10.BÖLÜM "HASTALIK"

17.1K 899 163
                                    

Multi video; Aydilge- Sorma

Oy ve yorumlarınızı esirgemezseniz çok seviniriim 🖤

Keyifli okumalar diliyorum!

İnsan hiç birini tanıdığı, hayatına dahil ettiği için pişmanlık duyar mıydı?

Büyük ihtimalle evet. Pişmanlık duyardı. Giden kişinin arkasından, yaralarıyla bir başına kalan kişiler bu acıları yaşamaktansa, geçmişe dönüp ona verdikleri şansı geri almak isterdi. "Keşke," derlerdi. "Keşke, hiç tanımasaydım onu."

Ben ise...

Benim bu soruya yanıtım, duymaz olurdu. Hayatıma aldığım insanın bana ne gibi bir zararı olursa olsun, pişman olmazdım. Ne olursa olsun, aldığımız kararlardan dolayı pişmanlık duyulmaması gerektiğini savunurdum. Çünkü o kararlardı bizi güçlü kılan, bizi biz yapan. Hayat bize seçim hakkı sunuyordu ve biz istediğimiz yolu seçmekte özgürdük. Geleceği görüp, hayatımıza alacağımız insanın ilerde bize yaşatacağı hayal kırıklıklarını görüp vazgeçmiş olsaydık, biz, biz olmaktan çıkmaz mıydık?

Evet, bazen hayatımıza aldığımız kişiler, bizi üzebilirdi, kırabilirdi, canımızı yakabilirdi. Yeri gelir bize kendimizi sorgulatabilirdi. Kendimizi, "Neden?" sorusunu sorarken bulurduk. "Neden üzdüm kendimi, değmeyen biri için?" derdik. "Neden en başında gerçek yüzünü göremedim?"

Ancak bu sorular, canımızı daha fazla acıtmaktan başka hiç bir işe yaramazdı.

Bazen istemeden hayatımıza dahil ettiğimiz, bazense kırılacağımızı bile isteye kapılarımızı geçmesi için araladığımız insanlar, gün geliyordu öyle şeyler yapıyordu ki, kendimizi güçsüz ve aldatılmış hissediyorduk.

Düşünülmesi ve cevaplanması gereken çok soru vardı.

Yaşadığımız şeylerin bütün sorumlusu onlar mıydı, yoksa aldığımız kararlar mı? Onlar mı bize bunları yaşatıyordu, yoksa farkında olmadan biz mi izin veriyorduk?

Her zaman için aldığım kararların, yaptığım seçimlerin arkasında duran biri olmuştum. Bu yüzden suçu başkasında değil, kendimde arıyordum. Suçu başkasına yıkmak kolaydı. Zor olan o sorumluluğun farkında olup, yaptığın hatalarla yüzleşmekti.

Pişmanlık duyuyordum, evet ama bu pişmanlık hayatıma birini dahil etmemden kaynaklı değildi. Bu pişmanlık, kendimeydi. Şu zamana kadar ne yaşamışsam bunun suçlusu da sorumlusu da bendim. Zira, karşımdaki insana bu hakkı ben kendi ellerimle veriyordum.

Karşınızdaki kişinin ilk hatasında bunu yüzüne söylemeyip içinize atıyorsanız, zaman geçtikçe bu hata iki de oluyordu üç de oluyordu. Oysa ki onun hata yapmasını normalleştiren ve devam etmesini sağlayan, sizin davranışlarınızdan başka bir şey değildi.

İşte tam olarak bu yüzden pişmandım.

En çok konuşmam gereken zaman susup, olanları sineye çektiğim için.

Yoksa, yeni bir insan tanımak bu dünyadaki en güzel şeylerden biriydi. İyisiyle, kötüsüyle, size değer kazandıran bir eylemdi. Baktınız hayal ettiğiniz gibi biri çıkmadı, varlığı zamanla size zarar vermeye başladı, işte o zaman da bardağın dolu tarafından bakmayı öğrenmeniz gerekiyordu.

Yaşanan her şey bir yalandan ibaret de olsa, içinde çokça acı da bulundursa, o insanın bize kaybettirdiklerine değil de kazandırdıklarına bakmayı öğrenmemiz gerekiyordu. Güçlü kalıp bunu yapabilmeliydik ki, bir daha kimsenin bizi düşürmesine izin vermeyelim.

Aldığımız her darbeden sağlam bir şekilde çıkıp, ayaklarımızın üzerinde dimdik duran bir insan olabilelim ki, kimse bize yanaşmaya cesaret edemesin.

Sıcak KahveWhere stories live. Discover now