25.Bölüm

1.4K 169 102
                                    

|Kediler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

|Kediler

Jeongguk

'Kediler yaşayacakları yeri kendileri seçerler.' diye basit bir söylem vardır ama bu sadece insanların onları terk etmeden hemen önce içlerinin rahatlaması için söylenmiş bir cümledir.

Bana göreyse kediler sadece huzursuz oldukları ve belki de terk edileceklerini anladıkları zaman, bu seçimi bize bırakmak yerine kendileri yaparlardı. Kim göz göre göre terk edilecek olmayı kabul ederdi ki?

Belki de günlerdir aklımı kurcalayan tek şeydi bu. Terk edilecek olmak.

Hei buraya isteyerek gelmemişti ve anlattığına göre de bu olaylar yaşanmadan önce, küçük, tatlı bir kediyken orada, o adamın kolları arasında mutluydu. Bu, ileride o adama kavuştuğunda beni terk edeceği anlamına mı geliyordu?

Kalbimde, kendisini belli eden bu his bana oldukça yeniydi. Gözlerimin biranda sebepsizce dolmasına neden oluyor, yutkunmakta güçlük çekiyordum. Sanki orada bir türlü kaybolmayan bir yumru vardı ve her geçen gün daha da büyüyordu.

"Sorun ne?" kucağımdaki bedeni uykusundan yeni uyandığını belli eden uyuşuk hareketlerle daha da küçülürken mırıldanmadan edemiyordu. Gülümsedim, ama bu acı dolu bir gülümseyişten fazlası değildi. Belki hafif bir tebessüm. "Huzursuzsun." Kediler hakkında öğrendiğim bir başka şey ise senin ne hissettiğini kolaylıkla anlayabiliyor olmalarıydı. "Sadece düşünüyordum." Ve bir de asla duygularını saklamazlardı. Kediler net canlılardı. Bir şeyi istiyorlarsa yapar, istemiyorlarsa dönüp giderlerdi. Onlar insanlar gibi hislerini saklamazlardı.

"Anlatmak ister misin?" Kucağımda kendisini biraz yukarıya doğru çekmiş ve zorlukla açık tuttuğu gözleri ile gülümsemişti. Hala uykusu vardı. "Seni dinlerim." Onun gibi ben de gülümseyerek, başımı önce sağa sonrada sola salladım "Belki daha sonra." En nihayetinde o da bir kediydi ve netti.

Gözlerimi sıkıca kapattım ve başımı geriye, yatağın başlığına yasladım. Eğer konuşursam, ona korkularımdan bahsedersem alacağım cevaptan korkuyordum. Zamanı geldiğinde beni terk edecek olmasından deli gibi korkuyordum ve o ne kadar kediyse ben de bir o kadar insandım. Duygularını saklayan, terk edilecek olsa bile kaçmak yerine o anı bekleyen aptal bir insan.

Belimi saran kollarını mümkün olduğunca sıkılaştırmış ve uykuya dalmadan hemen önce uzanıp boynuma belli belirsiz, ufak bir öpücük bırakmıştı.

Ne kadar üzgün veya düşünceli olursam olayım, kucağımda kıvrılıp uyuyan minik kedimi izlemek, varlığını hissetmek huzur veriyordu. Aynı şimdi olduğu gibi. "Uyanmayacak mısın?" cevap vermek yerine göğsüme daha çok sinmeyi tercih etmişti. "Hadi ama kedicik."

Apotelesma メ Jeongguk  ✓Where stories live. Discover now