yirmi dokuz

8.3K 217 24
                                    

Hayat, insana her yüzünü gösteriyordu. Üstelik, oldukça kısa bir süre içerisinde. En azından bana göstermişti. Az evvel, eve kimin gelmiş olduğuyla, daha doğrusu kimin gelmemiş olmasıyla ilgili dualar ederken, Yağız'ın gelme ihtimalini düşünmemiştim. Eğer bu ihtimali düşünseydim, Egemen'in annesi gelmiş olsun diye yalvarabilirdim.

Ama iş işten geçmişti.

Bu da anca benim başıma gelirdi zaten. Yağız üzerime verici falan mı yerleştirmişti yoksa hepsi benim şanssızlığımdan mıydı? Dünyanın en şanslı insanı olmadığımı zaten biliyordum ama böylesi bir şanssızlığın pençesinde olmak, daha doğrusu olduğumu fark etmek, birazcık üzmüştü.

Özellikle şu durumdayken. Hangi durum mu? Hemen açıklayayım.

Abimden gizli bir ilişki yürütüyordum, onun en yakın arkadaşıyla üstelik. Dün gece, ona yalan söylemiş ve Egemen'e gelmiştim. Kollarında uyumuştum ve kollarında uyanmıştım, aynı bir önceki gece olduğu gibi. Bu kez sırf uyanmakla da kalmamıştık aslında, başka şeyler de yapıyorduk ki kapı çalmıştı. Ve evet, abim şu an içerdeydi. Haberi yoktu fakat abim bizi engellemişti. Haberi olsa durum değişmeyecekti zaten de, haberi bile yokken bizi engellemesi, kaderin cilvesi gibi bir şeydi herhalde.

Olduğum yerden ayrılmadan, hole açılan kapıyı biraz araladım. Salona geçmişlerdi ve ne konuşuyorlar merak ediyordum. Sessizce duvara yaslandım ve içeriyi duymak adına kulak kabartırken, bir yandan da bizi ele verecek bir şey olabilir mi diye düşünmeye başladım.

Kıyafetlerimi yatak odasında çıkarmıştık. Telefonum komodinde ve sessizdeydi, çalsa da bir şey olmazdı. Çantam yoktu, sanırım ilk kez bir yere çantasız çıkmıştım ve bu, şu an beni mutlu etmişti. Bir tek ceketim içerdeydi ama o da Egemen'in ceketi olduğu için bir sorun teşkil etmiyordu.

Sanırım yakalanmayacaktık.

"Uyuyordum." Egemen'in sesi, beni yaptığım hesaplardan uzaklaştırdı. "Çok mu bekledin?"

"Eh," dedi Yağız. Bu onun için ortalama bir cevaptı. Biraz abarttığını anlayabilirdiniz yani. "Geri dönüyordum az daha."

Keşke açmasaydık da dönseydin Yağız. Bizde kaldığımız yerden devam etseydik.

Evet, beni tanıyın. Yasemin Taşçı ben. Dünya üzerinde, görüp görebileceğiniz en kötü kız kardeş.

"Ders olmayınca, kalkamadım öyle." dedi Egemen. Sesi gür geliyordu, sanırım bana mesaj vermeye çalışıyordu ama ben çoktan almıştım mesajı. Almamak mümkün müydü? "Sen ne yaptın?"

"Tektim evde, sıkıldım." Sessiz salon başka bir gürültüye kucak açtı. Sanırım televizyonu açmışlardı. "Yasemin Begüm'de kaldı dün. Benim de sabahtan dersim olmayınca kalktım sana geldim."

"İyi yaptın."

"Kahvaltı etmedin değil mi?" diye sordu Yağız.

Yok abicim, etmedi. Ben de etmedim. Aslında tam ediyorduk ama sen engelledin. Hem de hiç haberin yokken.

"Etmedim." Egemen'in sesi hafif sinirli gibi çıkmıştı ve bu beni güldürdü. İçinden, Yağız'ı dövme fikirlerinin geçtiğine emin gibi bir şeydim.

"Harika. Hazırlan bizim yere gidelim."

Sıkıntıyla soludum. Benim aklımdan da Yağız'ı dövme fikri geçmeye başlaması normal miydi? Her şeyimize mani olduğu yetmezmiş gibi, bir de kahvaltımızı elimizden alıyordu. Harika.

Belki de Egemen, cidden bir iki yumruk sallayabilirdi.

Egemen'in cevap vermediği kısa süre sonunda Yağız yeniden konuştu. "Bizimkileri de çağırırız. Hep beraber güzel bir kahvaltı ederiz."

Sen Benimsin | texting Where stories live. Discover now