7.Bölüm

2.2K 255 108
                                    

|O Gitti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

|O Gitti...

Profesör Jeon

Odayı kaplayan yıldız ışıkları Hei'nin gidişiyle birlikte yavaş yavaş sönerken, uğuldayan makinanın kapanmasıyla birlikte tamamen ortadan kaybolmuştular.

Titreyen bedenim kaybolan ışıklarla dizlerimin üzerine yığılırken odam eskisinden çok daha sessiz ve karanlık bir hal aldı. Bir zamanlar ikimizin yaşam alanı olan bu kocaman odada yapayalnız kalmıştım.
Üstelik bu ıssızlık sadece odada değil kalbimde de baş göstermişti.

Eskiden hayal kurmanın anlamını bilmeyen ben bunu onunla birlikte öğrenmiştim aynı umut etmenin anlamını şimdi öğreniyor oluşum gibi.

"Jeon!" Orada, soğuk zeminde ne kadar kaldım bilmiyorum ama adımın seslenilmesiyle bakışlarımı karşımdaki makinadan alarak yanıma yaklaşan bedene çevirim.

"İyi misin?" Omzumu kavrayan eli gerçekleri bir kez daha algılamama neden olurken yüzümden düşen bir damla yaşa engel olamadım. Yaşlar ardı ardına süzülmek için zaman kollarken karşımda endişeyle beni süzen bedeni görmekte zorlanıyordum. Kolumu kaldırıp gözlerimi silerken bir yandan da konuşmak için çabaladım ama dudaklarımdan dökülen tek kelime onun adı olmuştu.

"Hei..." O benim her şeyimdi ve ben onun elimden kayıp gitmesine izin vermiştim.

"Ne oldu Hei'ye?" NamJoon hyung'un bakışları endişeli bir hal alırken kısa bir süreliğine üzerimden çekilmelerini sağladı ve odada gezdirmeye başladı. Muhtemelen dudaklarımdan dökülen tek kelime onun adı olduğu için miniğimi arıyordu.

"Gitti..." Şaşkın bakışları ani bir hareketle üzerime sabitlenirken eş zamanlı olarak dudaklarından dökülen 'Ne?' ifadesiyle bunu dile getirdi.

"Onu koruyamadım..." Daha çok kendi kendime konuşur bir şekilde mırıldanıp önümde duran makinaya bakmaya devam ettim. NamJoon hyung olanları anlayamamış bir şekilde beni izlerken çabucak kendisini toparladı ve omuzlarımdan sıkıca kavrayarak titreyen bedenimi sarsmaya başladı.

"Kendine gel!" Donuk bakışlarımı makinanın üzerinden çekerek ona doğru döndüm. Yüzündeki ifade olayları anlamadığını belli etse bile kendinden emin bir duruşu vardı.

"Düzgünce ne olduğunu anlat."

"Geçit açıldı ve Hei'yi içine çekti." Bir anda söylediklerimle beraber hyung'un bakışları makinaya odaklanırken korkuyla yutkunduğunu fark ettim. O da henüz test bile edilmemiş bir makinanın benim küçük Hei'me neler yapabileceğini kestiremiyordu.

Bir anda "Hei'nin ne kadar güçlü olduğunu biliyorsun." dedi. Gülümseyerek destek vermek için omzumu sıktı ve sözlerine devam etti. Korktuğumun farkındaydı ve yumuşak bir ses tonu ile rahatlatmaya çalışıyordu.

"Unuttun mu Jeon? O yaşamak için her şeyi yapar." İşaret parmağıyla kalbimi göstererek devam etti.

"Üstelik senin kabine bile girmeyi başarmışken öyle kolayca vazgeçmez." Yüzüme yerleşen buruk gülümsemeyle onu onayladım ancak bu tebessümüm ardından söylediği şeylerle tamamen silinmişti. İşte şimdi toparlanıp biran önce kendime gelmeli ve Hei'yi olabildiğince erken kurtarmalıydım.

"Kendini toparla çünkü Y.U.P.E.M de işler karışıyor ve bunun ucu sana dokunacak gibi."

Yerden destek alarak ayağa kalktım ve olabildiğince dik bir görünüm sergilemek için çabaladım. Hei'nin bana ihtiyacı vardı ve benim de ona tekrar kavuşabilmek için Y.U.P.E.M'deki konumuma...

"Sorun ne?"

"Henüz ben de bilmiyorum ama birileri açıkça seninle uğraşıyor." Kaşlarım olabildiğince çatılırken devam etmesi için bekledim. NamJoon hyung sıkıntılı bir şekilde derin bir nefes alışın ardından devam etti. "2 yıl önce olanlar..."dedi. Sesi bir fısıltı gibi soluk ve cansızdı. Şimdiden Hei'ye olanları unutmuş gibi...

Cümlesini bitirmesine izin vermeden ani bir çıkışla sözünü kestim. İki yıl önce olanlar o zaman kapatılmış ve bir daha asla dile getirilmemişti.

"O olayı kapattığımızı sanıyordum."

"Görünen o ki kapanmamış ya da birisi bilerek tekrar açıyor." Ellerim istemsizce saçlarımın arasında dolanmaya başlarken onları sertçe çekiştirdim ve sıkıntılı bir iç çekişin ardından serbest kalmalarını sağladım. Bakışlarım NamJoon hyungu bulurken en az benim kadar o da sıkıntılı görünüyordu.

"Biran önce gidip halledelim o zaman." Adımlarım odanın çıkışına yönelmiş tam orayı terk edeceğim sırada hyungun tereddüt dolu sesiyle durdum.

"Hemen halledebileceğimiz bir şey değil." Yumduğum gözlerimi aralayarak yavaşça bedenimi ona doğru çevirdim. Yüzündeki ifade durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamama yetiyordu.

"Tam olarak sorun ne? Oraya gitmeden önce her şeyi bilirsem iyi olur." Başıyla beni onaylayarak çalışma masamın olduğu tarafa yöneldi. Suskunluğu gerilmeme neden olsa bile sakin kalmaya özen göstererek karşısına oturdum ve dudaklarından dökülecek olan her bir kelimeyi dikkatle dinlemeye başladım.

"Hei'yi bulma işini bir süre ertelemen gerekebilir." Sessiz mırıldanışıyla kaşlarım çatılırken sert çıkan ses tonumla ona karşı geldim.

"Hyung! Sen ne dediğinin farkında mısın?" Elleri, onu boğuyormuşçasına sıkıca kavrayan kravatına giderken tek hamlede çıkartıp bir kenara fırlattı ve ona anlayış göstermemi ister gibi bakmaya başladı. Ama bu anlayış gösterebileceğim bir konu değildi. Hei benim ailemdi,
Her şeyimdi.

"Eğer aceleci davranırsan bu işin sonu Hei'ye de dokunacak ve sen bunu çok iyi biliyorsun." Kesinlikle bunu çok iyi biliyordum ve şimdiden köşeye sıkışmış gibi hissediyordum. Ellerim tekrar saçlarımda dolanmaya başlarken daha fazla burada duramayacağımı düşünerek hızla ayağa kalktım ve kendimden emin bir tonda konuşmaya başladım.

"Gidelim." NamJoon hyung da yardımdan ayağa kalkarken bir an duraksadım ve asıl sormam gereken soruyu yönelttim.

"Ne kadarını biliyorlar?" Bir süre tereddütle durmasının ardından sıkıca kavradığı çantasından üzerinde laboratuvarın ambleminin olduğu bir dosya çıkardı ve bana doğru uzattı. Onun aksine hiç tereddüt etmeden dosyayı elinden çekip aldım ve içinde yazılanları okumaya başladım ama açtığım ilk sayfada karşıma çıkan resimle donup kalmıştım.

"Bu?" Dedim ve devamını getiremeden önce emin olmak için fotoğrafı tekrar ve tekrar inceledim ancak sonuç aynıydı.

"Ji Eun..." Sayfaları hızla çevirirken olanlara inanmakta güçlük çekiyordum ama her şey o kadar gerçekmiş gibi duruyordu ki...

"O öldü." Başıyla beni onaylamasının ardından bunu yeterli bulmamış olacak ki konuşmaya başladı.

"Anlaşılan birisi uzun zamandır senden kurtulmayı planlıyor."

Apotelesma メ Jeongguk  ✓Where stories live. Discover now