Bölüm. 42

24 14 0
                                    

Tekrar yola çıkmamız ve yine bir bilinmezlik. Bizi ne bekliyordu. Artık nereye kadar giderim bilemiyorum, ne yapmaya çalıştığımı da bilmiyorum. Kafam çok karışık, allak bullak olmuş durumdayım.

Yol ilerledikçe sanki karanlık olan hava daha da kararıyordu, sık ormanlık alan bizi içine çekiyordu.

Silva hiç konuşmuyor sadece dışarıyı izliyordu, karanlık Onun evi olmuştu. Bundan tedirgin değildi, bu duyacağı şeylerin tedirginliğiydi. Peki ya ben ,Ben neyin tedirginliğini yaşıyordum şu an.

Her şeyin eskisi gibi olmasını o kadar çok isterdim ki, okula gidip saçmalamak gibi, ama her şey bittiğinde artık saçmalaya bileceğimi zannetmiyorum. Ruhum büyük darbeler aldı, bunu kolay kolay unutamayacağım, asla.

Yine 1 saatlik bir yol geçirmiştik, yavaş yavaş uzun büyük demirkapı'ya geldiğimizde kapı birden açıldı. Arabayla ilerlemeye başladık, 5 dakikalık bir yol bizi büyük bir eve getirdi.
Arabanın içinde birkaç saniyelik derin nefes aldıktan sonra "hadi yapalım şu işi" dedim.

Kapıya geldiğimizde birkaç kere tıkladım ve beklemeye başladık, sanki geçen saniyeler yıllar gibiydi. Bir süre sonra kapı açıldı benim boylarında esmer siyah gözlü bir adam "buyurun lütfen" dedi.

İçeriye girdiğimizde  bu garibime gitmişti, çünkü siz kimsiniz, kimi arıyorsunuz gibi sorular sormamışdı.
Bize kol işareti yaptığı yerlere doğru ilerlemeye başladık. "oturun lütfen birazdan gelecekler" dediğinde çok şaşırmıştık, bizi bekliyormuydu.

Aradan 5 dakika sonra merdivenlerden inen ayakları gördüm, spor giyimde, eşofman ve tişört vardı. Aşağıya inerek karşıma geçti. Biz hiç konuşmuyorduk.

Onun sağ yanağında küçük bir gülücük vardı ama  sanki hüzünlü. Hüzünlü bir gülücük gibiydi.
Anlam verememiştim "evet Hanımlar hoş geldiniz" dediğinde hemen lafa girdim.

Bizim geleceğimiz biliyor muydunuz

"evet biliyordum bunu.başıma geleceğini biliyordum" dediğinde onun gözlerine dikkatlice baktım.

"Kusura bakmayın, babam buraya gelmemizi söyledi, ama ben isminizi bile bilmiyorum"

"Benim adım Doğan"

"Memnun oldum Doğan bey" diyerek, kafamı salladım. "Lütfen bize anlatır mısınız, buna çok ihtiyacımız var, eminim ki buraya neden geldiğimizi biliyorsanız, sizden de bekliyoruz onu da biliyorsunuzdur.

"Tabiki biliyorum, biliyorum. Çok uzun zaman önceydi, çok az hatırlıyorum desem,  zamanın öyle göründüğüne bakmayın, inanın bana biz yaşlanmasak bile, hafızanız bir süre sonra yaşlanır.
Bahsedeceğim olay çok önceden di. Ben güzel olmayan ama aileler için iş için güzel olan bir evlilik yaptım, daha doğrusu yaptıralım. Her ne kadar eşimi sevmesem de evliliği ayakta tutmaya çalıştım, ama duygularımız karşılıklıydı, o da beni sevmiyordu.
Çok mutsuz bir evliliğimiz vardı, birbirimizin yüzüne bile bakmıyor duk, tabii ailelerin çocuk istemesi ne kadar.

İki aile de birbirinden üstündü diyebilirim, ama eşimin ailesi kendini daha fazla Üstün görüyordu. Evet bir çocuğumuz oldu, Çok güzel bir bebekti. Oğlum, hayatımda o kadar güzel bir çocuk görmediğini yemin edebilirim.

Zaman geçiyor o büyüyordu yavaş yavaş, ama şöyle bir şey vardı ki yavaş yavaş Bizim de evliliğimiz bitmek üzereydi, sonlara gelmiştik artık. Aynı evde bile yaşamıyorduk.

Oğlum annesinin çok fazla etkisinde kalan biriydi. Resmen bana düşman olmuştu, buna anlam verememiştim. Neden, neden bu şekilde oluyordu.

O  mutsuzluğun içinde saf temiz duyguları olan bir kızla tanıştım, o benim kim olduğumu bilmiyordu. Bilmediği için de benimle hayatının en büyük hatasını yaptı, benimle ilgili hayaller kuruyor mutlu oluyordu.
Artık oğlum  büyümüş ve kendini şirketini kurmakla meşguldü, Bense artık Yeni bir hayata başlamak istiyordum. Sevdiğim o kızdan Bir kızım oldu, o kadar tatlı o kadar masum du ki gözleri simsiyah, teni ise beyazdı.
Bir taraftan da oğlumla hiç görüşmüyor duk. Nedenini bilmediğim bir şekilde beni kendine düşman ilan etmişti, yani annesi bir şekilde beynini yıkamış işte. Şimdi size evliliğim ile ilgili neden bu hale geldiğimizi tam derinlemesine anlatmama gerek yok. Yani anladığınız üzere çok kötü bir evlilikti.

Evet şimdi burada size A olan, ilgili bölümü anlatmam gerek. Bundan da daha uzun uzun uzun yıllar zaman önce, yani yaratıldığımız dönemlerde diyelim. Artık nasıl anlatılır bilmiyorum. Belirli güçler veriliyor yelenlere ve bu yenenlerden A doğuyor.

Bu A'ların 2 dilek hakkı vardı ,eğer çocuğun olmadan önce onu kullanırsan başka birine aktara biliyordun. Ama kullanmazsan direkt olarak çocuğun A harfine sahip olarak doğuyordu.

Ama bazı A'lar çok büyük sorunlar çıkartmış,  bu yüzden de insanlara onun gizli tutulmasını, ve kesinlikle başka birine aktarmamasını istediler.
Lanet olarak değerlendirilmesine karar veriyorlar, yani birinden intikam almak istiyorsan, dilekte bulunuyorsun. Bazılarının içinde kıskançlıktan yükselmeye kadar her şey var. Eğer bebek  olarak doğarsa hemen öldürüp başlarına bela almak istemiyorlar, o yüzden de yasaklanıyor.

İşte benim sorunum burada başlıyor,  güzel kızım ve oğlum bu güce sahiplerdi, ama bilseydim böyle olacağını.  Ben buna lanet demiyorum. Bu armağanı bunu hak eden birine vermek isterdim, gerçekten bunların olacağını bilseydim. Oğlum" dediğinde biraz duraksadı, kelimeler boğazına dizilme ye başlamıştı sanki. Bunuu gözlerinden görebiliyordum.

Bütün konuşmalarını Silva'nın gözüne bakarak yapmıştı, benim dikkatimi çekmişti.
"Oğlum, kızımında annesini öldürdü. Kızımı benden uzaklaştırdı, zamanı geldiğinde beni öldürmesi için, zamanı geldiğinde yerime geçmek için. Kinle ve nefretle büyümesine sebep oldu." sözleri bittiğinde silva'ya baktım.
Az önce adam onun kızı olduğunu söylemişti, açık açık. Silva çarşafın altında ne yapıyordu acaba. Doğan bey ayağa kalkarak Silva'ya yaklaştı, önünde diz çökerek "seni ne kadar aradığımı Bir bilseydin, seni ne kadar sevdiğimi, sen benim herşeyimdin, tek mutluluk kaynağım, seninle yaşıyordum. Ben senin öldüğünü sanıyordum"

Silva kafasını dik duruma getirerek "onları bana yapan kardeşin miydi yani"

Adam titreyen dudaklarıyla "evet" dedi.

Silva birden ayağa kalktı "beni öldürmeye çalıştı, benim elimle bir çok insan öldürdü, bunu nasıl yapar, hayır, hayır buna inanmıyorum, yalan söylüyorsun. Bu mümkün değil, kardeş kardeşe bunu yapmaz" diyerek etrafta dolanmaya başlamıştı.

O gördüğüm sert görünümlü kız birdenbire çocuk gibi hıçkırarak ağlamaya başladı. Ayağa kalkıp onu sakinleştirmeye çalıştım ama nafile, bir o tarafa bir bu tarafa dönüyor hayır diyordu.

Doğan bey bu duruma daha fazla dayanamayarak silva'ya doğru yürümeye başladı. Onun kollarından tutup kendine çekerek sıkıca  sarıldı.
Sakinleştirmeye çalışarak "biliyorum zor ama gerçek bu, her şey benim oğlumun güç gösterisi, güce olan tutkusu yüzünden oldu. Ben senden oldum, sen benden oldun ve annenden. Hayatın o kadar zor geçti ki hepsi benim yüzümden. Özür dilerim"

Silva'dan ayrıldığında onun ellerinden tuttu ve öylece kaldılar. Burada bir gariplik vardı bir şey oluyordu ama ne, bunu bilmiyordum. Silva'nın hafiften titrediğini görebiliyordum, bir süre sonra titremesi hızlanmıştı. Tam onun yanına gidecekken beni durdurup yaklaşmama izin vermedi.

Daha fazla dayanamayarak yere yığıldı, hemen onun yanına diz çöküp yüzünü açtım. Açtığımda Şok olmuştum, yüzünde hiçbir yanık izi yoktu, çok güzel bir kızdı. Az önce Doğan bey onu iyileştirmişti.

Silva'yı kucağına alarak koltuğa yatırdı ve onun ayılmasını bekledik. Yavaş yavaş gözlerini açtığında "öldüreceğim" dedi.

Bende Doğan Bey'in gözlerine bakarak "oğlunuz kim Doğan bey, kim" dedim.

"Kızlar size bir şey olmasını istemiyorum, artık daha fazla insanada, duyacağınız isim"

" Doğan bey lütfen, kim o" dediğimde, tekrar derin bir nefes alarak gözlerimize  baktı
"Avar" dedi.

O anda beynimden vurulmuşa döndüm, işte her şeyin açıklaması, beni rahatsız eden içten sesler, biliyordum.

Bu düşüncelerimi kapıdan gelen ses böldü, hızlı adımlarla 2 kişinin geldiğini duya biliyorduk. Arkamı döndüğümde gördüğüm kişilerle Şok oldum.
" Poyraz Esin ne işiniz var burda"

Poyraz bana yaklaşarak "senin burada ne işin var.  artık bir şeyler yapmana gerek yok, Ben her şeyi hallettim, artık bunları düşünme, Onlar hak ettiğini bulacak" dediğinde ayağa kalkıp Poyraz'ın yakasından tuttum.

"Ne yaptın sen, ne yaptın."

SERA.. 2Where stories live. Discover now