on beş

9.7K 605 120
                                    

Saat zaman kavramını yitirmişti Ozan önündeki bedeni izlerken. Uykusundaki rahatsız yüz ifadesi onun ne denli bir acı çektiğini gösteriyordu. Sarışın oğlana baktıkça üzülüyor, kalbi sıkışıyordu Ozan'ın. İçinde bir şey vardı Arda'ya karşı. Ne olduğunu az çok tahmin ediyordu. Aklının Selin'le değil de Arda ile dolu olması bunun en büyük göstergesiydi.

İşte bu büyük sorundu. Arda'ydı bu! Ozan'dan nefret ediyor, onu görmeye tahammül edemiyordu. Üstelik ağır homofobikti. Eğer düşündüğü şeyse Ozan için hayat çok zor olacaktı. 

"Hayırdır aslanım açıkta bir şey mi gördün?" Arda'nın uykulu sesini duyunca irkilip gözlerini sarışın oğlanın yüzüne çevirdi.

"Ne?"

"Diyorum ki çok dikkatli bakıyorsun." dedi Arda yerinde dikleşti. Ayağında baş göstermeye başlayan ağrı ile dişlerini sıktı.

"Ben mi? Sana? Hadi oradan. Uykuda güzel rüya görmüşsün." dedi Ozan. Sonuna kadar isyan edecekti. Daha kendine açıklayamamışken, Arda'ya nasıl anlayacaktı.

Arda kuşkulu gözlerle ona bakmayı sürdürürken konuyu değiştirmek için tekrar konuştu. "Ayağın ağrıyor mu ? İyi misin?"

"Biraz ağrıyor. Öp de geçsin." dedi sırıtarak Arda.

"Hemen." Esmer oğlan sırıtıp kafasını Arda'nın sağ ayak bileğine eğdi ve ufak bir öpücük kondurdu. Beyaz tene değince karıncalanmaya başlamıştı dudakları.

Kafasını Arda'ya çevirdiğinde onun afallamış ifadesi ile karşılaştı ve arsız bir şekilde sordu. "Geçti mi? Geçmedi ise bir öpücük daha geliyor." diyip dudaklarını ince bileklere bastıracaktı ki Arda ayağını kendine doğru çekti.

Çekmez olaydı! Ayağındaki ağrı iki kat artarken acıyla inleyip tekrar uzattı. "Senden adam olmaz." Ozan'ın sesini duyunca sinirle konuştu. "Senin yüzünden gerizekalı! Ne diye öpüyorsun?!"

"Eee öp dedin!" dedi masum bir sesle, dudak büzerek Ozan. Arda'nın içinde fırtınalar kopsa da şuan bu ifadeye karşı tek kelime söyleyemiyordu. Hoş içindeki fırtınanın nedeni Ozan'a sinir olması mı yoksa hoşuna gitmesi mi belli değildi.

"Mecaz anlamda dedim." diye söylensede sesi resmen içine kaçmıştı.
Bacağının ağrısını unutmuştu resmen. Eh bu bir yandan Ozan'ın öpücüğünün işe yaradığını gösterir.

"Kimin kankası buuu??? Bu benim kankaam birazcık gerizekalıı!!!" Enver'in sesi ile ikilinin bakışmaları kesilirken, arkasından bütün sınıf geliyordu. Enver önlerine gelip ıslak saçlarını köpek misali sallamaya başladı.

"Yürü git kurut salak! Su sıçratma bana!"

Enver, arkadaşının isyanına gülerken Hayri Hoca Arda'nın yanına gelip "Arda seni geri göndereceğim bu akşam ama araba çamura saplanmış. Bir iki saat geç kalabilirler." dedi. "Dayanabilir misin? Fazla ağrın var mı?"

Ağrısı ilk düştüğü kadar olmasa da yine de vardı. "Fazla değil hocam. Beklerim ben."

"Ah oğlum adım atmayı bilmiyorsunuz gelip hocam kamp yapalım diyorsunuz." diyerek isyan edip yanlarından ayrıldı.

Gölden gelenler üzerlerini değiştirirken havanın kararması ile ateş başında toplanmış yemek yiyorlardı. Göl de yüzmek baya yormuştu herkesi.

Arda, Enver ile kendi çadırında yemeğini yiyordu. Oturduğu yerden kalmak istememişti ağrısından dolayı. Hepsi o kadar yorgundu ki yemekten sonra direk yatmayı düşünüyorlardı. Enver de o grubun içindeydi. Arda'nın yanında kalsa da Arda'nın dedikleri bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyordu. Yemeği bile zorla yiyordu. Sarışın oğlan arkadaşının bu tavrı karışısında bir hayli sıkılmıştı.

Ağır Mevzular 'Yarı texting' bxb Where stories live. Discover now