otuz bir

4.4K 267 121
                                    

Arda sevdiği adamın dizinde yatarken hayatı boyunca olmadığı kadar mutlu hissediyordu kendini. Bunca zaman duygularından kaçmıştı. Zamanında öyle şeyler yaşamıştı ki bu duygular onu çok korkutmuştu. Fakat bu esmer güzel çocuk, bütün korkularını onunla yeniyordu. Hala varlığı tedirgin ediyordu Arda'yı ama yokluğu kadar da korkutmuyordu.

Onun şimdi korktuğu anıları değil, Ozan'ın yokluğuydu.

Ozan parmaklarını Arda'nın çenesine üzerinde bulunan yarada gezdirirken, Arda onu hayran gözlerle izliyordu.

Bu gün Ozan'ı Selin'e karşı cesur hareketiyle oldukça etkilemişti. Ozan'a karşı olan duygularını inkar etmemiş, üstüne üstlük ona zarar veren olursa dünyayı dar edeceğini söylemişti.

Okul çıkışı beraber el ele Ozanların evine gelmiş, tabi onların el ele geldiğini gören Samet mutluluktan ağlamıştı. Daha kapı çalmadan açmış, iki sevgilinin elinden tutup eve çekmiş, abartısız bir saat sarılmıştı. Bu sarılma eşi Mert eve gelince son bulmuştu. Çünkü bu gün beraber dışarda yemek yeyeceklerdi. Babaları evden çıkar çıkmaz sevgilisini odaya çekmişti Ozan.

Ozan'ın diğer dizinde Aran'ın yatması -kedisi- Arda'yı sinir etse de bir şey demiyordu. Aslında sinir etmek değil, Aran ondan hiç hoşlanmamıştı. Üstelik Ozan sırf Arda'ya dokunuyor, ona dokunmuyor diye huysuzlanmıştı. Ozan da bir eliyle onun tüylerini okşarken bir eliyle de sevgilisini seviyordu.

"Çok tatlı oldun sen bu aralar." dedi Ozan, Arda'nın mavi saçlarına attı bu seferde elini.

"Tatlı olmaz benden. Olsa olsa seksi olur. Bir daha bak." dedi Arda sırıtırken.

Gözlerini sevgilisinin yüzüne dikip onun güzel yüzünü incelemeye başladı.

"O da var tabi. Ama göremiyoruz ki. Valla hep vaat hep vaat." dedi Ozan dudak büzüp.

Arda dirseğini yastığa batırıp bir elini Ozan'ın ensesine atarak dudaklarını birleştirdi. Öpücük derinleşmeden geri çekilince Ozan kaşlarını çatmıştı.

Onun huysuz haline Arda daha da hoşnut olurken dikleşip tekrar kendine çekti onu. Ozan onu beliden tutup kendine çekti ve aynı zamanda dilini dudaklarının üzerindem geçirmişti.

Bu sefer Ozan geri çekilirken Arda kafasını karışmış bir halde ona baktı. Ozan Aran'ı kucağına alıp çalışma masasının üzerinde bulunan yastığa koydu. Aran ufak bir kaç mırıltıyla birlikte yattığı yerin kendi yatağı olduğunu anlayıp huzurla gözlerini kapattı.

Ozan geri yatağına gelirken Arda'yı omuzlarından itip üzerine uzandı. Hızla dudaklarını onun dudakları ile birleştirirken elleri boş durmuyor, Arda'nın belini okşuyordu.

Sarışın, Ozan'ın saçlarına elini geçirmiş, bazen çekiyor, bazende yumuşak saçları okşuyordu.

Dudakları Arda'nın boynuna kayarken mırıldandı. "Kötü hissettiğinde beni durdur."  Sesinden de anlaşıldığı üzere bunu gram istemiyordu. Arda ise yutkundu üst üste bir kaç kez. Üzerindeki ağırlık onu etkiliyordu. Fakat üzerindeki kişinin Ozan olması onu rahatlatıyordu. Onun güzel kokusunu solurken, dokunuşlarını hissediyordu.

Ozan, Arda'nın tişörtünün ucundan tutup çıkarması için işaret yaparken Arda dirseği üzerinde dikleşip tişörtünü çıkarttı. Ozan'da kendi tişörtünü çıkartıp tekrar üzerine uzandı. Dudakları göğsüne, oradan da karnına ve kasıklarına geldi. Ufak ufak öpücükler, dil darbesi ve ısırıklar... Hepsi Arda'yı kendinden geçiriyordu. Ozan'ın bunu ne kadar iyi yaptığını düşündü.

Arda için bu hisler yeniyken Ozan için düşündü. Ozan bunu daha önce birinde tatmış mıydı?

Onu kollarından tutup yüzlerini eşitledi. Arzu dolu gözlerle bakıyordu Ozan ona. Hızla onu yatağa itip üzerine çıktı. Ellerini iki yanına, yastıklara bastırırken dudaklarına doğru eğilip, bir kaç santim kala durdu.

Ağır Mevzular 'Yarı texting' bxb Where stories live. Discover now