•Öp Beni•

20.3K 2.1K 2.3K
                                    

Gitmişti.

Polisler sabaha karşı onu almaya geldiklerinde odada yoktu. Biz de ona güvenerek aptal gibi uyumuştuk. Yaralı diye kalkamaz sanmıştık fakat yanılmıştık. Kaçmıştı.

Polisler evimize geldiğinde kapı sesine uyanmıştık. Melez evde olmayınca karakola gidip ifade vermek zorunda kalmıştık. Şüpheliydik. Taehyungla olacak en ufak iletişimimizde hapse atılmakla tehdit edilmiştik. Evim en ince ayrıntısına kadar aranmıştı. İzin günümün yarısı bu saçma işlerle geçmişti. Sinirliydim, pişmandım ve salaklığıma sövüyordum.

Henüz girdiğim dış kapıyı arkamdan kapatıp araba ve ev anahtarını vestiyerin üzerine fırlatmıştım. Salondaki büyük koltuğuma doğru uyuşuk adımlarla ilerlerken siyah kot ceketimi omuzlarımdan sıyırmış, koltuğun kenarına bırakıp kendimi yumuşak koltuğa atmıştım.

Uyumak istiyordum fakat bir yatağım yoktu. Polisler inceleme bahanesiyle yatağımı alıp gitmişlerdi. Yoldayken kendime yeni bir yatak sipariş etmiştim. Yarın gelecekti. Bu gece koltukta yatmam gerekiyordu ve ben rahatıma düşkün olduğumdan asla koltukta rahat edemiyordum.

Sinirle solumuş, gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalışmıştım. O adamı evime ilk girdiğinde ihbar etmeliydim. Ya da ölmesine izin vermeliydim. Daha da önemlisi, Onu muayene etmeye asla gitmemeliydim.

Sadece tek bir kişi başıma bunca iş açmıştı. Öğretmendim ve bu olay sicilime işleyebilirdi. Öyle bir şey olursa öğretmenlik hayatım biterdi. Kovulurdum. Kimse bir suçlunun yardakçısını işe almak istemezdi.

Yoongi ile bir araya gelmem de yasaktı. İkimiz de şüpheli olduğumuzdan iletişimimizi kesmemizi söylemişlerdi. Onu arayamıyordum çünkü telefonlarımız da dinleniyordu. Sadece bir melez hayatımda büyük karmaşaya neden olmuştu.

Melezin bir daha evime gelme olasılığına karşı oturduğum apartmanın da kameraları izleniyordu. Bekçi kulübesine görevli iki polis koymuşlardı. Her yer izleniyordu.

Taehyung'un arananlar arasında kırmızı listede olduğunu öğrenmiştim. Saldırgan tavrı ve sinsi kaçışlarının hemen ardından başka bir suç işlemesi onu kırmızı listeye sokmuştu. Genellikle vahşi melezleri öldürdüğünü söylemişlerdi. Çok nadir insan öldürürmüş fakat öldürdükleri paramparça, tanınmayacak halde olurmuş.

Yasadışı kafes dövüşlerinin bir parçasıymış. Herkesin favorisiymiş. Onu yenebilen çıkmamış. Önüne gelen herkesi parçalara ayırıyormuş. Sadece para için acımasızca öldürüyormuş.

Bu kadar soğukkanlı ve acımasız olması kanımı dondurmuştu. Benim tek çizgide ilerleyen aksiyonsuz hayatıma fazlaydı duyduklarım. Belayı sevmezdim. Benden ne kadar uzak olursa o kadar rahat hissederdim. Hayatımda gereksiz aksiyon istemiyordum. Şu bir haftada yaşadıklarımın bana ölene kadar yeteceğini düşünüyordum.

•••

"Günaydın Herkese"

"Günaydın Profesör"

Keyfim yoktu. İstemeyerek yorgun bir şekilde uyanmıştım. Boynum tutulmuş, belim feci şekilde ağrıyordu. Elimde koca bir bardak, bol şekerli kahvemle keyifsizce masama oturmuştum.

"Rui, defteri al. Herkes imzalasın. Gişeden giriş bilgilerini alacağım. Başkası yerine imza atarsanız sizi de yakarım"

Rui defteri masadan sessizce alıp önce kendisi imzalamış, sonra elden ele gitmişti defter. Onlar imzalarken kendime gelmeye çalışmıştım. Sinirimi öğrencilerime yansıtmamam gerekiyordu ama elimde olmadan yansıtıyordum.

Kendimi toparlamak adına birkaç kez iç geçirmiştim. Ardından kahvemden son bir yudum alıp ayaklanmış, zaten açık olan okul bilgisayarına kaydettiğim dosyayı beyaz duvara yansıtmıştım.

Tiger's Eye •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin