•Ödeştik•

15.4K 1.8K 1K
                                    

Yaklaşık iki saattir Taehyung'un kucağındaydım. Tamamen kendime geleli bir saat olmuştu ve şu anda kucağında olmak bana tuhaf gelmeye başlamıştı. Yine de kucağından kalkasım yoktu çünkü yabancı olduğum insanlar ve buz gibi mağarada bana yakın ve sıcak hissettiren tek şey oydu.

Odunumuz bittiğinden ateşimiz bir saat önce tükenmişti. Fırtınada kuru odun bulamayacağımızdan Taehyung'a mecburdum. Yine de bu mecburiyetten çok rahatsızdım.

"Çok aptalsın. Koskoca adamsın ama tehlikeli olacağını bilmene rağmen dağın en ucuna gidiyorsun. Yaptığında hiçbir mantık bulamıyorum. Ya ölseydin? Ya kafanı vursaydın ve felç olsaydın? Aklından neler geçiyordu?"

"Senin yaptıkların çok mu mantıklı şeyler? Evime giriyorsun, beni sapık gibi izliyorsun, takip ediyorsun. Kendin çok normal biriymişsin gibi beni sorgulama"

Kucağında kıpırdandığım için omzumdan düşen örtüyü boynuma kadar çekmişti. Saçlarımı uçuracak kadar sert bir nefes vermişti burnundan. Nefesine kadar sıcacıktı. Ateş yutmuş gibiydi.

"İkisi çok farklı Jeongguk. Ben sana deliyim ama sen yapı olarak delisin"

"Saçma sapan konuşma. Bana deli falan değilsin. Beni tanımıyorsun"

"Güzelliğine deli oluyorum. Kişiliğini bilmiyorum. Henüz. Bana havlayan halinin gerçek sen olduğunu düşünmüyorum. Sadece kendini koruyorsun"

"Bunu bilmene rağmen bana yaklaşıyorsun. Beni hala takip ediyorsun. Bir anlaşma yaptık Taehyung"

"Seni takip etmedim. Bu sefer sen bana geldin"

"Yalan söylüyorsun. Bu imkansız"

Onu sinirlendiriyordum. Sinirden gülerken başını arkaya atmış, sabır diler gibi bir inilti dudaklarından döküldüğünde çatık kaşlarımla onu izlemiştim. Yalan söylediğine adım kadar emindim. Aynı zamanda burada olmamız çok ama çok düşük bir ihtimaldi. Olsak bile karşılaşıyor olmamız da düşük bir ihtimaldi.

"Seni görmeyeyim diye günlerdir buradayım ben. İstersen arkadaşlarıma sor. Uzaklaşmam gerekiyordu. Ben de uzaklaştım. Yiyecek bir şeyler almak için yukarı çıktığımızda seni gördüm. Tabi şaşırmaya bile fırsatım olmadan senin Tanrıya kavuşmanı izledim"

Hala inanmıyor olsam da içimdeki küçük bir ses ona inanmamı söylüyordu. Çirkef Jeongguk o sesi bastırmıştı fakat ağzımı açıp bir şey söylememiştim. Hayatımı kurtarmıştı. Onunla böyle bir durumda tartışmak istemiyordum. Sustuğumu görüp şaşırsa da bozuntuya vermemiş, o da susmuştu. Sessizlik olmuştu aramızda.

Jimin arkamda uyuyor, Namjoon ise mağaranın giriş kısmına oturmuş bizden uzakta fırtınayı izliyordu. Sessiz ortamda sadece fırtınanın boğuk sesi duyuluyordu. Sesi bile beni üşütmeye yetmişti. Hissettiğim sıcak alana rağmen titremiştim.

Taehyung titrediğimi hissettiği an kollarını bedenime daha sıkı sarıp beni tamamen göğsüne yapıştırmıştı. Ondan haz etmiyordum fakat bir şey vardı ki bunu yapmasından çok hoşlanmıştım. Onu tanımıyordum ama bana gereksiz ve saçma bir güven hissi veriyordu.

"Yaraların iyileşmiş" demiştim sessiz ortamı bozarak. Parmaklarımı göğsündeki koyu renkli yara izlerinde gezdirmiştim. Yaraları kabuk atmıştı. Bir haftada bu hale gelmesi, beklediğim bir durumdu.

Güçlü ve sağlıklı bir bedene sahipti. Üstelik melezdi. Yaralarının çabuk iyileşiyor olması normaldi. sadece mırıldanarak onaylamıştı beni. Belli ki konuşmak istemiyordu. Çok üzerine gidip onu bıktırmış olabilirdim. Amacım da buydu.

Tiger's Eye •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin