•Dur lütfen•

16K 1.4K 748
                                    

Taehyungla birlikte partinin yapılacağı gece kulübünün önündeydik. Taehyung, içeri girip girmemekte tereddüt ettiğinden onun tam önünde bana bakmamaya kararlı olan yüzünü izliyordum.

Elleri ellerim arasındayken içeri girip çıkan insanlara bakıyordum. Fazla kalabalık bir mekandı. Her dakika başka birisi içeri giriyordu. Dışarıda sigara içip kahkahalarla gülen onlarca insan da vardı.

Taehyung da haklı yere gerilmişti. Bir şey olur da melez olduğu ortaya çıkar, arkadaşımın doğum günü partisi boka sarar diye korkuyordu.

Etrafındaki insanları gelişigüzel izleyip derince nefesleniyordu. Burada böyle bekliyor olması kesinlikle fikrimi değiştirmeyecekti. Belki bir ümit sen git derim diye bekliyor, hadi içeri girelim derim diye de gözlerime bakmıyordu.

Fakat telefonum her saniye titriyordu çünkü Yoongi bana durmadan mesaj atıyordu. Hemen içeri girmezsem ölme ihtimalim çok yüksekti.

"Taehyung"

Aramızdaki yarım adımlık mesafeyi kapatıp göğüs göğüse gelmiştim onunla. Başımı kaldırıp yüzüne bakmaya çalıştığımda kafasını indirip sonunda gözlerime bakmıştı. Gülümsemiştim ona. Gözlerim, parlak sarı gözlerinden dudaklarına indiğinde güç vermek adına öpmüştüm onu.

Geri çekilmeden, burun burunayken "bir şey olmayacak" diye fısıldamıştım. "Hatta şimdi halledersek..." bir kez daha bastırdım dudaklarımı dudaklarına. Ardından kafasındaki şapkayı yavaşça kafasından almıştım. Geri çekildiğimde telaşla etrafa bakmıştı.

Gözüme çok tatlı göründüğünden kıkırdamıştım. Ben de bir hareketlilik var mı diye etrafıma bakınmıştım. Birkaç kişinin şaşkınlığı hariç çoğu kişi bakmamıştı bile. Bakanlar ise korkuyormuş gibi değil de daha çok ilk defa böyle bir canlı görüyormuş gibi bakıyorlardı.

"Gördün mü? Bir şey olmadı"

Şapkayı katlayıp montumun cebine sıkıştırmıştım. Şimdilik bir şey yoktu fakat içeride olay çıkmamasını umuyordum. Benim yüzümden arkadaşımın doğum günü partisi mahvolsun istemiyordum fakat sevdiğim adamı da gizlemek istemiyordum.

Elini bırakmadan mekanın giriş kapısına doğru gitmiştim. Taehyung'un yürürken bile fazlasıyla ağır olan bedenini arkamdan çekiştirmiştim.

Kapıda bekleyen güvenlik "Adınız?" demişti yanına vardığımda. "Jeon Jeongguk" demiştim adama bakarak. Davetlilerin bulunduğu listeye baktıktan sonra başıyla onaylamış, bakışları Taehyung'a çıkmıştı. "Sizin misafiriniz galiba? Onun kimliğini de görmeliyim"

Taehyung arka cebinden kimliğini çıkartıp göstermişti. Adam kimliğe bakıp melezime geri uzatmıştı. Önümüzde olan kırmızı ipi kancasından çıkartarak geçmemizi beklemişti.

Mekanın loş ışıklı koridorunu yürürken Taehyung'a bakmıştım. Hala gergindi fakat biraz olsun rahatlamış gibi görünüyordu. Bu onun toplum içine ilk gizlenmeden çıkışıydı. Gergin oluşuna hak veriyordum.

Uzun koridoru geçip ses geçirmeyen ağır kapıyı iterek açmıştım. Gürültülü müzik kulaklarımı acıtmış yüzümü buruşturmuştum. Fakat sonra Taehyung'un kulaklarının çok hassas olduğu aklıma gelmişti ve panikle ona dönmüştüm.

Saçları arasındaki büyük kulaklarını eğerek boştaki eliyle ikisini de kapatmaya çalışmıştı. Cebimdeki şapkayı çıkartıp kulaklarını kapatacak şekilde parmak ucuna kalkarak kafasına takmıştım.

"İstediğim gibi olmadı pek. Kulakların daha önemli" şapkasının kepini düzelterek gülümsemişti. "Beynim patlayacak sandım" diyerek kendini bana iyice acındırmıştı. Genişçe gülümsemiştim. Onu tekrar öpmek için yaklaştığımda Yoongi'nin sesi bölmüştü bizi.

Tiger's Eye •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin