41. Bölüm

6.3K 283 67
                                    


Yeni bölüm yeni heyecan ve yeni romantizm sizi bekliyor. Satır arası yorumlarınız ile bölümü coşturun canlarım. Ayrıca benim olan hayattanbanakalananlar hesabımı takip ederseniz yapacağım duyurulardan haberdar olabilirsiniz.

Sabah gözlerimi araladığımda yattığım taraf olan odanın bir ucunda iki bavul gördüm. İçlerinin dolu olup olmadığını bilmiyordum ve sormak için yönümü Demir’in olduğu tarafa döndüğümde pencerenin önünde kollarını bağlamış bana bakarken buldum. Çoktan kalkmış duşunu almış ve üzerini giyinmişti. Yatakta oturur pozisyona gelerek, “bavulların içi dolu mu?" diye sordum. Kafasını evet anlamında salladıktan sonra, “gideceğimiz ülkeye uygun bir şeyler koydum. İstersen kontrol et. Koymak istediğin başka ihtiyaçların varsa seninki doldu fakat benim bavulda boş yer var, koyabilirsin” dediğinde onun hazırladığını öğrenmiştim. Kafamı sallayıp telefonuma uzandım. Saate baktım, saat sekize geliyordu. Demek ki Demir tahminimden çok daha erken kalkmıştı. Onu tanımasam ilk defa ülke dışına gideceği için heyecandan uyumadı ve kalkıp hazırlık yaptı diye düşünecektim. Fakat artık onu daha iyi tanıyordum ve tüm bunları programlı, düzenli ayrıca dakik olduğu için yaptığını biliyordum. Birazda benim yüzümden erken kalkmış olma ihtimali vardı. Genelde bavullarımı Ayda hazırlardı ve bunu Demir de bildiği için geç kalma ihtimalini ortadan kaldırmak amacı ile yapmış da olabilirdi.

Demir’in sözlerine karşılık, “duş aldıktan sonra kontrol ederim” dedim. Tüm konuşmalar yapılırken gözleri düşünceli bir ifadeyle üzerimdeydi. Aynı bakışları sürdürerek, “sen duş alana kadar aşağıda olacağım. O sürede çalışanlarla olan konuşmamı yapmış olurum.” Dedi.

Yataktan kalktım ve, “tamam hızlı olmaya çalışacağım” dedim. O da yanıma geldi ve alnımdan öptükten sonra odadan çıktı.

Hızlı aldığım duş sonrasında üzerimi giyinerek bavulumu kontrol ettim. Fazla eksik olmadığı için sadece öz bakım için olan eksiklikleri koyduktan sonra odadan çıktım. Bahçeye indiğimde korumaları havuz kenarına toplamış konuşurken gördüm. