..." Dedi beni rahatlatmaya çalışarak. "Aslında ben birşey yaptım..."
"Ne yaptın?"
"Ben... Galiba Rüzgar'a-"
"Selam kızlar!"
Gözlerimi bir an olsun Esila'dan ayırmazken sınıfa giren Yasemin ve arkadaşlarının selamı ortamda yankılanmıştı. Yasemin gelmeseydi Esila belki de Rüzgar'a... Aşık olduğunu söyleyecekti. Emin değildim ama bu bakışlarından başka anlam çıkartamıyordum.
Rüzgar'a güvenmiyordum... Rüzgar'a hiç güvenmiyordum ve Esila'nın üzülmesini de hiç istemiyordum. Umarım Esila... Umarım kendini üzecek bir şey yapmazsın.
"Aaa... Selam vermeyecek misiniz? Çok ayıp..." dedi Yasemin bize doğru yaklaşırken. Onu umursamamaya çalışıp Esila'ya baktım. Gözleri beni bulduğunda aramızdaki sessizliği bozup "Gel." Dedim.
"Zil birazdan çalar dışarı çıkalım." Esila kafasını salladı ve çantaları almak için arkamıza döndük. Bu sırada ise Yasemin bize tip tip bakmakla meşguldü.
"Bakar mısınız kızlar... Bunlar hem kör hem sağır." dedi bize doğru. "Heey sağır! Size diyorum."
"Ya Miray..." dedi Esila bir sır vermek ister gibi bana doğru yaklaşarak. "Bir ses mi var..? Bana mı öyle geliyor?"