→I'm Finding Out!←

158 19 0
                                    

Hastaneye vardığımda Amanda Max'in başında bekliyordu ve herşey gayet normal görünüyordu. İçimden geldiği gibi gülümseyip Amanda'nın yanına yaklaşarak hafifçe omzunu sıktım. Hareketime ufak bir gülücükle karşılık verip tekrar Max ten yana döndü. Bu oğlanı sevdiğini anlamak için Amanda'nın gözlerine bakmanız yeterliydi. Max bu kıza sahip olduğu için öyle şanslıydı ki...

Yataktaki cansızmış gibi uzanan bedenine bakıp düşündüm. Onu bir parça kıskanmadığımı söylemek yalan olurdu. Zira onun gibi bir şansa bu yaşıma kadar sahip olamamıştım. Bundan sonra da olup olmayacağım muamma idi. Fakat, herşeyden öte Amanda'ya hissettiğim kadar olmasada ona karşı da içimde hissettiğim bir miktar sevgi ve arkadaşlık duyguları bu kıskançlığımı silip süpürüyordu. Hele şu anda o yatakta öylece yatarken bu düşündüklerimden utanç duymaya bile başlamıştım. Ve nihayetinde kendimi her zaman olduğumdan daha olgun ve babacan hissetmemi sağlayan o ses içimden yavaş yavaş yükselmeye başlarken parmağımı belimdeki silahın soğuk metalinde dolandırıp tırnağımı pürtüklü yüzey üzerinde aşağı yukarı oynattım. Bu geceki görevim onları korumaktı. Ve görev beklemezdi...

Soğuk gece havasında ceketimin fermuarını çeneme kadar çekip ellerimi cebime sokarak hastanenin arka bahçesine dolaştım. Ben Artemisia olsam hastaneye yüzümde maskeyle girmektense işi arka bahçeden cama tırmanıp direk tamamlamayı seçerdim çünkü.

**
Hava iyice soğumaya başlarken başımı kaldırıp Max'in yattığı odayı kontrol ettim. Camdan dışarıya sızan beyaz floresan ışığına göre Amanda hala uyanıktı. Yaklaşık yarım saati daha böyle geçirince soğuk nedeniyle artık uzuvlarımı hissetmeyecek duruma geldiğimden yerimden kalkıp biraz turladım. Ay tepede iyice yükselmiş, ve bahçeyi beyaz ışığıyla ayrıntıları görebilecek derecede aydınlatıyordu. Soğuktan bir nebze de olsun kurtulmamı sağlayan ufak gezintimin ardından yerime geri döndüğümde beni ay ışığının aydınlattığı, yerde hareketsiz yatan bir adam karşıladı. Manzarayla beraber kanıma işleyen adrenalini neredeyse hissedebilecek vaziyette silahımı kılıfından çıkarıp etrafı kontrol ettikten sonra adamın yanına yaklaşıp nabzını kontrol ettim. Yavaş da olsa atan damarından elimi çekerken arkamdan gelen hafif bir kıpırtıyla yerimden doğrulup silahı arkamdakine doğrulttum fakat o sırada dizimin arkasına yediğim tekmeyle dengem bozulurken silahım elimden alındı. Diğer darbe yüzüme inen ağır bir bot topuğu olacakken bacağı son anda kavrayıp diğer elimle de soğuk deriyle kaplı bedeni sararak yerimden yükselip yerdeki tek ayağına vurduğum topuğumla saldırganı yere serdim. Altımdakini ay ışığının yüzüne vurmasından kolayca çikarabilmiştim. Artemisia!

İlk karnıma inip ardından yüzüme çarpan tekmesiyle beni üzerinden atınca ayağa kalkabildi fakat onunla dövüştüğüm ilk gecedeki hatayı yaparak silahlarını çıkarmasına fırsat vermeden üzerine atılıp omuzlarından kavrayarak sırtını tüm gücümle duvara çarptım. Hafif çıkan inleme sesi beynime işlerken içimde uyanan cinsel dürtülerim kasığıma yediğim tekmeyle son buldu. Dizi izleyen yumruklar da yağmur gibi suratıma ve karın boşluğuma inerken neye uğradığımı şaşırıp kendimi yerde buldum. Ardından o da üstümde bitti.

-"Dinle beni!"

Soğuk sesiyle beraber belimi yukarı kaldırınca dengesi bozulup öne doğru abandı. Ardından vücudumu yan çevirip boynunu koltuğumun altına alarak sıkarken onu üzerimden itekledim. Kendini kurtarmasına fırsat vermemek için bunu yapar yapmaz arkasına geçip dizlerimle vücudunu sararak hareket etmesini önlerken kolumla boynunu sıkmaya devam ettim. Sıktığım vücudunu her bir hareketinde dahada artan bir istekle sıktığımı farkedince o an içimden gelen öldürme isteğinden kendim bile ürpertim. Fakat, kolumu biraz gevşetip nefes almasına gönlünüzce izin verdim. Çünkü ona neler döndüğünü öğrenebilmek için canlı ihtiyacım olacaktı.

SAF KATLİAMWhere stories live. Discover now