kırk dokuz - part bir

4.6K 201 130
                                    

Hepinize iyi akşamlar! Yeni bir bölüm, yine bir bölüm günü ve ben karşınızdayım 💃

Öncelikle part durumunu açıklayayım, bölüm şu haliyle bile tam 5200 kelime. İkinci part da bu kadar olacaktı ve bir bölümü 10k uzunluğunda tutmak istemedim. Çünkü bölüm genel olarak olaylı. Bu bölümün sonu -okuduğunuzda hak vereceğinizi düşünüyorum- bölüm arasında geçip gidecek basit bir nokta gibi gelmedi bana. İçime sinmedi. Yani tek bölüm halinde atsaydım burada biten bölüm devam edecekti ama size o hissi geçiremeyeceğim gibi hissettim. O yüzden hiç sevmeme rağmen bölümü ikiye ayırdım ve siz birazdan ilk partı okuyacaksınız.

Anlayacağınızı umuyorum... part 2 çok daha keyifli ve Yasemin ile Egemen adına çok daha güzel geçecek. Çoğu hazır zaten, bir aksilik olmazsa perşembe akşamı yükleyeceğim ve 49.Bölüm tamamen bitmiş olacak.

Anlayışınız için teşekkür ederim. Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin olur mu? Keyifler okumalar 💜 bu kalp sizin için!

Bir kez daha sessizliğe gömüldük. Egemen, bu akşam buraya geldiği andan beri o kadar çok kez susup kalmıştık ki; yani aslında böyle susup kalmamız hem çok garipti hem de hiç garip değildi.

Garipti çünkü otuz dört gündür ayrıydık. Onu en son gördüğüm günden bu yana tam olarak -saat gece yarısını çoktan geçmişti- otuz koca gün; ona en son özgürce dokunup, sarıldığım günden bu yana ise tam otuz dört gün geçmişti. Yani otuz dört günlük bir ayrılık söz konusuydu ve biz susuyorduk.

Ama bir yandan da garip değildi. Hatta o kadar garip değildi ki... Egemen beni affetmiş değildi yada biz bir vuslat yaşamıyorduk şu an. Hâlâ ayrıydık. Yarın sabah Egemen bu evden çıkıp gittiğinde; onu göremediğim ve duvara çentik atar gibi tek tek saydığım otuz gün sıfırlanacaktı fakat otuz dört gün akmaya devam edecekti. Otuz beşinci gün, otuz altıncı gün, otuz yedinci gün... Çünkü biz ayrı kalmaya devam edecektik. Bunu hiç istemesem de...

Yani o yüzden hiç de garip değildi aslında. Bunca gün içinde ister istemez bir mesafe girmişti aramıza ve o mesafe böyle susmak zorunda bırakıyordu bizi. Egemen büyük ihtimalle bana kırgın ve öfkeli olduğu için susuyordu, bense onu kırdığım ve ona yaklaşacak gücüm; ona yaklaşacak yüzüm olmadığı için susuyordum. Beni bir kez daha itmesinden korkuyordum fakat bu son şansım olabilirdi.

Sabah uyandığımda onu yanımda bulamayabilir, onu yine günlerce göremeyebilirdim. Bunları bilerek susmak, Egemen'in beni itme ihtimalinden bile yıkıcı olduğu için, göğsüne biraz daha sokulup onunla göz göze gelmekten bilhassa kaçındım ve güç bulmak adına titrek bir nefes aldım. Biraz önce hüngür hüngür ağladığım için sesim boğuk çıkacaktı, bunu önlemek amacıyla boğazımı temizledim ve usulca yutkundum.

"Hale ile görüşüyor musun?" diye sordum pat diye. Aramıza mesafe girmiş, onu günlerce görmemiş, onunla günlerce konuşmamıştım ve ben sohbet başlatmak için böyle bir konu mu seçiyordum... İnanılır gibi değil.

Tabii ki böyle bir konu seçecektim çünkü oldukça mantıklı bir konuydu. Aramalarını ve mesajını gördüğüm andan beri içim içimi yiyorken, durup da derslerini, okul durumunu soracak halim yoktu herhalde. Kesinlikle!

Sen Benimsin | texting Where stories live. Discover now