30. BÖLÜM ~ SON GÜN~

14.1K 732 358
                                    

Merhaba...

Okumaya geçmeden önce ekranın üzerin dokunup sol alt köşedeki küçük yıldızın üzerine basıp, bana destek olursanı sevinirim.

Satır arası yorumlarınızı severek okuyorum eksik etmeyin n'olur.  Şimdi den teşekkür ederim.

Keyifli okumalar...

*   *   *

Buğün uludağ da son günümüzdü, bu yüzden gitmeden önce son kez kaymak istemiştik...tabi ben hariç malum kaymayı bile beceremiyordum.

Sıcak çayımdan bir yudum daha alıp masadan kalkarak Meriç'in yanına doğru yürümeye başladım. Kolumun alçıya alınması beni sinir ediyordu. Hele Yağız'ın kolumun yokmuş gibi davranması beni ayrı bir sinir ediyordu. Meriç ve Mert önemli birşey konuşuyor olmalılar ki beni görünce susmuşlardı.

İkisine birden bakıp,"Eee siz kaymayacak mıydınız?" diye sorduğumda Meriç bana kısa bir bakış atıp Mert'e dönüp," Siz keyfinize bakın ben Ezgi'yle kalacağım," dedi.

Mert bana göz kırpıp yanımızdan ayrıldığında Meriç'e dönüp," Ne konuşuyordunuz?" diye sordum.

"Hiç öyle havadan sudan... sen ne yaptın eşyalarını toparlaya bildinmi?"diye sorunca kısaca
"Topladım,"dedim.

"İstersen onlar kayaraken bizde dolaşalım kar yağıyor..." camdan dışrıya doğru baktığımda Meriç'in ne demek istediğini anlamıştım.

"Olur neden olmasın madem kayamıyoruz bide yürüyüş yaparız," dedim kolumu göstererek. Benim en çok merak ettiğim şey eve gidince annemin beni azarlaması kaç gün sürecek, bunu merak etmiyor değilim hatta eve gitmek bile istemiyorum.

Meriç'le beraber asansöre binip Rüya'la kaldığımız odaya çıktık. Meriç bizimle kalmıyordu artık. Hatta bu aralar benden birşeyler sakladığının da farkındaydım.

Elimdeki kartı okutup odaya girdim dolabımı açıp içinden montumu ve şapkamı falan alıp Meriç'e uzatım.

Ciddi bir şekilde bana bakıp," Sende beni iyice hızmetçin beledin be kızım!"dediğinde elimdekileri ona uzatarak,"Sende düzgün kaysaydında düşmeseydik. Benim ne suçum var şimdi?"dediğimde gülerek elimdekileri alıp," He Ezgi he daha üç gün önce ben beceriksizim diyende bendim değil mi?"

"Hayır bunun  konumuzla ne alakası var şimdi? Ben beceriksiz olduğumu kabul etmiş biriyim zaten sen daha ne yüzüme vuruyorsansa!"

Şapkamı kafam geçirip atkımı boynuma sardı, daha sonra montumu giydirmeye çalıştı. Montumu giydirip dudağıma bir öpücük kondurup elini uzatı.

Gülerek elini tutup peşinde ilerledim. Akşam saatlerinde yola çıkacaktı bu nedenle akşma kadar istediğimizi yapabilirdik. Odadan çıkıp asansöre binip aşağıya indik. Dışarı çıktığımız an Meriç'in yüzüne kar topu gelmesi bir oldu. Her ne kadar bu duruma gülesim gelsede gülememiştim, çünkü atan kişi cenk'ti yani meşur kıvırcık sapık. Her an bir üçünçü dünya savaşı çıkabilirdi burda. Merkla Meriç'e bakıp ne yapacağını bekledim ama sadece sabır dilemekle yetindi.

Cenk ise bizi fark ettiğinde hızlı adımlarla yanımıza gelip," kusura bakma kardeşim bilerek olmadı." dediğinde şaşırmıştım bir an.

Kardeşim!

"Lan sen benim başıma belamısın?" Meriç ciddi bir şekilde cenk'e bakarak söylediğinde, cenk ise  tüm ciddiyetini bozup gülerek," Belkide, olabilir yani..."

YENİ OKULUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin