on dört

14.8K 308 5
                                    


Kapı bir kez daha çaldı. Kollarının arasından panikle çıktım. Hemen arkamızda kalan kapıyı açarken Egemen'e dönmeden; “Yağız gelmiştir.” diye fısıldadım. Daha doğrusu fısıldamak zorunda kaldım. Heyecandan sesim bi taraflarıma kaçmış olmalıydı.

Arkamda kaldığı için nasıl durduğuna bakmadan, derin bi nefes aldım. Az evvel ne olmuştu öyle? Nasıl böyle yakınlaşmıştık ve daha da önemlisi kapı çalmasa ne olacaktı?

Ben düşüncelere dalmış, ne olduğunu anlamaya çakışırken; Yağız olduğunu düşündüğüm için kontrol etmeden açtığım kapı bir kez daha beni yanılttı. “İşte hayatımı kurtaran o iyilik meleği.”

Karşımda görmeyi hiç beklemediğim biri vardı ve onu görmek bi an için az evvel ki yaşanan şeyleri bana unutturmuştu.

“Ama bir saniye, ne bu halin? Hasta mı oldun?”

Şaşkın bakışlarımla onu izlemeye devam ettiğim sırada Egemen yanıma geldi. Ona yandan bi bakış atıp tekrar kapıya döndüm ve gülümseyerek başımı salladım. “Önemli bir şey değil, hafif bi nezle sanırım.”

“Dikkat et sen bana lazımsın.” deyip elindeki kağıt yığınını bana uzattı. “Nasıl işime yaradılar bilemezsin. Resmen hayatımı kurtardın.”

Güldüm. “Abartma, alt tarafı geçen senden bir kaç not işte.”

O da güldü ve bi omzunu kapıya yasladı. “alt tarafı mı? Adam senin notlardan hazırlamış sanki soruları.”

Notlarıma şöyle bi göz atıp omuz silktim. “Geçtin yani sonunda.”
Derin bi nefes bırakıp, eliyle alnında ter birikmiş ve sanki onları siliyormuş gibi alnını temizledi. “Sonunda. Eğer bu yazda veremeseydim büyük ihtimalle mezun olamayacaktım ve evde hiç iyi şeyler yaşanmayacaktı.” Ardından yeni fark ediyormuş gibi bakışları Egemen'e kaydı. Boğazımı temizleyerek elimi önce Egemen’e sonra da Onur’a uzattım.

“Egemen, Onur.”

“Yağız abinin arkadaşı?” diye bir soru sordu Onur. Tokalaştıkları sırada Egemen başını salladı. “Arada görüyorum, beraber geliyorsunuz.” diyerek kısa bir açıklama yaptı.

“Onur’da” deyip Egemen’e baktım. “bizim fakülteden. Ortak dersimiz vardı, notlarımı vermiştim.”

“Ve komşusu.” deyip güldü Onur. “Hemen bi yandaki evde oturuyorum bende.”

“Ne güzel” diye mırıldandı Egemen. “Hem evde hem okulda görüşüyorsunuzdur. Çok güzel.”

Egemen’i onaylayıp Onur'a döndüm ve tam içeriye davet edecektim ki benden önce davrandı. “Neyse ben gideyim.” dedi yaslandığı yerden doğrulurken. “Aslında seni kaçırmaya gelmiştim ama hastasın. İyileştiğinde dersi geçmemin şerefine seni kaçıracağım haberin olsun.” Göz kırptı. “Teşekkür mahiyetinde.”

“Teşekkürünü zaten ettin. Buna gerek yok.” Ama beni duymamış gibi yaptı ve arkasını dönerek uzaklaştı.
Kapıyı kapatıp, notlarımı düz bir şekilde göğsüme tuttum.

“Hadi.”

“Ne hadi?”

Egemen Kollarını birleştirdi. “Hadi hastaneye gidiyoruz.”

Gözlerimi devirip yanından geçmeye çalıştığım anda kolumdan tutup beni durdurdu.

“İyiyim diyorum. Gerek yok.”

Arkadaşın bile anında fark etti. Nasıl iyisin acaba?”

Arkadaşın derken imada mı bulunmuştu o yoksa bana mı öyle gelmişti? Kaşlarım merakla havalandı ve usulca kolumu tutan eline baktım. Sonra yine ona baktım ve başımı biraz geriye atarak; “gerçekten iyi hissediyorum. Gitmeye gerek yok.” diye mırıldandım.

Sen Benimsin | texting Where stories live. Discover now