→#My Name Is Oliver Bishop←

333 30 14
                                    

-"Max. Max. Maax!"

-"Ha! Ne? Ne oluyor ya?"

Başımı yastıktan kaldırıp tepemde dikilen Amandayı süzdüm. Ellerini beline koymuş beni izliyordu.

-"Odadan seni uyandırarak çıkıp birkaç dakika sonra döndüğümde tekrar uyur vaziyette bulmamın açıklaması ne sen söyle?"

-"Pfff" yataktan uzanıp tişörtünün açıkta bıraktığı göbeğine ufak bir öpücük kondurarak mırıldandım. "Dün geceyi hatırla bebeğim."

-"Ah evet, şu dün gece."

Eliyle saçımı karıştırınca dudaklarımı bacağına indirmemin ardından tekrar yastığıma geri döndüm. "Şimdi bebeğim, bırakta bu gece için biraz daha şarj olayım."

Sesini çıkarmadan yanımdan ayrılınca gülümseyerek yorganı üstüme geri çektim. Bu kızı seviyordum. Gerçekten.

Sarıldığım yastığımla beraber uykuya yuvarlanmama, başımdan aşağı su dökerek mani olan kişiyi görmek için yatağımdan fırladım. Elinde bardakla beni izleyen Amanda'ya bir süre kötü kötü bakıp ardından bağırdım. "Bu lanet olası evde düzgün bir şekilde uyandırılamayacakmıyız (dünyanın en uzun kelimesi) bile?"

Kaşlarını kaldırıp dudaklarını büzüştürerek üzerime eğilip parmağını göbeğimin üstünde dolaştırdı. "İlham veriyordum bebeğim."

Sözlerini bitirmesiyle geri dönüp odadan çıkmadan evvel arkasını ekledi. "Ve ayrıca burası bir otel odası hatırlatırım. Ev dediğin şeyi biraz sonra satın alacağız."

Poposu bana dönük konuşması beni her zaman sinir ettiğinden dolayı ıslak yastığı alıp tüm hızımla kafasına fırlattım. Yastığın ardından da kendim fırlayıp beline sarılarak burnumu kahve saçlarına gömdüm.

-"Ne buldun bakalım?"

-"Michelle'den bizim için uygun bir ev bulmasını istemiştim, ve bulmuş ta. Resimlerini görmek ister misin?"

-"Hmm, güzel bir kahvaltıdan sonra bir ihtimal."

-"Max, bazen o kadar sinir bozucusun ki senin yanında-"

Susmayacağını bildiğimden onu dudaklarımla susturmak zorunda kaldım. Bir süre sonra ayrılınca da hızla ekledim.
"Karımın görüşlerine güvenim tam. O beğendiyse daha bakmaya ne gerek var?"

Bu yaşıma kadar çıktığım elliyi aşkın kızdan edindiğim tecrübem şuydu, eğer bir kızı susturmak istiyorsan onu övmenden başka yol yoktu. Bu her zamanki gibi işe yaradı tabii. Amanda gülümseyerek burnumu sıkıp mutfağa doğru yol aldı. Ben de peşinden...

-"Eee, Samarayla ne zaman barışmayı düşünüyorsunuz?"

Geçen gece telefondan Samarayla uzunca bir süre atışmış, ardındansa telefonu yüzüne kapatmıştı.

-"O fahişeye en başından beri kızgındım zaten."

-"Amanda!" Elindeki çırpıcıyla yumurtayı fethederken arkasından yaklaşıp omuzlarını kavradım. "Gabriel'i seçmediği için kimseyi suçlayamazsın." Bunu söylerken sakindim ama içimden oh çekdiğimi de gizleyemezdim. Gabriel, bu adama gerçekten sinir oluyordum.

Amanda elindeki blender'ı kapatıp yüzündeki kötü ifadesiyle bana döndü. Konuştuğunda sesi de yüzünden farksızdı.

