→#K.O.←

384 32 17
                                    

-"Kimsin sen?"

Gölge durduğu yerden beni izliyordu.

-"Kimsin sen!"

Bu sefer sorumu vurgulayarak tekrarladım. Fakat gölge olduğu yerden beni izlemeyi sürdürdü.

Yaklaşık beş saniyelik bakışmamızın ardından soğuk bir kadın sesi konuştu. "Senin için burada değilim." (= I'm not here for you.)

-"Ondan uzaklaş."

Yerimde hareketlenip bir adım atınca tısladı.

-"Olduğun yerde kal. İşim seninle değil."

Bir süre durup gölgenin gözlerinin olduğunu düşündüğüm yere baktım.

-"Aynı şeyi senin için söyleyemem."

Yanımdaki masanın üzerinde duran vazoyu kavrayıp tüm hızımla gölgeye fırlattım. Fakat attığım vazo duvara çarpıp parçalanınca odanın içine kaçan siluetle beraber ben de odaya daldım.

Odaya girer girmez yaptığım ilk iş anahtara basmak oldu. Tavandaki ampul odayı aydınlattığında karşıdaki camdan çıkmakta olan kişiyi fark ettim. Kızıl saçlardan da anlayacağım üzere bu geçen gece HHC ajanı Andy'nin yanında gördüğüm o kadındı.

Fazla düşünmeyip ileri atılarak pencereden çıkmak üzereyken onu yakaladım ve sertçe odanın içine geri çektim. Savrulmayla beraber yere yuvarlanmıştı ancak ben arkamı dönene kadar toparlanıp ayağa kalktı.

-"Seni son defa uyarıyorum. Benden uzak dur."

Saldırmaya hazır bir şekilde karşımda dikilirken onu süzdüm. Tepeden vuran ışıkla beraber geçen gece gördüklerimden çok daha fazlasını görebiliyordum. Öncelikle sokakta gördüğümde basit bir motosikletçi takımı sandığım deri giysisi. Giysi sanki onun için yapılmışçasına üzerine oturuyordu. İnce olmakla beraber kaslı oldukları aşikar olan uzun bacaklarını saran dar pantolon ise hareket rahatlığı sağlamak için olsa gerek pamuktandı. Gözlerimle sokakta kullandığı katanayı da aradım fakat görünen o ki bu sefer tamamen silahsızdı.

-"Bana zarar veremeyeceğini biliyorsun." Bacağını yanındaki yatağın ayak tarafına kaldırdı ve dizine kadar uzanan botunun içte kalan cephesinden bir çakı çıkardı. Rahat olmakla beraber tehdit saçan hareketlerini başka bir mekanda olsa zevk alarak izleyebilirdim fakat şu anda hissettiğim tek şey öfkeydi. Bu sebeple lafı fazla dolandırma gereği duymayıp, siyah maskesinin altından beni izleyen mavi gözlerine hitaben konuştum. "Bana seni öldürmemem için bir sebep söyle."

Renksiz dudakları tehditkarca gerilirken elindeki çakıyı bana fırlattı. Çakı tam kulağımın dibinden geçip arkamdaki pencere pervazına saplandığında ayağını yataktan indirip parmaklarını çıtlattı.

-"Görünen o ki arkadaşını korumaya çalışıyorsun. Fakat şundan emin olmanı istiyorum, onu almamı kimse engelleyemez. İşbirlikçisini de öyle."

Omurgamdan aşağı doğru soğuk bir ter damlası süzülürken başımı yatakta her şeyden habersiz uyuyan Amanda'ya çevirdim. Korkum kadının Security hakkında birşeyler biliyor olmasından yanaydı.

-"Onun canını yakmayacağımı garanti edemem. Fakat senin hala kaçmak için vaktin var."

-"Korkarım böyle birşey olmayacak."

-"Aptal."

Tıslamasıyla beraber üstüme yürüyüp bacağını kafama salladı. Böyle davranmasının nedeni ya tekmelerine çok güvenmesi, ya da beni yeteneksiz sandığından dolayıydı fakat onu şaşırtıp bacağını yakaladım ve tuttuğum bacağıyla beraber bir adım atıp belini kavrayarak maskeli kızı tüm kuvvetimle tuvalet masasına fırlattım. Kırılan aynayla beraber maskeli kız yere yuvarlandı ve öylece kalakaldı. Kalp atışlarım hızlanmış ve gözlerim adrenalinle kararmışken yerde hareketsiz yatan kızı inceleyip nabzını kontrol etmek için telaşla üzerine eğildim. Acaba ölmüş müydü?

Parmağımı kızıl saçları arasına sokup boynuna değdirdiğimde karnıma yediğim bir darbeyle popomun üstüne yapıştım. Yerde yatan maskeli ne olduğunu anlamama fırsat bırakmadan yerinden kalkıp arkama geçerek boynumu sıkmaya başladı. Yaşadığım şoktan sıyrılmama fırsat bırakmadan, boynumu nefesimi kesecek derecede sıkan kollarla beraber yarım dakikanın sonunda uyuşan kollarımı arkama savurup kızdan kurtulmaya çalıştım fakat bu sefer bacaklarını belime dolayıp bana iyice yapıştı.

