→#Oliver Bishop←

767 52 20
                                    

Havaalanından ayrıldığımda saat gecenin on biri idi. Ellerimde içlerinde ne oldukları sır çifte valizlerim ve sırt çantamla yol kenarından bir taksi çevirip cebimdeki dolgun banknotlardan birini şoföre uzattım.

Bir haftayı aşkın süredir Venedik'te olduğumdan dolayı akıp geçen sokakları izlerken zihnimde beliren "Home, home sweet home." cümlesi artık burayı evim gibi gördüğüme kanıttı. Amerika güzeldi, huzurluydu. En önemlisi ise düzenliydi. Huzurla dolu bir düzen içerisindeydi her şey. Bu düzen yoğun miktardaki düzensizlikleri arka planda saklayabilecek kadar yoğun bir düzenlilikti hem de. Belki de benim gibi düzensizliğin kendisi olan insanlar oluşturuyordu bu düzenliliği. Belki benim gibi maskelenmiş düzensizliklerden oluşuyordu düzenliliğin çoğu. Fakat yine de güzeldi. Düzenlilik olarak algıladığım ufacık bir an bile benim için değerliydi. Hele şu aralar, paha biçilmezdi.

Yeni apartmanımın önünde arabadan düzenliliğimin simgesi olan yürüyüşümle inip bavullarımı yüklenerek binaya girdim.

**
Asansördeki kat göstergesinde on iki yanıp asansör durduğunda önümdeki sürgülü kapı yanlara açıldı ve toplamda iki daireden oluşan koridor görüş alanıma girdi.

Apartmanın son katında yer almanın vereceği eğlence fikrinin yanı sıra yeni evimde beni bekleyen sürprizlerin düşüncesiyle gülümseyerek bavullarıma asılıp asansörden ayrıldım.

Yeni evimin heybetli demir kapısının önünde durup cebimden anahtarımı çıkararak kilide soktuğumda arkamdan gelen yumuşak sesle durakladım.

-"Demek yeni komşum sensin."

Başımı cevap vermek için geriye çevirdiğimde kumral bir kızın beni süzdüğünü fark ettim. Beğeniyle mi derseniz hayır. Daha çok tartıyormuş gibiydi.

Kızın gözleri yüzüme ulaştığında, yüzünde anlık bir değişimle geriledi. Perçemlerinin altına gizli mavi gözlerini farketmemle bir adım gerileyen bu sefer ben oldum. Anna!

-"Öyle görünüyor."

Hızla toparlanıp kendimi gülümsemeye zorlayınca kız da toparlanıp,

-"Pekala. Dairemin karşısına hoş geldin." diyerek serice geri çekilip kapıyı yüzüme kapattı.

'Pekala Gabriel, görgü kurallarından habersiz hastalıklı kızı etkilemekte bol şans.'
Diye homurdanan iç sesimle beraber kilidi anahtarda çevirirken şaşkındım aslında. Nasıl olmuştu da tam da hedefimin karşısındaki daireyi kiralayabilmişlerdi? Şans mı, hiç sanmam.

Kilidini açtığım kapının ardından kendimi eve atıp ışığı yaktığımdaysa işin zaten şansla alakasının olmadığını saniyesinde anladım.

**
-"Sylvia, beni ev diye soktuğun delik çatı katı odasından başkası değil bunun açıklanacak neresi var ki?"

Elimdeki telefonu sinirle sıkarken Sylvia lafını yineledi. "Gabriel, bu gerekliydi. Anna'ya yakın olman gerekiyor ve bu sebeple de_"

-"Sylvia!" Sözünü kesip bir çocuğa anlatırmış edasıyla sözcüklerimi vurguladım. "Hangi kız beş parasız bir adamdan hoşlanır ki?"

-"Sorgulamadan önce bilmen gereken şey her bir ayrıntının senden daha kıdemli bireylerce hazırlanmış olmasıdır. Ve şunu da unutma. Anna Derevko tanıdığın kızlardan tamamiyle farklı."

-"Bunu nereden biliyorsun?" İtiraz etmenin aksine sorgulama amaçlı sorduğum soruyla duraksadı. Bir süre susmasının ardındansa "Bilmen gereken şeyler dosyalarda yazılı." diyerek konuşmayı sonlandırdı.

SAF KATLİAMWhere stories live. Discover now