-"Lanet olsun Max, senin bu kıskançlığından bıktım."

"Hey!" Ellerimden kurtulmak için silkenince omuzlarını dahada sıktım. "Dinlesene bir."

Dizini toplarıma geçirip elimden kurtularak kulağıma fısıldadı.

-"Sende bunu dinle bakalım." Ardından beni çektiğim can alıcı acımla başbaşa bıraktı.

Oliver Bishop

-"Ollie!"

Başımı yastıktan kaldırıp yatağımın ayak ucunda oturan Evelyn'i selamladım.

Kazadan sonraki bir buçuk hafta boyunca Evelyn ile kalmış, fakat dün bu işe noktayı koyup kendi evime geri dönmüştüm. Tabii yardımlarından ve benden hoşlanmasını sağlamak amacıyla Evelyn'e de anahtarların bir kopyasını vermiştim.

-"Pekala Oliver, uyandırdığım için üzgünüm fakat bugün ufak bir tatile çıkmam lazım. Bu sebeple," yorganın üzerinden dizimi patpatladı. "dikişlerini şimdi alsam iyi olur.

-"Hey!"

Yerimden kalkıp yorganı üzerimden atarak Evelyn'e yaklaştım. "Biraz ileri gitmiş oluyorum sanırım fakat merak etmeden edemiyorum-"

-"Ollie!"

Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Nereye gittiğimi soracaksan söyleyeyim, ufak bir banka mevzusu. Ailemden kalan parayla ilgili."

Başımı anlamışçasına sallayınca elini benimkinin üzerine koyup gülümsedi. "En fazla bir haftaya dönerim. Ve sanırı bu arada seni sana emanet etmek zorunda kalacağım."

Bende ona gülümseyip elini sıktım. "Gözün arkada kalacak desene."

Esprime gülerken elindeki ufak cımbız ve jileti gösterdi. "Hadi seni şu dikişlerden kurtaralım."

*
Dikiş alma işi bittiğinde ısrarlarına rağmen üsteleyip kapının önündeki taxiye kadar Evelyn'in bavullarını taşıdım. Araba geldiğinde dışarıda güneş olmasına rağmen esen sert deniz rüzgarıyla beraber yüzüne savrulan saçlarını geri çekerek yaklaşıp boynuma sarılarak kulağıma fısıldadı. "Ben yokken kızlardan uzak dur koca adam. Döndüğümde seni tek parça halinde bulmak istiyorum."

Artemisia olayını bazı yerlerini değiştirerekte olsa ona anlatmak zorunda kaldığımdan beridir benimle böyle alay etmeyi alışkanlık haline getirmişti işte. Artık gülüp geçtiğim bu esprisini belini sararak cevapladım. "Ve sen de oğlanları bir metre yakınına dahi yaklaştırma olurmu? Doktorumu paylaşabileceğimi hiç sanmıyorum."...


*
Evelyn'i uğurlamamın ardından daireme geri çıkıp bilgisayarın başına geçerek Evelyn hakkında detaysız bir rapor çıkarttım. Raporu binanın ortak ağı üzerinden şifreleyerek gruba yolladıktan sonra telefonumu cebime atıp banyoya doğru yol aldım. Uzun zamandır süren ev hapsimden bugün nihayet kurtulacaktım. Her ne olursa olsun kafemi ve grubumu özlemiştim.

Güneş gözlüğümü takıp aynada son bir defa tipsizliğimi kontrol ettikten sonra kapıya yöneldim.

Kapıyı açarken yüzümde hafif bir gülümseme hakimdi fakat kapıyı açmamla beraber bu gülümseme anında soldu.

-"Burada ne arıyorsun?"

Sylvia kalın çerçeveli güneş gözlüğünü çıkartıp gülümsedi.

-"Acemimi bir ziyaret edeyim dedim."

SAF KATLİAMOnde as histórias ganham vida. Descobre agora