0.9

623 46 8
                                    


Haddini Bilmemenin Sınırı: Sinir


Henüz değmeyen tenlerin gergin deri haznelerinde biriken ter damlaları usulca pürüzsüz dağın kıvrımlarından akıyordu. Birbirleriyle birleşmenin bir yolunu bulamadıkları için bir yaz çiselemesini andıran damlalar, ferahlık vermekten çok uzaktı. Fakat eğer birleşseler meydana getirecekleri selin hayali onların bu tekdüze, serkeş düzenine söz söyletmiyordu. Gece boyu yaptığı sevişmelerde, bilmem kaçıncı turunda dahi bu kadar terlememiş olan Fahişe'nin yüzü saydam bir ayna kadar parlaktı. Her gün bir damla ter biriktirmiş de bugün, Kavin iki elinin arasındayken ve ona iyice yaklaşmaktayken akmaya karar vermiş gibiydi. Soluğu, koşulmuş bir at kadar hızlı, yoğun ve kuvvetliydi. Kavin'in yüzü, bir siyah geceymiş gibi yüzü bulutlanıyordu nefesinden.  Dudaklarının arasından düştüğü soğuk, yıldızlı geceye ağzından bulut bulut aşk üflüyordu. Ömrü boyunca ilk defa gözlerini yumarak öpmek istiyordu birini. Şu oturduğu şehirde bir gün dışarı çıksa yattığı tüm adamları görürdü ve hepsine yaptığı numaradan orgazm taklitlerinin gözlerindeki parlamayla karşılık bulduğunu anında anlardı. Fakat hiçbirinde anı yaşayacak denli gözlerini kapatma istenci yoktu. Bir az sonra Kavin'in dudaklarına değecek olan dudaklarını hissetmek, dikkat dağıtıcı her şeyden sıyrılarak bir tek onu her zerresiyle bilmek, sadece ona dokunmayı yaşamak istiyordu şimdi. Hem de tüm zerresiyle. Oysa gözlerini açsa Kavin'i görecek ve hızla geri çekilmesine neden olacak yüz ifadesini seçebilecekti. Bir defa, daha evvel hiç kimseyle herhangi bir yakınlık kurmamış olan Kavin'in olayı anlamadığı her halinden belli afallamasını görecekti Fahişe. Gözlerini kısıp yanaklarına baskı uygulayan ve dudaklarını iki büklüm haline getiren temas, tüm benliğini alt üst ediyordu. İnsanlar ona dokunmasın diye yolda bir yılan gibi yürüyen ve arabası olmadığı dönemler sırf toplu taşıma araçlarında sürekli olarak meydana gelen temastan kaçınmak için saatlerce yol tepen kadın, birden iki el tarafından kapana kıstırılıyordu. Bu ojeli, sivri tırnaklarla bezeli eller kendisine, ormandaki vahşi bir hayvan tarafından yakalanmaktan farksız gelmiyordu. Fahişe'nin yüzüne kaşlarını çatarak bakıyor, ellerini itmek ve kendini çekmekle vakit harcamasına gerek kalmadan bırakmasını bekliyordu. İki kadının da saniyelerle sınırlı olan bu anda, öyle hızlı ve akışkan duyguları vardı ki sanki saatlerce böyle kalmışlar gibi hissediyorlardı. Fahişe'de belirgin bir heyecan ve gerginlik varken Kavin'de rahatsızlık ve tiksinti vardı. 

Soğuk odaya birden dalan bir sesle gözleri aralandı Fahişe'nin. Henüz Kavin'in yüzünü seçmişti ki ardında bekleyen küçük kardeşini seçti. Elleri genç kadının yanaklarında, gözleri küçük kardeşinde öylece kalakaldı. Kavin fırsattan istifade edip geriye çekilmese ne yapacağını bilemeyerek saatlerce bekleyebilirdi. Susadığı için ablasının yanına gelen ufaklık, bir türlü uyumayı beceremiyordu. Evin insanı donduran soğuğu pencerelerin kırık oluşu nedeniyle daha kötü bir hal alıyordu. Kavin'in ceketini üzerine geçirmiş, siyah bir pelerin gibi ortada dolanan ufaklık belki ablasıyla uyuyabilir ve daha çok ısınabilir umuduyla suyu bahane ediyordu. Fakat yanlış yaptığı ablasının birden kızaran yüzünden belliydi. Şüphesiz sinirlenmiş olmalıydı. Öte türlü bu kadar kızarmasının ne anlamı olabilirdi? 

Kavin Fahişe'den uzaklaşana kadar ufaklık onları seçememişti. Karanlık bir odadan çıktığı için ışık gözlerini ağrıtmıştı. Kavin tam vaktinde çekilmese ufaklık ne olduğunu anlayamadığı bir görüntüyle karşı karşıya kalacaktı. Eğer çoktan görmüş olsaydı çekilmek aklından dahi geçmezdi. İki kadının arkadaşça bir şeyler yaptığı yönünde hemen bir izlenim yaratabilirdi. Örneğin durduk yere Fahişe'ye "Evet, siyah noktam çok. Öyle dikkatli bakma, sivilcelerim de çoğaldı son zamanlarda." gibi bir şeyler söyleyerek yüzünü incelediği yönünde bir sonuca varmasını sağlayabilirdi. Fakat ufaklık görmediği için şimdi toparlanması daha kolay olacaktı. Fakat ne kadar ince hesap etmiş olursa olsun Fahişe'nin konuşmak gibi bir niyeti olmadığı belliydi. Ufaklığı tuttuğu gibi kolundan çekerek odaya götürdü. "Artık yat yoksa kötü olacak!" diyerek sinirle kapısını kapattı. 

FAHİŞE'NİN AŞKI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin