5. Bölüm

11.5K 459 101
                                    

Merhaba arkadaşlar. Her gün yeni bölüm atıyorum ancak siz oy ve yorum yapmıyorsunuz. Beni çok üzüyorsunuz. Lütfen oy ve yorumlarınızı ihmal etmeyin. 🥰🥰🥰😘😘😘

 

 

Demir’in kapıyı kapatıp gitmesiyle kalacağım odada göz gezdirdim. Oda resmen bir artı bir ev gibiydi. Banyo tuvalet, yatak odası, salon ve salonda bulunan mini barı resmen özenle dizayn edilmişti. Otel Demir’e ait olmasa bu odanın bir günlük fiyatını dahi ödemem mümkün değildi. Şu an ödeyemesem de illaki Türkiye’ye gittiğimde ödeyecektim. Bundan sonra kimseye borçlanmak ve minnet etmek istemiyordum.

Tabii bir de Türkiye’ye döndüğümde iş bulmam gerekiyordu. Babama yeterince yük olmuştum ve artık onu üzmek ve yük olmak haksızlık olurdu. Buraya gelirken yaptığı masraflar bir yana cebime koyduğu paraları söylemiyorum bile. Ne kadar benim parama ihtiyaç duymasa da ona büyük haksızlık yapan kızının daha fazlasını istemesi bencillikten başka bir şey değildi.

Düşüncelerimden kendimi kopararak banyoya girdim. Jakuziyi suyla doldurarak iyice köpürttüm. İçerisine girdiğimde köpükler iki karıştan fazla olmuşlardı. Jakuzinin içinde sürekli su titreşim halinde olduğu için köpüklerin bir kısmı sönerken sönenlerin yerine yenileri oluşuyordu. Köpüklerin bir süre keyfini çıkardıktan sonra jakuzinin yanında bulunan sepetin içinde bulduğum bütün güzel kokuları koklayarak suya boşalttım. En son elime geçen kokuyu burnuma götürdüğümde koku oldukça tanıdık geldi. Tekrar tekrar koklama ihtiyacı hissettim. Çok hoş bir kokuydu.

Küçük şişenin üzerinde bulunan ambalajda içerisinde amber denilen bir maddenin olduğu yazıyordu. Bir kez daha kokladıktan sonra suya boşaltmaktan vaz geçerek kendime saklamak için bir kenara koydum. Jakuzinin içinde suyun verdiği rahatlama ile bayağı kendime gelmiştim. Banyodan çıkarak üzerime mini şortumu ve yarım ip askılı tişörtümü giyerek devasa yatağa yatar yatmaz uyudum.

....

Kapının vurulma sesi ile gözlerim açıldı. Saate baktığımda saatin akşamın onu olduğunu gördüm. Yedi saatten fazla uyumuştum ve hala uykum vardı. Yataktan kendimi sürüyerek çıkardım. Mızmızlanarak kapıya yaklaştım. Kapının deliğinden baktığımda kapıda bekleyenin Demir olduğunu görünce uyku mahmuru bir şekilde açtım. Açmamak tabii ki olmazdı. Adam resmen kahramanım olmuştu. İki günde defalarca hayatımı kurtarmış ve yetmiyormuş gibi otelinde kalmama izin veriyordu.

 Yavaşça kapıyı araladım. Demir kollarını göğsünde bağlayarak kapı pervazına yaslanmış, kafam kadar kol kaslarını gözümün içine sokuyordu. Normalde kaslı erkekleri pek sevmezdim ancak Demir de çok seksi bir görüntü sergiliyordu. Zaten bu iki metre boyuyla vücudunda kas olmasa çok çirkin olurdu. Demir inanılmaz derecede heybetli bir adamdı. Atletik bir vücuda sahip ve fitti.

 Kendime düşüncelerimden dolayı kızarak Demir’in beni ilgilendirmeyen kaslarından gözlerimi çekip gözlerine baktığımda onun da gözlerinin üzerimde baştan aşağıya gezindiğini fark ettim. Demir’in dikkatli bakışlarını fark etmemle gözlerimi kendi üzerime indirdim. Mini şort ile bacaklarım tamamı ortada, ip askılı yarım tişört ile ise göbeğim meydandaydı. Gözlerimi sonuna kadar açarak, “siktir” sözcüğü ile birlikte hızlı hareketlerle kapının arkasına geçtim.

Demir, benim o halime kendine has o güzel gülümsemesi ile belli belirsiz gülümsedi. Dikkatini o absürt halimden uzaklaştırmak için “ bir şey mi söyleyecektin?” diye sordum.

Demir kollarını göğsünden çözerek “acıkmışsındır. Odaya yemek söyledim. Servis yapan kişiden korkmaman için, önden gelmek istedim. Anlaşılan iyi yapmışım gibi görünüyor” Dedi.

BEYAZ GÜLÜM जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें