•Garantisi yok•

6.5K 842 327
                                    

"Onu öldüreceğim!"

Henüz girdiğimiz kapıyı Namjoon daha kapatmadan Taehyung kükrercesine bağırmıştı. Büyük koltuk Taehyung'un sert tekmesiyle birlikte mutfağın tezgahına çarparak bar sandalyelerini devirmiş, evde bir gürültü kopmuştu.

Önümde saçlarını yolup bir oraya bir buraya giderken onu izlemekten başka bir şey yapamıyordum. Sinirini atamadan ilgisini çekmek ve onu daha da delirtmek istemiyordum. Ona sakin ol demek daha da delirmesine yol açacaktı.

"Nasıl yanına yaklaşır! Nasıl cesaret eder! Geberteceğim onu!"

Taehyung, o kaplana olan tüm öfkesini eşyalardan çıkartıyordu. Bir şeyleri yıkıp dökmeye odaklanmıştı. Bu sefer de odasının kapalı kapısına tekmeyi geçirmiş, kapı ikiye ayrılarak yerle bir olmuştu. Jimin saçları arasındaki kulaklarına ellerini bastırıp Namjoon'un arkasına korkuyla pusmuştu.

Sadece parkenin desenlerine odaklanmıştım. Ona uzun süre bakamıyordum bile. Öyle korkutucuydu ki her gürültüde belli etmemeye çalışsam da yerimden sıçramama engel olamıyordu.

Dövüşün ardından Taehyung kazandığı ücreti almak için ringden inmeden önce bana başıyla işaret vermişti. Yanına gitmek için hareketlendiğimde Taehyungla aynı türden olan o kaplan birden arkamda belirmişti.

"Bu ne sanıyor kendini. Tam bir aptal"

Taş kesilmiştim. Alaycı kıkırtısıyla göğsü sırtıma değecek kadar yaklaştığında kokumu soluyuşunu ve iç geçirişini duyduğumda kan beynime sıçramıştı. Aniden arkamı dönüp onu itmiştim. Ona bir şey yapamayacağımın öyle farkındaydı ki kendisini itmeme izin vermişti. Dudaklarında aptal bir sırıtış vardı.

"Seni o kadar da sevmiyor galiba. Uyarılara rağmen seni tehlikenin göbeğine getirmiş."

Yüzümdeki tiksintiyle sadece ona bakmıştım. Onunla diyaloğa girmeyi asla istemiyordum. Bu yüzden gitmek adına arkamı döndüğümde aniden kolumu kavramıştı.

Kalbim korku ve öfkeyle kasılmış, sıktığım dişlerim arasında kolumu kurtarmaya çabalamıştım lakin canım yansa da bırakmamıştı.

"Nereye güzelim? Sadece dinle. canını yakmayı ben de istemiyorum"

O sinirime rağmen gülesim gelmişti. Gülmüştüm de. Yüzüne bakmadığım o zaman diliminde usanmış bir gülüşle kolumu tekrar kurtarmayı denemiştim. Bu sefer bırakmış, aniden ciddileşmişti.

"Patron burada ve izliyor. Bu son uyarı. Bir daha gelirseniz canınız yanar"

Engelleyemediğim tiksinen ifademi korumuştum. Ona bakmaya son verip hızlı adımlarla oradan uzaklaşmıştım. Kokusunu bilerek üzerime bıraktığına öyle emindim ki Taehyung parayı alırken dışarıda onu bekleyeceğimi mesaj atıp motoruma binmiştim.

Tek amacım eve gidip yıkanmak ve üzerime sinen kokuyu yok etmekti. Taehyung kokuyu alırsa çıldırırdı. O kaplanın da amacının bu olduğu çok açıktı.

Eve varana kadar bir şekilde idare etmiştim fakat aynı asansöre binmeden önce markete gideceğimi, bir şeyler almam gerektiğini söylediğimde benimle gelmek istemişti ve ondan uzak duruyor olmam da dikkatini çekmişti. Bana adım attığında gerilemiştim ve o da daha önce dikkat etmediği feromonları solumuştu.

Üzerimde karışmış onlarca koku olsa da en baskınını burnu seçmiş, gözleri sinirle büyüdüğünde çenesinin kasılışına şahit olmuştum. Asansöre binmek yerine bilmem kaçıncı kata kadar merdivenleri koşmuştum. Taehyung da peşimden koşmuş, neler yaşandığını öğrenebilmek için arkamdan bağırıp durmuştu.

Tiger's Eye •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin