•Ballı kurabiyem•

13.8K 1.6K 603
                                    

Depresyonda geçirdiğim izin günlerimin ardından, yeniden okuldaydım. Bugün sadece bir saatlik dersim vardı. O da son ders saatine denk geliyordu.

Evde daha fazla kalmak istemediğimden okula erken gelmiştim. Öğretmenler için ayrılan büyük odada, sandalyelerin birinde oturmuş şekilde, önümdeki masanın üzerinde duran dizüstü bilgisayarımdaki ders notlarını ve konu slaytlarını gözden geçiriyordum.

Yan tarafımdaki sıcak kahveme uzanıp koca bir yudum almıştım. Dalgınlığım yüzünden yerlerini karıştırdığım konuları doğru sırasına sokmakla uğraşıyordum.

Son derse yaklaştığımızdan odada neredeyse kimse yoktu. Benimle birlikte, başka bölümlerin hocası olan iki kişi daha vardı. Sessiz ve sakin bir ortamdaydım.

Düzenleme işini bitirip öğrencilerimin sorularından oluşan bir yığın maili kontrol ettiğim sırada büyük odanın kapısı yavaşça tıklanmıştı. Ardından içeri tanıdık simalı öğrencilerden birisi girmişti. Bir süre kapının orada içeriyi süzmüş, bakışları beni bulduğu anda yanıma doğru gelmişti.

"Profesör, bugün son derse giremeyeceğim. Ders notları verecekseniz şimdi alabilir miyim? Arkadaşım derste benim için ses kaydı alacak. Ders notlarını ulaştırmak amacıyla başka birine vermediğiniz için gelip kendim almak istedim"

"Pekala" diyerek çantama doğru eğilmiştim. Her öğrencinin ismini ders notlarının üzerine yazardım ve başka birene asla vermezdim. Öğrenci olduğum zamanlar ve öğretmen olduğum zamanlar, bu konuda çok fazla karışıklık yaşamıştım.

Notlarımı ararken saniyelik olarak öğrencime bakmıştım. "Baejin, değil mi?" beni sesli bir şekilde onaylaydığında alfabetik sıraya dizdiğim notlar arasında onun adının yazılı olduğu kağıtları çekip almıştım.

O sırada titreşimde olan telefonum masada hareket ederek çalmaya başlamıştı. Jimin arıyordu. Telefonu diğer elime alıp açmadan önce masanın karşısında bekleyen çocuğa notlarını uzatmıştım.

"Al bakalım"

Not kağıtlarını iki eliyle alıp önümde hafifçe eğilmişti. "Teşekkür ederim Profesör. İyi günler" Arkasını dönüp kapıya yöneldiğinde açtığım telefonu kulağıma götürmüştüm.

"Jimin, bir sorun mu var?"

Aramasına şaşırmıştım. Onu en son aradığımda telefonu meşguldeydi. Şimdi ise beni arıyor olması, bir sorun olduğunu aklıma getiriyordu.

"Hayır. Hayır bir sorun yok. Ben, senden bir şey isteyecektim.

"Dinliyorum?" Telefonu omzumla başımın arasına sıkıştırıp diz üstü bilgisayarımı kapatmıştım. Ardından onu çantasına geri koymuş, dağılan kitaplarımı birazdan gireceğim derse geç kalmamak için şimdiden düzenlemiştim.

"Namjoon'a banka hesabı açar mısın? Biz açamıyoruz. Ben de bunun için küçüğüm"

"Hesap? Nereden çıktı bu?" telefonumu tekrar tek elimle kavrayıp kaşlarımı merakla havalandırmıştım. İçerideki öğretim görevlileri rahatsız olmasın diye kısık sesle konuşmaya çalışıyordum.

"Yeni bir ev istiyoruz fakat melezlere sahibi aracılığıyla açılmış bir banka hesabı yoksa ev vermiyorlar. Banka hesabı senin üzerine olacağı için kolaylıkla ev alabiliriz. Binevi, senin paranı yine senin iraden ve izninle harcıyormuşuz gibi görünecek ama hesabı Namjoon'a açtığın için onun adı geçecek. Tek yapman gereken hesap açman. Parayı biz hesaba yatıracağız"

"Yani bir şeyler aldığınızda benim adıma almış olacaksınız. Peki, Taehyung'un bundan haberi var mı?"

"Plan ondan çıktı zaten. Sadece seninle konuşmaya götü yemiyor. Yah! Vurmasana!"

Tiger's Eye •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin