𝒦𝓊𝓇𝓉𝓊𝓁𝓊ş

4.4K 328 31
                                    

Saraya tepelerden çöken gölge ile sonunda çekicin çiviye vurma sesi kesilmiş, acı ağıtlar daha net duyulmaya başlanmıştı .

Diyarın dört bir yanına dağılan ölüm haberi kralını iyi bilenleri kahrederken , sefalet içinde yaşayanları yeni kral umudu ile sevindirmişti .

Şehrin bazı kısımlarında kara çarşaflı insanlar yas tutarken , diğer kısımda sevinçle oyun oynayanlar vardı.

Görevlendirilen muhafızlar olası kavgaları ayırmak için çoktan yola koyulmuşken gözlerim aşağıdaki idam tahtasına kaydı .

Bir zamanlar benim olan için çakılan bu tahta, şimdi prensese nasip olmuştu .

Kapımın çalınıp annemin kibarca beni aşağı çağırması ile ondan kurtulacağım için artık çok mesuttum .

Artık sevdiğime kavuşmama aramda yalnızca bir ip varken , annemin bu saatten sonra bana karışamayacağını biliyordum .

Yavaşça buz gibi duvarlarda inerken geldiğimiz bahçe ile prensesin ölümü için bile bir avuç insan yoktu .

Hizmetliler saraydan çıkarılmamış , yalnızca cellat , ve kraliyet aileleri vardı gece karanlığında .

Etrafı aydınlatan meşaleler ortama korkunç bir his salarken gittikçe artan çığlıklarla üstü başı dağılmış prenses çıkmıştı kapıdan .

Hala af dileniyor , benim için yaptığını söyleyerek çarpınıyordu .

Ama annemin eşi ölmüştü, bir kraldan ziyade onun sevdiği hayat arkadaşı idi . Ona acımayacağını biliyordum .

Yerdeki taşlara tutunmaya çalışan beden yüksek odunun üstüne konduğunda 3 kişi zor tutuyordu onu .

Kendi babası bile utancından gelememişti kızının ölümüne .

Boynuna geçirilmeye çalışan halatla çığlıklar atarken ateşler sanki daha da bir kor almış , daha da bir yükseğe erişmişti .

Altındaki odunun oradan çekilmesi ile son nefeslerinde biten prenses yavaşça aramızdan ayrılırken içim tamamen soğumuştu .

Bitmişti işte her şey , ayrılık buraya kadardı , özlem ,korku buraya kadardı .

Ölü beden oradan indirilirken daha fazla beklemek artık bana günahtı .

Koşar adım yukarı kata çıkarken mutluluk gözyaşlarımı silme gereği bile duymuyordum artık .

Kırarcasına açtığım kapım ile eşyalarımı gelişigüzel çantalara atarken ne aldağıma bile bakacak durumda değildim şu an .

Hızlı hızlı 5 -10 çanta hazırlamışken kapıdan giren annemle durdu ellerim.

Ayaklarını sürüyerek kürkümün ucunu tutup yere çöktüğünde ben de çöktüm onunla .

" Ona gidersin demi ?"

" Ona giderim anne . "

" Krallık ne olacak oğlum , babanın vasiyeti ..."

" Benden babama saygı duymamı bekleme anne . Kendi elleri ile aldı canımı babam benim , sakın onun vasiyetini gençekleştirmemi bekleme benden .

Hep olduğu gibi , asıl bu krallığı hakkı olan abime veresiniz , gözüm yoktur benim şanda şöhrette .

Tek isteğim o oğlandır benim anne. Gücenme bana."

Yenilmişlikle kafasını sallarken son kalan eşyalarımı da hızlı hızlı aldığımda yanıma, kapımın önüne gelen ailem ile iyice duygulanmıştım .

Abilerime sıkı sıkı sarılırken emanet ettim buraları onlara ...

Beni hep gıcık eden yeğenlerime de birer öpücük vermişken onları bile özleyecek olmama şaşırıyordum , şahsen bu şatodan ibaret olan dünyamda gördüğüm en gıcık çocuklardı da ...

Hepsi ile teker teker vedalaştığım vakit ilk üstümdeki sıkan kıyafetlerden kurtuldum,

Sonra atımla vedalaştım, sırdaşımla ...

En son koşuyordum işte artık , sevdiğim adama sonunda hiç engel olmadan varacaktım .

Bunun sevinci, hayalî ile düştüm yollara bu kez .

ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin