yirmi bir

8.5K 487 347
                                    

"Siz şimdi Ozan'la sevgili misiniz?" dedi Enver. Arda onu maça çağırmış ve yoldayken her şeyi anlatmıştı. Enver ise her ayrıntı da daha da şaşırıyordu.

"Değiliz. Flört gibiyiz, yani sanırım." dedi Arda, omuzlarını düşürdü. Beraber halı sahaya yürüyorlardı. Arda'nın tek arkadaşı Enver olduğu için sadece onu çağırmış takımın geri kalanını ise Ozan ayarlayacaktı.

"Oha be! Ulan zamanında birbirleriyle ölümüne dövüşen insanlar şimdi aşkım cicim olmuş." dedi Enver hayretle kaşları kalkarken.

Arda ona cevap vermeyip etrafına bakındı. Az kalmıştı. İleriden halısaha görünüyordu bile.

"Şimdi ben ona enişte mi diyeyim, he Arda?" dedi Enver. Arda bakışlarını ona çevirince sırıtan suratına göz devirdi.

"İstersen kaynana de? Olmadı kayınço dersin?" Sinirle konuşunca Enver daha da gülümsedi.

Kolunu omzuna atıp kendiyle hemen hemen aynı boyda olan sarışını kendine çekti. "Kızma kızma, tamam. Dalga geçiyorum sadece. O değil de okul bitiyor be!" dedi mutlulukla karışık hüzünle.

"Şu sınav bir güzel geçsin, tek dileğim o." dedi Arda. Yaklaşan sınavla iyice stres oluyordu.

"Kanka yeterince iyi çalıştık bence. İnşAllah istediğimiz yerleri tuttururuz. Ben sana Eskişehir'den fotoğraf atarım."

"Eskişehir de seni bekliyordu. Enver gelse de burada okusa diye." dedi yalandan sinirle Arda. Ama onunda yüzü gülüyordu.

İkili sahaya gülerek girip karşıdaki altı kişinin bakışları onlara döndü. Tabi Arda için aralarından bir kişi önemliydi.

Ozan ona bakıp gülümsüyordu. Yanına yaklaşıp Enver'in kolunu iterek kendine çekti ve sarıldı. Arda da elini onun beline dolarken kafasını boynuna gömüp derin bir nefes çekti.

"Şuna bak ya! Dün bir bu gün iki gelmiş kankamı elimden alıyor. Yolarım ben bunu!" Enver'in homurdanmaları ikiliyi güldürürken geri çekilip Enver'i kendine çekti Arda. Çocuk gibi küsmüş, ellerini göğsünde birleştirmişti. "Küsme lan, bak maç yapmaya geldik. Eğlenelim biraz."

Enver işaret parmağını kaldırıp tehditkar bir şekilde salladı. "Şimdi yapalım maçı. Ben bir ara bunun için sana trip atarım."

"Gelin ekibi kuralım." diyerek önden ilerledi Ozan. Arda'nın gözleri onun vücudunda dolaşmaya başladı. Şortun ona ne kadar yakıştığını kabul edilir bir gerçekti. Dilini ısırıp başka noktaya odaklanmaya çalıştı.

Arkadaşların yanına gelince Ozan her birini tanıttı. "Bu benim çocukluk arkadaşım Fırat." diyerek kısa boylu zayıf çocuğu gösterdi. Kahverengi saçlarını geriye tarayıp gülümsedi. "Merhaba."

Arda ve Enver baş selamı verirken Ozan devam etti. "İkisi de dershane arkadaşım. İsmet ve İsa." diyerek yan yana duran ikiliyi gösterdi. "İkizler bu arada."

Ozan'ın sözleri üzerine Arda'nın kaşları hayretle kalktı. İkisi birbirinin tıpatıp aynısı olmalarına rağmen farklı karakterler olduğu giyimlerinden bile belli oluyordu.

Saçları neredeyse beyaz denecek kadar açık sarı olan elini uzatıp "Merhaba ben İsmet. "dedi sevecen bir tavırla. İkili elini sıktıktan sonra ikizine döndüler. İsmet beyaz tişört gri şort kombinin aksine o simsiyah bir şekilde giyinmişti. "İsa." dedi kısaca, soğuk bir tavırla. Ne elini uzattı ne de bir merhaba dedi.

Değişik dedi içinden Arda. Diğer ikisi de Talat ve Yakup'tu zaten. (Yakup Hayri Hoca ile dalaşan çocuk. Hatırlarsınız canım.)

Ozan Hakkı'yı ikna edememişti gelmeye. O hala Arda'dan nefret ediyordu. Tabiki Ozan onlara onun özelini anlatmamıştı ama onun yaptıklarının bir açıklaması olduğunu ve özür dilediğini söylemiş onu yumuşatmaya çalışmıştı. Fakat Hakkı Nuh demiş peygamber dememişti. Talat onun aksine ılımlı davranmış gelmişti. O da biraz önyargılı idi Arda'ya karşı ama Ozan'ı kırmamıştı.

Ağır Mevzular 'Yarı texting' bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin