•Gözlerim Her Zaman Üzerinde•

19.3K 2K 2.9K
                                    


Günlerdir uyuyamıyordum. O melezin söyledikleri kafamda dolanıp duruyordu. Gece kabuslarımdan sıçrayarak uyanıyordum. Kapıyı, pencereleri açamıyordum. Oturduğum apartman kameralarla izleniyor, kapıda güvenlikler bekliyor olsa da rahat olamıyordum.

Çoktan hapse girmişti. Yine de oradan çıkması zor olmazdı. Söylediklerinden anladığım kadarıyla sürekli girip çıktığı bir yerdi. Onun için çocuk oyuncağına dönmüştü.

Yoongi günlerdir bende kalıyordu. Ona sadece kabuslar gördüğümü, yalnız kalmak istemediğimi söylemiştim. Melezin gelmesinden ve beni paramparça etmesinden hatta canlı canlı yemesinden korktuğumu söylesem ülkeden bile ayrılabilirdi. Bu yüzden ona her ayrıntıdan bahsetmemiştim.

"Jeongguk, bir sorun mu var?"

Başımı dalgın bir şekilde kaldırıp karşımdaki benden birkaç yaş büyük adama bakmıştım. Elindeki kahve dolu kağıt bardağı bana uzattığında zoraki gülümseyerek almış ve ufak bir teşekkür etmiştim. Karşımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda sıcak kahveden küçük bir yudum almıştım.

"Beni duydun mu? Bir sorun mu var?"

"Hayır, bir sorun yok? Nereden çıkardın?"

Bana inanmıyormuş gibi gülmüş, bakışlarını kafeteryanın içinde gezdirdikten sonra dirseklerini masaya yaslayıp bana doğru eğilmişti. Gözlüklerinin altından gelişigüzel yüzümü turlamıştı gözleri.

"Derslere geç kalıyorsun, sürekli dalıp gidiyorsun, gözlerinin altından koyu halkalar eksik olmuyor. Sinir krizleri geçiriyorsun. Sevgilinden mi ayrıldın? Ne oldu?"

Benim için endişeleniyordu. Tüm öğretmenler ve öğrenciler benim için endişeleniyordu. Her gün bana onlarca kişi aynı soruyu soruyordu ve artık sinirlenmeye başlamıştım. Hatta bu halde geldiğim ilk gün sinirden otoparka inip motorumu tekmelemiştim. Tüm sinirimi motorumdan almıştım.

"Eğer bir daha ne olduğunu sorarsan suratına yumruğumu geçireceğim"

"Senin için endişeleniyorum. Kötü işlere falan bulaşmadın değil mi?"

"Jaesun. Çok yorgunum ve artık sabrım kalmadı. Lütfen sus ve sefil görüntümü izlemeye devam et"

Söylediğimi yaparak sessizce beni izlemişti. Başımı ellerim arasına alıp kapalı gözlerimle yavaşça soluklanmıştım. Kahvenin kokusu burnuma doluyor, beni az da olsa rahatlatıyordu.

"Dersin çoktan başlamadı mı senin?"

"Başladı" demiştim umursamaz bir tonda. Şuradan şuraya gidecek halim kalmamıştı. Biraz bekleyebilirlerdi. Bunda bir acele görmüyordum.

"Senin yerine gireyim mi? Şu anda dersim yok"

"Bana yardım etmeyi bu kadar istiyorsan buyur. Sana minnettar kalırım"

"İyi olduğunda et yemeye gideriz. Sen ödersin"

Sandalyesini iterek yerinden kalkmıştı. Yanıma gelip omzumu sıktığında ona bakarak yorgunca gülümsemiştim. Ardından sırtıma destek olurcasına yavaşça vurup yanımdan uzaklaşmıştı.

Eve gidip sadece dinlenmek istesem de evde tek kalamazdım. Yoongi çalışıyordu. Kliniğine gitmeyi düşünmüştüm ama orada yatabileceğim bir yer yoktu. Bugün motorla değil de arabayla gelmiş olsaydım içinde kestirebilirdim. Uykusuzluktan beynim çalışmadığından aklıma bile gelmemişti. Elime ilk geçen anahtarı alıp çıkmıştım.

Telefonumu cebimden çıkartıp Yoongi'nin numarasını tuşlamıştım. Bugün kliniği erken kapatmasını isteyecektim. Dinlenmem gerekiyordu. Hava hala aydınlık olduğundan biraz da olsa güvende hissediyordum kendimi. Akşama kadar uyusam sorun olmaz diye düşünüyordum.

Tiger's Eye •taekook•Where stories live. Discover now