Nefes almam artık imkansızdı. Her ne kadar sakin kalmaya çalışsam da kendimi tutamayıp kollarımı yakalama amacıyla geri savurmaya devam ettim. Bir ara yumruğum tam yüzüne çarpınca kolu gevşer gibi oldu. Kolumun ardından fırsattan istifade başımı da geriye savurdum fakat bu boşa gitti. Kolları yeniden sıkılırken patlayacak derecedeki ciğerlerime rağmen ellerimle yerden destek alıp dizlerim üzerinde zorlukla doğrulabildim. Arkamda boğazımı sıkan bir kızla beraber bunu yapmak normal halinden çok daha zordu fakat işin ucunda kendi canım olduğundan elimi üstü camla dolu masaya atarak kuvvet alıp ayaklarım üzerinde doğruldum. Doğrulmamla beraber sırtımı sertçe duvara çarptım. Bunu iki kez daha tekrarladım fakat boğazımdaki kolu hala nefesimi kesiyordu. Nihayetinde kararmaya başlayan gözlerinle beraber kendimi sırtüstü yere attım.

Öksürük aralıklarıyla yattığım yerden doğrulmaya çalışırken suratıma inen bir bot topuğuyla yere geri düştüm. Parça parça siyah lekelerin engellediği görüşüm ağır ağır netleşirken başımı dayadığım zeminden üzerime eğilen kızıl saçlı kızı izledim.

-"Yaşayacaksın merak etme."

Ardından karnıma ikinci bir tekme daha atıp görüş açımdan kayboldu. Derin birkaç nefesten sonra dirseklerim üzerinde doğrulabildiğimde maskeliyi Amanda'yı sırtlamış odadan çıkarken gördüm. Manzaranın üzerine bu defa adrenalinin kararttığı gözlerimi yumup ağrılarıma aldırmadan ellerim üzerinde doğruldum. Nefes almakta zorluk çeksem bile kayda almayıp odanın kapısına atıldım.

-"Olduğun yerde kal."

Maskeli sırtında Amanda'yla bana döndü. "Belki de seni fazla şımarttım."

Şaşkın gözlerle bana bakan alkolün etkisindeki Amanda'yı yere oturtup ellerini kalçasının iki yanından sarkan kılıflara götürdü ve gözlerimin önünde iki siyah japon fan'ını - bildiğiniz yelpazenin büyük boy kumaş üzerine gerili beş bıçak kirişten oluşan öldürücü hali - açarak bana doğru fırladı. Teki beş keskin bıçaktan oluşan siyah fanlardan birini yüzüme sallayınca son anda geri yatıp darbeyi sıyırdım. Sol eliyle yaptığı hamle boşa kaçınca etrafında dönüp bu sefer sağ elindekini savurdu fakat bu sefer hızlı davranıp dirseğimle hamlesini engellerek sol yumruğumu karın boşluğuna gömdüm.

Daha önce hiç karşılaşmadığım bir şey oldu. Maskeli en azından bir dişi olarak karın boşluğuna yediği darbeyle bayılması gererekirken sadece birkaç adım gerileyip tekrar fanını suratıma savurdu. Bu sefer istediğini aldı da. Fanın suratıma değen kısmı keskin bir acıyla sızlayınca elimi yanağıma götürüp kandan yapış yapış olmuş deride gezdirdim.

-"Seni uyarmıştım."

Tekrar üzerime gelince sağ tekmemi kullandım. Aynı anda onun sol bacağı da bana çarpınca ikimiz de geri doğru savrulduk. Ben birkaç adım gerileyip dengemi sağlayabildim fakat o belini arkasındaki masaya çarpıp ve masayla beraber yere yuvarlandı. Onu yerde yatarken görünce, yüzümde engelleyemediğim bir sırıtışla kıza yaklaştım.

-"Ne o, yoksa beni fazla mı şımarttın?" Üzerine eğilip elimi maskesine sürttüm. "Gecemi cehenneme çeviren bu fahişe kimmiş bir bakalım?"

Elimin altındaki maskeyi kavradığımda kız engel olmak istercesine elimi geri itip başını çevirdi. Fakat pes etmeyip tam önüne çömelerek yüzünü kendime bakmaya zorladım. Gözleri hırsla parıldıyorlardı.

-"Hey!"

Arkamdan gelen telaşlı sesle beraber başımı açık ev kapısının önünde dikilen Max'e çevirdim. İrileşmiş gözleriyle ben, Amanda ve maskeli üçgeni arasında mekik dokuyordu. Birşeyler söylemek için ağzımı açacakken maskelinin yerdeki fanını kavrayıp bacağıma saplamasıyla kelimelerim boğazıma dolandı. Hemen ardından yüzüme yediğim yumrukla başımı sertçe duvara çarptım. Ardından yapabildiğim tek şey acıdan dolayı sıktığım dişlerimle kadının gözden kaybolmasını izlemek oldu.

👣 👣 👣 👣 👣 👣 👣 👣 👣 👣

SAF KATLİAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin