3.BÖLÜM "ENDİŞE"

24.7K 1.2K 378
                                    


Multimedia; Gizem'in abisi Serhat

İyi okumalar!

Özgür gittikten sonra Ayça beni direk mutfağa çekti. Beni baştan ayağa süzüp, burun kıvırdı. "Boyun mu uzamış, senin?" Gözlerimi devirdim. Karşımda avını süzen bir avcı gibi dikilip, ellerini beline yerleştirdi, gözleri fıldır fıldır üzerimde geziniyordu. "Güzelleşmişsin de."

Kafamı arkaya atıp, kahkaha attım. Her zaman ki Ayça'ydı işte. Özlediğini böyle ifade ediyordu, kendince. Ellerimi çenemde birleştirip onu taklit ettim. Yani baştan aşağı onu süzdüm. "Sende biraz kilo almışsın sanki." dedim en uyuz olduğu şeyi bilerek. O beni utandırır, ben ise onu sinir ederdim.

Ayça, iki koca adımda yanıma geldi ve çaprazımdaki sandalyeyi çekip pat diye oturdu. Ellerini saçları arasından geçirirken, "Of," dedi yanaklarını şişirerek. Ona ne oldu der gibi baktım gözlerimi belerterek. "Bu abin var ya senin bu abin," derken elinin işaret parmağını uzatmış, bana doğru sallıyordu. Güldüm, o da devam etti. "Öküz gibi yemek yiyor. Onunla birlikte bende yiyorum. Sonuç bu işte." Kendini işaret ediyordu. Bu sevimli haline gülümsedim.

Abimle paylaştığımız anılar doluştu zihnime. Abimle aramızda 6 yaş fark vardı. Benim için bu yaş farkı hiç bir zaman sorun teşkil etmemişti. Ben ilkokula giderken abim, hayalini kurduğu askeri liseye yerleşmek için çalışıyordu. Ben liseye geçtiğimde ise, kara harp okuluna başlamıştı. Çeşitli dallarda eğitimler görüyordu sürekli, bu yüzden de eve pek uğramaz olmuştu.

O zamanlar hakkında unutmadığım tek şey, abimin eğitimler sonrası eve koşarak gelmesiydi. Heyecanla onu kapıda karşılardık. Merak ederdik, olmadığı süre içerisinde neler yaptığını. O ise, üzerini bile değiştirmeden mutfağa girerdi. "Çok aç bıraktılar oralarda oğlunu, anne." deyip duygu sömürüsü yapmayı da ihmal etmezdi.

Aklıma gelen anılarla gülümsedim. Abimin yeri, bende çok farklıydı.

Tek odağı, masanın üstünde duran çikolata parçacıklı kurabiyeler olan Ayça'ya baktım gülerek. Kurabiyelerden birini elime alıp, ısırırken, "Abim eskiden de öyleydi," dedim. Tek kaşımı kaldırarak süzdüm onu. "Anlaşılan, abim sana çekeceğine sen ona çekmişsin." dedim nefes almadan yediği kurabiyelere bakarak. Sırıttı.

Aslında Ayça kilolu bir kadın değildi, ince bacakları ve ona yakışır bir şekilde ince bir bele sahipti. Dikkatleri rahatlıkla üzerinde toplayabilecek kapasiteye sahip bir kadındı ama abimle evlendikten sonra aldığı 5-6 kilo, su götürmez bir gerçekti.

Ondan sonra ki saatlerde, konudan konuya atlamış uzun bir konuşma yapmıştık. Kendimi Ankara'da olduğumdan çok daha iyi hissediyordum. Uzun zamandır, oturup biriyle adam akıllı bir muhabbet bile edememiştim ve bu bana tahmin ettiğimden de iyi gelmişti.

Ayça, acıkmış olacak ki yerinden kalkıp buzdolabından börek çıkarırken, aklına bir şey gelmiş gibi durdu. "Sahiden," dedi bana dönerek. "İşi niye bıraktın Gizem?"

Sıkıntıyla nefes verdim. Kiminle konuşsam konu dönüp dolaşıp, aynı yere geliyordu. Bu zamana kadar hep kaçtığım şey, yüzüme acımadan tüm çıplaklığıyla çarpıyordu. Kimse tam olarak, gerçekte neler olup bittiğini bilmiyordu. Sevgi, olayın bir kısmına hakimdi ama işte sadece bir kısmına. Gözlerimi, oynayıp durduğum ellerimden çekip Ayça'ya baktım. "Bir takım problemler oldu." dedim. Yalan değildi.

Ayça, anladım der gibi kafasını salladı. "Peki, burada iş aramayı düşünüyor musun?" diye sorduğunda kendimden oldukça emin bir şekilde kafamı salladım hayır dercesine.

Sıcak Kahveحيث تعيش القصص. اكتشف الآن