yirmi iki

7.5K 429 110
                                    

"Okula gelmekten nefret ediyorum. Keşke uzaylı istilası olsa veya zombi istilası. Olmadı dinozorlar canlansın. Acayip sıkılıyorum çünkü." Yakup homurdanarak yürürken okula edebildiği kadar küfür ediyordu. Uykusunu tam alamamış, sabahın erken saatinde de okula gitmek için kalkmıştı.

Enver omzuna kolunu atıp kendine çekti. "Şurada bir ayımız var ya yok. Bitecek işte. Sonra özlersin bak demedi deme."

"Bitsin adak adadım, tavuk keseceğim." dedi Yakup.

Arda önden ilerleyen ikiliye göz devirip elleri ceplerinde moralsiz bir şekilde yürüyordu. Fırat'ın o gün dediklerini aklını kurcalıyor, Ozan'ın onunla görüşmesini hiç mi hiç istemiyordu.

Fakat esmerine diyemiyordu. Çünkü tepkisinden korkuyordu. İlişkileri yeni başlamışken daha sevgili adı bile konulmamış bunun fazla gelmesinden korkuyordu. Ozan o istedi diye her şeyi yavaşa almıştı. Onun anlayışı Arda'yı çok mutlu ediyordu. Hem onu kaybetmek istemiyor hem de işlerin çok hızlı ilerlemesini istemiyordu.

Derin bir of çekip okula girdi. Düşünceleri ile boğuşurken Ozan'ın ona seslendiğini bile duymuyordu.

"Arda!" dedi sesini duymak için bağıran Ozan. Bir kaç kişinin bakışları ona dönerken Arda'da irkilip ona doğru baktı.

Arkadaşları ile oturuyor, kaşlarını çatmış kendisine bakıyordu.

"Siz devam edin." diyerek Yakup ve Enver'in yanından ayrıldı. Yakup'un bu gün onlarla gelmesi tuhaftı. Normalde pek takılmazlardı.

Ozan arkadaşlarının yanından ayrılıp Arda'nın kolunu tuttu ve kenara çekti. Suratını süzüp daha da çattı kaşlarını. Sarışının gözleri uykulu uykulu bakıyordu.

"İyi misin?" dedi onu incelemeye devam ederken.

"Evet." diye mırıldandı Arda.

"Emin misin? Sana seslendim duymadım. Uyumamışsın. Canın bir şeye mi sıkkın? Kötü mü hissediyorsun kendini? Bir şey mi yaptım ben? " diyerek Arda'nın çenesini kavradı Ozan. Kapatılmış yara izini baş parmağı ile okşadı.

Ozan kendisinden kaynaklı bir sorun olduğunu düşünmek istemiyordu. En ufak hatırlatacak bir şey yaparsa kendini asla affetmez, sarışınından zorlansa da uzak dururdu.

"Hayır. Kötü falan da değilim. Sadece gece rahat uyuyamadım." dedi Arda. Kafasını sol omzuna düşürdü.

Ozan dudağını ısırıp sarışını kendine çekti. Kollarını beline dolayıp sıkıca sararken bahçedeki çoğu insan uzaylı görmüş gibi bakıyordu onlara.

Düşman olan, birbirlerinden ölesiye nefret ettiklerini sandıkları iki kişi şimdi sarılıyorlardı.

Arda memnun olmuş bir gülümseme ile Ozan'ın omzuna koydu kafasını. Bir süre Ozan'ın kokusunu çekti. Zilin çalması ile geri çekilirken mayışmış bir şekilde bakıyordu ona.

Derse girip öğle arasına kadar sınıftan çıkmamıştı Arda. Ozan ise onu görmeye gelip yanında oturuyor, sürekli ona sarılıyordu.

Bunu gören herkesin şaşkınlıktan gözleri kocaman açılıyordu. Resmen iki düşman devletin barış anlaşması imzalanması, kan davalı ailelerin barışması, iki küs ünlünün barışıp can ciğer olması gibi bir durumdu bu şu an.

Öğle arası Ozan iki tost iki ayran alıp Arda'nın sınıfına çıktı. Sınıfın kapısına açıp içeri girince en arka sırada kafasını sıraya koymuş yatan Arda'yı gördü. Sınıfın geri kalanı öğle arasına çıkmıştı.

Sınıfın kapısını kapattı, sarışına doğru ilerleyip yanına oturdu. "Arda." dedi. Ayranları masaya koyarken masanın kirli olduğunu düşünüp tostları elinde tutuyordu.

Ağır Mevzular 'Yarı texting' bxb Where stories live. Discover now