•Beni odana götür•

18.6K 1.8K 1K
                                    

"Merhaba!"

Beni görmeye gelmişlerdi belli ki. Beklemiyor olsam da gelmelerine sevinmiştim. Güvenlikte isimleri olduğundan ve güvenlikler ikisini de bildiğinden girmeleri zor değildi.

"Merhaba güzellerim. İçeri gelin"

Jimin zıplayarak içeri girmiş, onun ardından da Namjoon içeri girerek koltuğa oturmuştu. Ben de kapıyı kapattıktan sonra çaprazda kalan tekli koltuğa oturup onlara gülümseyerek bakmıştım. Onları çok özlemiştim.

"Aslında Namjoon, sen seviyorsun diye Cheesecake yapacaktı ama yerleşme işimiz uzun sürünce, biter bitmez hemen yanına geldik. Seni hemen görmek istedik"

Bu kadar çabuk taşınmış olmalarını beklemiyordum. Ben bir ayı alır diye düşünmüştüm. En azından kendi tecrübelerim bu yöndeydi. Taşınma işi pek de kolay değildi.

"Kısa sürede taşınmanıza şaşırdım. Nereden ev aldınız?"

İlgiyle sorduğumda Jimin sırıtarak Namjoon'a göz ucuyla bakmıştı. Namjoon da tuhaf bir şekilde gülüyordu. Normal bir gülüş değildi bu. Kaşlarım merakla havalanmıştı. Ne çevirdiklerini merak etsem de cevap beklemeyi seçmiştim.

"Senin karşı dairene taşındık"

Demesi kulaklarımda tiz bir çıklama yaratmıştı. Unutmaya çalıştığım adamın dibime girmiş olmasının yarattığı korkuyu sindirmeye çalışmıştım. Biraz sinirlenmiştim ve fazlasıyla şaşırmıştım. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.

Karşımda oturan iki çocuk da sanırım mutlu görünmemi beklemişlerdi ama pek mutlu göründüğümü söyleyemezdim. Onlara bakıyor olsam da donuk ve dalgındı bakışlarım. Kafamın başka yerlere gittiği çok net belli oluyordu.

Yanlış bir şey mi yaptık der gibi Namjoon'a bakmıştı Jimin. Namjoon da beni anlıyor olmalıydı çünkü yüzünde farklı bir ifade vardı.

"Aaa şey... Aslında buraya taşınmayı düşünmemiştik. Daha önce baktığımızda boş daire yoktu. Taşınacağımız yeri zaten bulmuştuk. Ben senden uzak olmayı istemediğimden belki birisi taşınmıştır diye tekrar baktım ve satılık ilanını gördüm. Taehyung da Namjoonla birlikte hemen evi aldı"

Kendini açıklama gereği duymuştu. Biraz utanmıştı. Benden daha pozitif bir tepki beklediğini biliyordum. Ruhsuz tepkim onun heyecanını söndürmüştü. Gülümsemeye çalışmıştım. Henüz sindiremesem de Jimin ve Namjoon kesinlikle böyle bir tepkiyi haketmiyorlardı.

"Çok iyi yapmışsın Jimin. Uzağa gitseydiniz sizi çok özlerdim"

Saçmaladığımı hissetsem de kollarımı açarak Jimin'e bakmıştım. Keyfi biraz da olsa yerine gelmişti. Koltuktan kalkıp dizlerime oturmuş, kollarını boynuma sardığında minicik bedenine sarılmıştım.

"Taehyung da gelsin mi?"

Jimin, çekinerek kulağıma fısıldadığında sıkıntıyla nefes vermiştim. Yüzüme bakmaya utanıyor olmalıydı çünkü hala bana sarılıyordu ve yüzünü boynuma saklamıştı.

Hem çok istiyor, hem de hiç istemiyordum. Jimin'in ne yapmaya çalıştığını anlayabiliyordum. Onu affetmemi ve bir şans vermemi istiyordu fakat ben bundan çekiniyordum. Yeterince tükenmiştim. Beni daha fazla yorsun istemiyordum. Hem, onu affetmiş veya yumuşamış da değildim. Yani, belki biraz Affetmiş olabilirdim. Bunun da onu görmediğim için olduğunu düşünüyordum.

"Jimin, ben bilmiyorum"

Kısık sesle söylediğimde başını kaldırıp kocaman gözleriyle benimkilere bakmıştı. Üzülmüştü. Bu seferlik onu üzüyor olmayı önemsemek istemedim çünkü onu üzmemek için kabul edersem yine ben üzülecektim.

Tiger's Eye •taekook•Where stories live. Discover now