otuz iki

4.1K 253 77
                                    

Talat'ı düşündü Ozan. Hakkı'ya ilk başta hiç güvenmemiş, onun sevgisini kabul etmemişti. Hakkı çünkü hep duygusunu gizler, insanların ihtiyacı olduğu o sevgiden onları mahkum bırakırdı.

Talat ise duygusallığın getirdiği durumla tam bir sevgi, ilgi düşkünüydü. Hakkı bunu fark etmesiyle biraz kalıbından çıkıp ona Sevgi göstermişti. Anında yumuşamıştı Talat'ın kalbî. Zaten çok minnoş bir kalbe sahipti. Sevgisizliği iyi bilirdi, en ufak sevgiye bile muhtaçtı.

Karşındaki manzara ile yumruk oldu Ozan'ın elleri. Telefonu çalması ile ikili ona dönerken Hakkı karşısında onu görmesi ile tedirginliğe kapıldı.

Ozan çalan telefonunu umursamadan hızla ikiliye ilerledi ve Hakkı'yı yakasından tuttuğu gibi kafayı gömdü.
Ufak boylu oğlan korkuyla kaçarken Ozan yerde yatan çocuğa doğru eğilip bağırdı. "Ne yapıyorsun lan sen?! Şerefsiz!"

"Ozan açıklaya-"

"Neyi açıklayacaksın pezevenk?! Neyi?! Nasıl yaparsın bunu Talat'a? Nasıl?!" Sinirle elini saçlarının arasından geçirdi.

Hakkı da sinirle ayağa kalktı ve Ozan gibi bağırdı. "Sanane lan, Sanane! Sen ne karışıyorsun bizim ilişkimize? Sen gidip kendi adi orospu çocuğu sevgilinle uğraşana!"

Sevgilisine gelen hakaretle gözü dönen Ozan hızla bir yumruk geçirdi Hakkı'nın yüzüne. "Doğru konuş lan! Ağzını sikerim seni şerefsiz!"

Hakkı geriye sendelenirken ağzıne gelen kanı yere tükürdü. Dudaklarını silip karşısında sinirden yüzü kızaran esmere baktı.

"Yalan mı? Tam bir orospu çocuğu değil mi? Talat ve bana neler yaptı, unuttun mu Ozan? Götveren diye adımızı çıkartmadı mı?" Kendi kendine gülmeye başladı. "Şimdi ise sana götünü veriyor. Etme bulma dünyası!"

Ozan sinirle bir yumruk daha geçirirken yere düşen bedenin üstüne çıkıp yumruklarını sıralamaya başladı. "Sen ne hakla..." Sinirden resmen konuşamaz duruma gelmişti.

Kendini dizginleyip nefeslenirken yüzüne yediği yumrukla geriye doğru düştü. "Ne hakla o sevgiline laf ediyorum öyle mi? Senin o sevgilin yüzünden ben her yerde şiddet gördüm! Okulda onun yüzünden yediğimiz şiddeti geçtim, mahallemde bile yayılmıştı. Kaç gün hastanede yattım, haberin var mı?"

"Ulan pezevenkin dölü, keşke daha fazla yatsaymışsın! Talat'a kendini kötü hissettirdiğin yetmiyormuş gibi bir de duyar mı kasıyorsun!" dedi sinirle ayağa kalktı Ozan.

"Kendini kötü mü hissediyormuş? Hissetsin. Ben onu sevmiyorum artık. Ne sikim halde olduğu umrumda değil. Ben başka birine aşığım."

"Niye ayrılmadın o zaman Talat'tan. Canını yakmaktan zevk aldın dimi orospu çocuğu?! Onu üzmek hoşuna mı gitti." Ozan ona bir yumruk daha savururken Hakkı geri çekilmiş, yumruğunu boşa çıkartmıştı.

"Kıt kafalı işte. Anlamıyor ki! Ondan ayrılmak için her şeyi yapıyorum. Yine de gurursuzluğunu gösterip peşimi bırakmıyor."

Bu sözlerle Ozan kalbini tuttu. Karşısında bu sözleri eden kişinin Hakkı olduğuna inanamıyordu. Böyle bir insana nasıl kardeşim dediğini düşünüyordu.

"Sen...nasıl böyle konuşursun? Sürünmedin mi çocuğun peşinde? Onun için yapmadığını bırakmadın. Şimdi de sevmiyorum mu diyorsun?"

Hakkı'nın yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu. "Evet. Bunu söylemeye hakkım yok mu?"

"Sevmiyorsan ayrılırdın şerefsiz. Kimsenin kalbini kırmak zorunda değildin. Aldatmak zorunda değildin."

Hakkı yediği yumruklardan dolayı kanamış burnunu sildi. "Ne bok yerseniz yiyin. Hiç biriniz umrumda değilsiniz. İstersen Talat'a öt. Birazdan ilk yapacağım iş ondan ayrılmak olacak. Sana da iğrenç sevgilinle mutluluklar."

Ağır Mevzular 'Yarı texting' bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin