ℳı𝓈ı𝓇'𝒶 𝒹𝒶 𝑔𝒾𝒹𝑒𝓇𝒾𝓏

4.5K 387 114
                                    

İki gündür, ara ara bağırarak ağlamış , bazen çılıklar atarak kapıları tekmelemiş , bazen de umutsuzca babamdan aman dilenmiştim .

İçim yanarken, Yula için endişeden kavrulurken başımı yastığa koymak haramdı bana, acı geldi .

Babamın duymasını bırakın, tüm saray sesimle gece gündüz inlerken acıyıp da gelmemişti kapıma ...

Öldü demişti, öldürdüm ... İçimdeki minicik yaşıyor umuduna tutunmaya çalışsam da yapardı babam , biliyorum , sadece kendime yediremiyordum onun ölmesini , toprağın onu benden almasını.

Tekmelerim ve çığlıklarım boğazımı ağrıtırken yine açmayacaklarını bilirken kapıya yaslanan bedenim sürünerek yere düştü .

Yaşlarım bu odada kilitli kaldığım günden beri sadece namaz kılarken kesilirken kapının yamacına uzandırdım bedenimi.

Yarın sabah açacakları kapımı kralın emrine göre , önce o iğrenç kadından hesap soracak , sonra kimseyi dinlemeden bebeğimi bulacaktım, varsa mezarı, yaşıyor ise gül bahçemi ....

Kapımın ardından hissettiğim kıpırdanma ve altına yansıyan gölge ile burnumu seslice çektim ve koluma sildim ...

" Kuyaş , benim!"

Sessizce konuşan büyük ağabeyim ile yerimde biraz dikelirken ellerimi tekrar kapıya yasladım ;

" Kral anlattı mı size ?"

" Bugün , kahvaltıda öğrendik !"

" Abi, yalvarırım yardım et , nolur bul onu , öldü dedi bana , astım onu dedi, do-doğru değil de mi ? Lütfen beni dışlama ?"

" Ölmedi , o gün sen yaka paça odaya atılırken babamı takip ettim , öldürecekti evet ama annem onu meydana attırdı !"

" İyi miydi? Abi iyi miydi nolur söyle, yaralı mıydı?"

" Burdan çık sabah , birlikte ararız tamam mı ? Sadece yaşadığını bil Kuyaş".

" Minnettarım sana , teşekkür ederim!"

İçimi kaplayan en azından yaşıyor umudu ile yüzümde acı bir gülümseme oluşurken açlığımı yeni yeni hissetmeye başlamıştım .

Öyle ki bedenimin çöktüğünü aynadan ancak görebiliyordum .

Ben bu değildim ki , elleri kan , kıyafetleri yırtılmış , eli yüzü şişmiş ve susuzluktan dudakları kurumuş ...

Ben kendimi hiç böyle görmemiştim . Uzun süre bakığım yansımamda bebeğimin mavi gözleri, kıvırcık saçları belirirken deli gibi kahkaha atıyordum.

Ölmemişti , yaşıyordu, nerde olursa olsun bulurdum ben onu .

Sabaha kadar içimdeki heyecan ile uyuyamazken ezanın ilk saniyelerinde kapımın önündeki hareketlilik artmış , kral önde olmak üzere kraliyet ailesi beni karşılamıştı.

Hepsinin muhtemel kan kokusundan yüzleri buruşurken hanımların gözleri dolu dolu olmuştu.

Sanki bunu bana annem ve babam yapmamış gibi şefkat ile yaklaşırlarken tiksinti ile çekmiştim kendimi.

Elinde su ile gelen abim başımı dik tutup suyumu içirirken çekmesinden korkarcasına sardım ellerimi tasa .

Açlığımı umursamazken babamın konuşmaları kulağıma doluyordu;

" İyi toparlan, 2 gün sonra evleniyorsun , ölünün arkasından daha fazla yas tutulmaz ."

" Kim demiş evleniyorum?"

" Kralın diyor Kuyaş!"

" Peki babam ne diyor? O da mı evlen diyor?"

" Bana sakın o sürtük yüzünden krallığından , geleceğinden vazgeç deme Kuyaş , sen benim geleceğimsin. "

" Ama benim geleceğim yanındaki prenses değil , o sokağa attığın çocuk baba . İzin ver gideyim."

" 2 güne hazır ol."

" Ant  içerim ki  o masada hayır diyeceğim, siz nasıl benim çığlıklarımı duymadıysanız , kendimi nasıl bu odada koca saraya duyuramadıysam siz de o masada beni susturamayacaksınız ?"

" O çocuğun yaşadığını nereden öğrendin bilmem ama eğer ki onu bul ve buraya getir bu sefer gözlerinin önünde alırım kellesini , veliaht demem ölüsüyle atarım seni zindana Kuyaş."

" İzin ver gideyim onunla , ağabeylerimden birisi geçer başa , öldü dersin , kuyaş öldü , erkek seviyordu dersin baba ."

" 2 güne hazır ol yoksa o çocuğu buraya ben getirir ve öldürürüm ."

Herkes acır gibi odayı boşaltırken sonda kalan prenses kapımı kapatmış ve yavaşça yanıma çökmüştü;

" Hadi hayatım , yıkan. Düğünümüze çok az var . Şükür ki kurtulduk o iğrenç ....."

( Kadın felan demeyin tokatı hak etti en azından)

Lafını bitiremeden yüzüne indirdiğim elim ile eli yanağına gitmiş , yere yanıma çökmüştü . Gözlerindeki hırs aşk değildi ...

O sadece kendine yediremiyordu , o kadar prens peşinde iken , kucak kucak hediyeler ona gelirken benim bi hayli soğuk davranmam ve bir erkeği ona tercih etmem onu sinirlendiriyordu .

" Sakın bana yaklaşma, yemin ederim seni gebertene kadar döverim , git de şimdi kralına ne diyorsan ! Sahi babam annemi bile dinlemez iken seni nasıl dinliyor ? Belki de gerçek sürtük sensindir."

Dediğim laflar onu ağlatmaya başlarken hızlıca odadan çıkmıştı. Onun çıkmasını bekleyen ağabeyim yanıma girmişken gözlerine nasıl baktıysam artık yavaşça yanıma çöktü .

Elleri yağlı saçlarımı okşarken başımı yorgunluk ve sığınma ihtiyacı ile omzuna koymuştum. Eli yanaklarımı okşarken sadece ağlıyordum.

" Onu çok seviyorum , biliyorsun değil mi ?"

" Seni anlayamam Kuyaş , bilemem ama aşk asla bir hastalık olamaz, iğrenç olamaz ... Eminim ki ben müstakbel yengene nasıl ilgi duyuyorsam senin de için öyle gidiyor o çocuğa . "

" Evlenemem , yardım et bize ne olur ?"

" Yula'yı arayalım önce , bir bulalım Allah'ın izni ile bir süre odanda saklarsın , burda güvende olursa evliliği de reddedebilirsin . Sonra kaçın Kuyaş , ben yardım edeceğim , Mısır'a gidin , Kalahari çölüne gidin , babamın kolları tek oralara ulaşamaz, oradaki halk ile yaşar gidersin Kuyaş."

" Yemin ederim giderim , sadece o olsun yanımda Dünya'nın sonun bile giderim , onu bul yeter ?"

Dinlenmem için onu arama işini üstleneceğini söyleyen beden odadan çıkarken hizmetliler odayı temizlemeye başlamıştı .

Zar zor ayaklanarak Yula'nın odasına giderken tamamen boşaltılmış olması ile daha da bir yıkılırken kralın gözün ikimiz kaçana kadar batmamam gerekiyordu.

Aç karnım ve titreyen bacaklarım ile hamama giderken küskündüm ;

Bu şehre , bu insanlara , bu yollara , onu bana imkansız kılan her şeye çokça küskündüm ...

Yüreğim özlemden deli gibi çarpıyordu , sus be yüreğim , ben de biliyorum özlediğimi! Sus da bilmesin özlendiğini .

Elim kalbimde mermer hamama girdiğimde haşlansa da bedenim suyu bile ayarlamaya mecalim olmadan attım kendimi suya .

Suyun aldığı gerginliğin üzerine yokluğu çökerken tekrar yakardım göğe doğru ;

"  Benim gözümden sakındığımı getir bana ."

••••°°°°°°°••••••••°°°°°°°°••••••••°°°°°°°°••••••••°°°°°°°°•••••

Günde kaç bölüm yazacağımı kestiremiyorum , yazdıkça hemen atıyorum zaten 😘

ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin