•İki katını alırım•

6.7K 774 373
                                    

Koskoca bir hafta.

Tatilimin bittiği ve bu bahaneyle Taehyung'un pençelerinden kaçabildiğim yeni okul döneminde ona verdiğim cezayı çok güzel çekmişti. Kendimden mahrum bırakarak deli ettiğim kaplanım, kızgınlığa girmemesine rağmen kızgınlıkta gibi davranıyor ve bulduğu her fırsatta üzerime çullanıyordu.

Henüz dersten çıkmış, kendi odama ilerliyordum. Taehyung her dakikanın başında beni arayıp şu anda ne yaptığımı soruyordu. Sözlerinin arasına da onu affedip affetmediğim imasında bulunup bugün sevişebilir miyiz diye tatlı tatlı soruyordu.

Üst kata çıkan merdivenleri dikkatli şekilde tek tek tırmanırken telefonum yine titremişti. Cebimden çıkartarak ekrana bakmıştım. Yine Taehyung arıyordu. Dudaklarımdaki hafif gülümsemeyle aramayı cevaplayıp kulağıma götürmüştüm telefonu.

"Taehyung, sürekli aramaktan yorulmadın mı?"

"Hayır yorulmadım. Naber?"

"Bir dakika önce de aradığında söylediğim gibi, meşgulüm"

"Nasıl meşgulsün ne yapıyorsun şu an?"

"Odama çıkıyorum"

"Bak musaitmişsin. Şu an telefon seksi yapabiliriz"

"Hayır, hiçbir şey yapamayız. Sonraki dersin sunumlarını ve notlarını hazırlamam gerekiyor. Buna vaktim yok"

Uzunca çektiğim nefeslerin ardından sabır dilercesine kapatmıştım gözlerimi. Önüne geldiğim ismimin yazılı olduğu kapıyı açabilmek için telefonu başımla omzum arasına sıkıştırıp cebimden çıkardığım oda anahtarımı kilide sokmuştum.

"Pekala, akşam seni almaya geleyim mi? Dışarıda yemek yeriz. Sonra da dövüşe gideriz"

Diğer elimdeki kitapları düşmesin diye daha sıkı kavramış, kilidi çevirip açtığım kapıdan içeri girip koşar adım ağır kitapları masaya bırakmıştım. Anahtarı da masaya bıraktıktan hemen sonra telefonu tekrar elimle kavramıştım.

"Neden sevimli davrandığın belli oldu. Tamam. Akşam görüşürüz"

"Kapatıyor musun? Şimdiden mi?"

Sandalyeme oturup arkama yaslandığımda sesindeki çocuksu kırgınlığa iç geçirmiştim. Onu reddetmeyi hiç sevmiyordum.

"Gorüntülü ara. Gerçekten işim var Taehyung çok fazla konuşamam"

"Önemli değil. Seni görmem yeter"

Telefonu kapatıp saniyeler sonra görüntülü aramıştı. Kitaplarımı destek olarak kullanıp telefonu yan tarafıma koyarak aramayı açmıştım. Taehyung'un yüzünün tamamen ekranın önünde olmasını ve koca burnuyla karşılaşmayı beklememiştim.

Gülmüştüm. O da benim gülüyor oluşuma telefon hala ağzının içindeyken gülmüştü. Şu anda çok sersem görünüyordu ve ben onu ısırmak istiyordum.

"Nasıl gidiyor sahip?"

"Önce ekranı ağzından çek. Çok tatlı görünüyorsun"

"Tatlıysam böyle kalmalıyım. Böylece bana dargın kalamazsın"

"Zaten bu yüzden yüzünü çek diyorum. Sana dargın kalmalıyım"

Diz üstü bilgisayarımı açıp ona bakmayı kesmiştim. Daha fazla bakarsam kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya devam ederdi. Böyle bir şeyin olmasını istemediğimden ben de işime dönmüştüm.

Koca bir sınıfa not çıkartmam ve hangi sunumda kaldığımı bulmam gerekiyordu. Normalde tamamen planlı programlı ve hatasız ilerlerdim fakat hala kafamı tamamen toplayamamıştım. Hiçbir şeyi ertelemeyen ben, zihinsel yorgunluğumdan dolayı her şeyi ertelemiştim. Şimdi de ertelediklerimi yetiştirmeye çalışıyordum.

Tiger's Eye •taekook•Where stories live. Discover now