altmış iki

3.6K 213 128
                                    

keyifli okumalar! yıldızı renklendirip bana bayram harçlığı verebilirsiniz <3

 
Hayat kötü şakalardan ibaretti ve ben tam şu anda en kötüsüyle burun burunaydım.

Evet Hale ile.

Cilveye bulanmış hevesli sesi ve garip tonlamasıyla önce inanamadığını söylemiş, hemen ardından da benim sevgilim olan Egemen’in ismini kırmızıya boyadığı dolgun dudakları arasından özenle çıkarmıştı. Benim sevgilimin adını. Egemen’in. Yani... neye inanamadığını da anlayamamıştım açıkçası. Egemen’le dışarda denk gelmesine mi inanamıyordu? Egemen’le, bizim dediği kahvaltıcıda denk gelmesine mi inanamıyordu yoksa direkt olarak Egemen’e mi inanamıyordu?

Çünkü ben bazı anlarda inanamıyordum Egemen’e. Tam şu an hiç inanamıyordum mesela. Kendisine mengene gibi sarılmış Hale’ye tepkisiz durup bana bakmaktan başka bir şey yapmıyordu ve ben gerçekten inanamıyordum. Gerçekten.

Ama en çok da Hale’ye inanamıyordum. El ele olduğumuzu görmemiş olabilir miydi? Diyelim ki el ele olduğumuzu görmedi -ki hiç sanmıyordum- beni nasıl görmüyordu? Bir yetmiş iki boyunda, Egemen’in hemen yanı başında tüm güzelliğimle; tüm zarafetimle dururken Hale beni nasıl görmezdi?

Böyle bir şey olabilir miydi yani?

Demek ki olabiliyordu. Ya da… Hale beni görmezden geliyordu.

İstemsizce gergin bir soluk çekerken içime, gözlerimi sevgilime sıkıca sarılmış Hale’den alıp bizzat sevgilim olan Egemen’e diktim ve kaşlarımı kaldırarak hafifçe göz kırptım. Mesaj oldukça açıktı. Sana sarılmasına daha ne kadar müsaade edeceksin?

Mesaj öyle açıktı ki sevgilim olan Egemen anında mesajı aldı ve ellerini oldukça eğreti bir şekilde, Hale’nin ceketle örtülü omuzlarına koyup hafifçe uzaklaştırdı kendisinden.

Bugünün tek iyi yanı mesajlarımın alıcılarına direkt olarak ulaşıyor olmasıydı sanırım. Bakalım günü iki mesajla mı kapatacaktık yoksa Hale Hanımda mesajlarımdan nasibini alacak mıydı?

Buna kendisi karar verecek gibi duruyordu.

“Hale?” dedi Egemen oldukça şaşkın bir halde. Eh, ikimizde onu gördüğümüz için şaşırmıştık doğrusu. Dudakları aynı dokunuşu gibi eğreti bir tebessümle kıvrıldı ve bana kaçamak bir bakış atıp ellerini hızla Hale'den çekti. Oyalanmadan yanıma adımladı fakat Hale tam o esnada arkasına dönüp gerisinde bıraktığı arkadaş grubuna bir şeyler söylemekle meşgul olduğu için bu anı görememişti. Beni göremediği gibi. Oysa biz, bu kız bizi gördüğünde el ele, dip dibe değil miydik?

Bak yine aklıma geldi... Ben görünmez miydim acaba?

Egemen beni sıkıca kendine çekip elini de sahiplenici bir tavırla belime doladığında hızla düşüncelerimden sıyrıldım ve başımı çevirip Egemen’e baktım. O da tam olarak göz göze gelmemizi bekliyormuş gibi bana muzip bir bakış attı ve hevesli bir şekilde göz kırptı. Gözlerimi devirdim.

Böyle tatlı göz kırpışları ve içimi titreten dokunuşları ile; Hale’ye uzun uzun sarılma izni verişini bana unutturabileceğini düşünüyorsa büyük yanılıyordu. Hem de ne büyük! Kesinlikle burnundan getirecektim. 

Ama şu an ona bir şey demekle uğraşamayacağım için -özellikle Hale yanımızdayken bunu yapmayacağım için- başımı yeniden Hale'ye çevirdim ve yüzüme sahici olduğunu düşündüğüm bir gülücük yerleştirdim. Egemen’e de illa ki sıra gelirdi nasıl olsa. Önceliğim tamamen Hale’ydi. Evet!

Sen Benimsin | texting Where stories live. Discover now