•Teggie•

12.7K 1.3K 349
                                    

"Henüz çocuğu tanımıyoruz. Korkunç görünse de iyi birine benziyor. Baksana, Sumin onu sevdiyse bir sorun yoktur. Biliyorsun, Sumin kimseyi kolay kolay sevmez"

Ablam, söylediklerinin ardından kahvesinden kocaman bir yudum almıştı. Annem, ben ve ablam, mutfakta dikilmiş Taehyung'un dedikodusunu yaparken Taehyung da koltukta oturmuş Sumin'i havaya atıp tutuyordu. Biz eve girdikten beş dakika sonra arabada unuttuğu telefonunu alıp gelen babam ise sanki her gün bu görüntüyü görüyormuş gibi Taehyungla el sıkışıp asla şaşırmadan Tanışmıştı. Ortamın yumuşamasını sağlayan da babam olmuştu. Başta herkes gergince otururken babam Taehyungla konuşmuş ve sohbet etmeye başlamışlardı.

Annemin gazabından korkup susan ablam da babamın gazıyla, Taehyungla konuşmaya başlamıştı. İkisi Taehyung'u çoktan kabul etmişlerdi. Başta annem susuyor olsa da kötü bakmamış veya yargılamamıştı fakat anlattıklarımdan sonra tereddütte kalmış gibiydi.

Bir şey saklamadan her şeyi anlatmıştım onlara. Yalan söylemek istemiyordum çünkü yalan yalanı doğururdu. Ailem ne yaparsam yapayım beni yargılamaz veya bir kulp takmazdı. Yaşadıklarım kötü olsa bile bana ders olduğunu söyleyip geçerlerdi. İnsanları, yolunu yordamını bilmeden yargılamazlardı.

Yine de Taehyung'un onlarca adamı katlettiğini, onlarca defa hapse girip çıktığını, başımı belaya sokup bütün yaşam enerjimi sömürdüğünü duyunca, annemin gergin olması ve Taehyung'un aynı şeyleri yapmayacağından emin olamaması fazlasıyla haklı bir durumdu.

Sonuçta bunlar onun çocuğunun başına gelmişti ve bunu yabancı bir adam yapmıştı. Şu anda içinden 'ben çocuğumu çöplükte bulmadım, el bebek gül bebek büyüttüm, anneyim ben anne' dediğine emindim.

Taehyung'un bana yaşattıkları annemin zoruna gitmişti fakat Taehyung'un da yaşadıkları vardı. Tabi bunu annemlere anlatmamıştım. Taehyung için geçmişi özel bir durum sayılırdı ve bunu anlatmak bana düşmezdi.

"Bence bu kadar düşünme anne. Jeongguk halinden memnun. Belli ki Taehyung zamanında iyi şeyler yaşamamış. Baksana şu çocuğa. Sence yaptığı her kötü şeyi isteyerek mi yaptı? Onun şartlarında büyüseydin eminim sen de onun yaptıklarını yapardın"

Ablam, annemi yumuşatabilmek için tane tane ve sakince konuşmuştu. Elleri arasındaki bardakla bakışan annem bir bana, bir de Taehyung'a bakıyordu sürekli.

"Gerçekten mutlu musun? Yaşadığın onca şeyden sonra mı?"

Kırık sesi gibi bana olan bakışları da kırıktı. Üzgün olduğum ve sıkıntı çektiğim o kötü zamanlarda yanımda olamadığı için vicdan azabı çekiyordu. Ne olursa olsun ben onun çocuğuydum. Parmağımı ufacık kessem bile aklı gidiyordu.

"Mutluyum anne. Taehyung'u seviyorum. Onu o hayattan kurtarmak için elimden geleni yaptım. Evet, yıprandım ama buna değdi ve emin ol, Taehyung benim yaşadığımın kat ve kat fazlasını yaşadı. Eski hayatının içinde olmayı hiçbir zaman istemedi. Sadece, istemediği o hayatın içine fena halde batmıştı. Ben sadece elimi uzattım ve ona istediği hayatın kapılarını açtım"

Derince nefeslenmiş, bakışlarını tekrar kahvesine indirip ciğerlerine çektiği nefesi dışarı vermişti.

"Taehyung'u tanıdıkça seveceğine eminim. Onun, göründüğü gibi olmadığını anlayacaksın"

Son sözlerim olmuştu bunlar. Başını olumlu anlamda sallayıp bana gülümsemişti. Bardağını tezgaha bırakıp bana sarıldığında ben de sıkıca sarıldım ona. Ayrıldığımızda "Senin adına mutluyum" demişti.

"Ben de. En son ne zaman sevgilin oldu hatırlamıyorum bile. Lisede falandı galiba"

Ablam alayla söylediğinde omzuna hafifçe vurmuştum. Haklıydı da. En son lisede sevgilim olmuştu. Üniversite yıllarımda deli gibi çalışmaktan birini hayatıma almak aklıma bile gelmemişti. Üniversiteyi bitirdiğimde ise sevgiliyi zaman kaybı olarak görüp herkesi elimin tersiyle itmiş, bir daha görmeyeceğime emin olduğum tek gecelik ilişkileri tercih etmiştim.

Tiger's Eye •taekook•Where stories live. Discover now