0.0

4.4K 76 14
                                    

Fahişe İle Karşılaşma: Başlangıcın Sonu

Bir şahini andıracak denli keskin,  yırtıcı bir hayvan kadar vahşi gözlere sahip genç bir kadın; üzerindeki siyah takım elbise ile aykırı olduğu sokaklara doğru hayatının tekdüzeliğiyle birebir aynı renkteki gri arabasını sürüyordu. Gaz pedalına bir an, tıpkı avına saldırmak üzere kararlılıkla yürür gibi yüklenen, bir ansa karşısında titreyen avının arkasında kesici bir alet olup olmadığından emin olamayan tedirgin bakışlarla ayağını bir çekiyor bir basıyordu ve trafiğin yoğun caddelerinden ıssız ara sokaklara girene değin korna sesi peşinden eksik olmuyordu. Gözü, sürekli dikiz aynasında oyalanırken kalemle çizilmiş kadar düzgün, bir kağıt kadar cansız dudaklarından sert bir küfür dışarı fırlıyor ve yitirdiği kontrolü hemen sağlayarak aradığı ıssız sokakları gözleriyle tarıyordu. Nihayetinde farlar, önünde uzanan dar sokağı boyunca aydınlattığında arabayı koyacak bir yer aramak için etrafa bakınmaya başladı. Siyah küt saçları kulaklarının arkasından yanaklarına düştüğünde arabanın motorunu kapattı; kapanan farlar sokağı aynı ıssızlığa teslim ettiğinde elini saçlarına daldırıp firar eden tutamları geldikleri yere yolladı. Birkaç dakika sokağın ıssızlığına hizmet eden arabanın karanlık sessizliğine gömülü halde bekleyip yapacağı hamleyi uzun uzadıya hesaplayan komutan gibi çatık kaşlarının altından dikiz aynasındaki karanlık siluete baktı. Gözleri, karanlığın içinde kendisini yutan bir kara delik gibi derinleşirken derin bir soluk alıp ciddiyetle arabasından çıktı. Bir süre etrafında ne olup olmadığını taradı; başı sonu belli olmayan dar sokaklar, tıpkı bir ağaç gibi dallanıp budaklanarak birkaç sokağa daha ayrılıyor fakat ışık değmeyen bu yerler, fare delikleri kadar görünerek tehlikeli bir gizeme ev sahipliği yapıyordu. Hafifçe esen rüzgarın oynatabileceği hiçbir ağaç yokken yerlerde naylonlar sürükleniyor, evlerin önünde duran direkler kuvvetsiz zeminlerinden çıkmak için gıcırdayarak ürkütücü bir bilinmezliği doğuruyordu. Manzaranın tekinsizliğine karşın derin bir öfkeyi ciğerlerine doldurdu genç kadın; demek küçük kız kardeşi buralarda bulunmayı, bacaklarının arasına girecek cansız bir balığı kuvvetlendirerek içinde debelenmesini evin rahat ortamından, kaliteli yemeklerinden ve sessiz huzurundan daha tercih edilesi buluyordu! 

Ceketinin cebine ince, uzun parmaklarını atarak en ufak boşluğa dahi özenli gözlerle bakmaya devam etti genç kadın fakat ne bir ses duydu ne bir insana rastladı. Dakikalar dakikaları kovalarken kolundaki saati çıkartarak vaktin ne kadar geç olduğunu kontrol etti: 02:39. Başını, engin göğün beyaz noktalı siyah çarşafında gezinirken bıkkın bir nefesi ciğerlerine çekti, tekrar indirdiği an, ilerideki silik bir görüntünün duvar kenarından, tıpkı sinsi bir yılan gibi sıyrılarak yanına adımladığını hissetti. Başını dik tutup duruşunu düzelterek, topuklu ayakkabılarının tokat gibi çınlattığı düzensiz yolda ustaca yürümesini seyretmeye koyuldu. Yaslandığı kapının kilitli olup olmadığını kontrol ederken acil bir durumda gazlayabileceğinin garantisini aldığında elini kapının kulpunda tuttu. Kendisine yaklaşmış olan ince kadın bedeninin abartılı makyajı, çirkin boyalı saçları ve üzerine giydiği kıyafetlerle Amerikan yerlilerinden farksız çıplaklığıyla, isimsiz siluet şüphesiz buranın çalışanlarındandı. Adımları tam karşısında durduğunda mavi, haylaz gözlerinin kendisine yöneldiğini hissetti genç kadın ve dudaklarının arasına bir sigara yerleştirişinden onu müşteri zannettiği çıkarımına vardı. Hiç çaktırmadan ceketinin cebinde duran çakmağı dikkatlice çıkartıp fahişenin yanına yaklaştı ve ateşin sarı alevinde ikisi de birbirinin gözlerinde buluştu. Genç kadın bir adım gerileyip yanan sigaranın dumanının ardından fahişeyi incelerken ince, sigaradan dolayı çatallamış sesine kulaklarını kabarttı:

"Ee tatlım... Arabada mı yoksa düşündüğün başka bir yer var mı?" 

Karşısındaki kadının ayaklarında düz taban rahat bir ayakkabı olmasına karşın kendisinden uzun, siyah kumaş bol pantolonu, siyah boğazlı kazağı ve yine siyah takım ceketiyle dikelen bedeninden bir ürperti yayıldığını ve yüzüne yayılan tiksinti ifadesini gördü fahişe. Dudaklarının kıvrımından başlayan ve sol gözünün bitimine değin uzanan tiksintinin buruşmuş ifadesinden dolayı kendini bir an kötü hissedecek olduysa da bundan vaz geçerek buraya gelenin amacına hizmet etme görevine devam etti. 

FAHİŞE'NİN AŞKI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now