47.Bölüm

746 80 29
                                    

Bir sonraki bölümün final oluşu beni bir miktar üzüyor. 😞 Finalin yarısı hazır, son kısmı da tamamlamaya çalışıp biter bitmez paylaşacağım.

Hei

Saatlerdir elimden bırakmadığım dergiyi bir kez daha baştan incelerken üzerimdeki rahatsız edici bakışları görmezden gelmeye çalışıyordum ancak Jimin bunu yapmamı pek istemiyormuş gibi bana biraz daha yaklaşarak omzumun üzerinden, değiştirmeye devam ettiğim sayfalara bakmaya başladı.

"Bu dergiyi çok sevmiş gibi duruyorsun." ellerim hareketlerini kesip sayfalardan birisinde durduğunda göz ucuyla ne hakkında olduğuna bakma fırsatı buldum. Jinnie'nin boş vakitlerinde öğrettiklerinden anladığım kadarı ile ünlülerin hayatlarının ve yaptıkları bazı şeylerin anlatıldığı magazin dergilerinden birisiydi ama harfler benim için hala karmaşık birer şekilden ibaret oldukları için emin de olamıyordum.

Bakışlarım hala benden ciddi bir cevap bekleyen Jimin'e kaydığında derin bir nefes aldım ve dürüst bir şekilde "Açıkçası ne hakkında olduğundan bile emin değilim." diye mırıldandım. "Sadece bakıyorum."

"Bak bu çocuk..." diyerek başladığı cümlesini desteklemek amacıyla açık sayfadaki resimlerden birisini, muhtemelen Jeongguk ile aynı yaşlarda olan genci işaret etti. "Ünlü bir grubun üyesi." Burada da yeni albümlerinden ve konseptlerinden bahsediyor." Söylediklerini başımla onayladım ancak bazı şeylerde –ki bu kesinlikle insan oluşum ve değişen hayatımla ilgiliydi.- yeni oluşumdan dolayı bunlar pek de ilgimi çekmiyordu. Burada ilgimi çeken sadece yaklaşık olarak iki metre önümüzdeki koltuklara oturmuş iki bedendi.

"Ne zaman bitecek?" diye mırıldandım. Uzun zamandır buradaydık ve canım sıkılmıştı.

"Sanırım bitti." Diye konuşan Jimin'e dönme fırsatı bulamadan duyduğum seslerle başımı kaldırdım ve dümdüz karşımdaki iki bedene baktım.

"Nasıl olmuş?" Jeongguk'un neşe dolu sesine karşı Jungkook ufak bir tebessümle gözlerime bakarken derin bir nefes aldım. Kendimi hiç olmadığım kadar huysuz ve biraz da huzursuz hissediyordum.

Her şey ilk zamanlara göre daha iyiydi ancak sanki o ikisi bunu zorlaştırmak ve bulanık zihnimi daha büyük bir karmaşaya sürüklemek ister gibi tamamen aynı olmuşlardı. Jungkook'unkine oranla Jeongguk'un uzun olan saçları kısalmış ve aynı boya gelmişlerdi. Üstelik saç şekilleri yetmezmiş gibi renklerini de değiştirmiş ve açık bir kahveye dönmüşlerdi.

"İkiz gibisiniz." Diye mırıldandım. Sanki dudaklarım arasından başka kelime çıkamazmış gibi birden dökülüvermişti. Onların birbirlerine benzemeleri olayından dahi hoşlanmazken şimdi birbirlerinin yansımaları gibi olmaları canımı sıkmıştı. Özellikle de ortada birisini geride bırakacak olduğum gibi bir gerçek varken.

"Hei haklı. Hem ne gerek vardı ki buna?" Jimin aklımdaki soruyu sorarken derin bir nefes aldım ve her ne kadar başaramazsam da sanki bunun cevabını umursamıyormuşum gibi gülümsemeyi denedim.

"Sadece denemek istedik." diyen Jungkook ise bu başarısız denememin sonu olmuştu.

"Jeongguk..." diye mırıldandım. "Aynı olmanızdan hoşlanmadım." ilk gün onları birbirlerine karıştırmış olsam da sonradan farklı olduklarını görmüştüm. Mesela aralarındaki en belirgin fark Jungkook'un baskın kokusuna karşın Jeongguk'un hafif bir kokusu oluşuydu. Ne zaman boynuna sokulsam ve ciğerlerime derin bir nefes çeksem kendimi huzurlu hisseder hiç olmadığım ama bir o kadar da aşina olduğum bir yerdeymiş gibi olurdum. Şimdi ise durumlar değişmiş ve içerisinde bulunduğumuz şartların getirisi ile o kokudan mahrum kalmış, bu da yetmezmiş gibi onları ayırt etmekte zorlanır hale gelmiştim.

Apotelesma メ Jeongguk  ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora