30.Bölüm

1.2K 124 112
                                    

|Bana Alışmanı İstiyorum

Profesör Jeon

Koridorda ilerlerken tek düşünebildiğim NamJoon hyungun sürekli değişen tutarsız ve biraz da garip -aslında fazlaca garip olan- hareketleriydi. Sakin tutmaya özen gösterdiğim adımlarım odasından uzaklaştığım her an birbirimizden de uzaklaştığımız hissine kapılmama neden oluyordu.

Buraya geldiğim ilk zamanlardan beri hyung hep bana yardımcı olmuş, daima nazik davranmıştı. O en başından beri dik duruşu ve insanlara yaklaşımı ile bir nevi benim rol modelim olmuştu ama şimdi.

Şimdi sanki onu tanıyamıyordum.

Derin bir iç çektim ve kapalı kapıya uzanarak ikinci kez düşünmeden, yüzüme yerleştirdiğim sahte bir gülümseme eşliğinde içeriye girdim.

"Günaydın." Sesimin karşımdaki bedeni korkutmaması için yumuşak ve biraz da neşeli çıkması gerekiyordu ama benimki sanki tüm duygularım alınmış gibi düzdü. "Günaydın." diye mırıldanan ince sesine karşılık gözlerimi yataktaki bedene değdirmeden dosyasına uzandım. Bildiğim kadarıyla krizleri son zamanlarda azalmaya başlamıştı yine de olası bir tehlikeye karşı dikkatli olmalıydım.

"Bugün" dedi ama sesi tek bir kelimesinde bile giderek kısılmıştı. Belli ki aklından her ne geçiyorsa tereddüt ediyor, söylemeye çekiniyordu. Biraz olsun cesaretlenebilmesi için bakışlarım hala uzun zamandır incelediğim kâğıtlar üzerindeyken "Bugün?" diye tekrar ettim. Sonunda aradığım şeyleri bulmuş, dikkatle onları inceliyordum.

"Moraliniz bozuk gibi." Başımla onayladım. Saklamanın pek de faydası yoktu. "Öyle." NamJoon hyung ile yaşadığım olaydan sonra moralim bir hayli bozulmuştu ve ben karşımdaki bu masum kıza patlamak istemezdim. "Şey, eğer istersen anlatabilirsin." Kan değerleri normaldi. Bu yüzden sayfayı çevirerek bir sonraki testi incelemeye başladım. "Yani ben dinlerim." Benimle konuşma çabalarını göz ardı ederek kaşlarımı çattım. "Sinir testin yok."

"Ne?" Kâğıtları karıştırmaya devam ederken göz ucuyla da irice açtığı büyük gözlerini izliyordum. Yarım ay şeklindeki iri gözleri muhtemelen benimle konuşma çabasını görmezden geldiğim için şaşkınlıkla daha da irileşmişti. "Eksik testlerin var." dedim ve elimdeki dosyayı kapatarak devam ettim. "Onları tamamlamalarını isteyeceğim."

"Şey, peki." İnce örtüyü biraz daha kendisine çekmiş ve aramızdaki bu kısa diyaloğa son vermişti. "Birazdan test yapmaları için birilerini yollayacağım." Dedim hemen kapıya yönelmeden önce. Buradaki işim bitmişti. "Profesör Jeon" titrek sesi duyduğumda durdum ve derin bir nefes aldım. Anlaşılan buradaki işim henüz bitmemişti. "Evet?"

"Testi siz yapamaz mısınız?" Derin bir iç çektim. Yapamayacağımdan değil ama yapamazdım işte. Ben sadece laboratuvar çalışmalarını yürütüyordum. İnsanlarla ilgilenen hep NamJoon hyung olmuştu.

"Korkuyor musun?" Gözlerini kaçırmasıyla cevabımı almama rağmen bazı şeyleri ondan duymak istiyordum. "Jieun?" Hızla başını salladı. "Korkuyorum. Hem de çok fazla." Gözleri dolmuş, yaşlar akmasın diye çaba sarf ederken dudakları titriyordu.

Onu bu kadar çok korkutan neydi?

"Yanında olacağım." dedim bir çırpıda. Neden bilmiyorum ama daha fazla ağlasın, daha fazla korksun istememiştim. Sonra daha açık olmam gerektiğini düşünerek devam ettim. "Testi ben yapamam ama yanında olurum."

Apotelesma メ Jeongguk  ✓Where stories live. Discover now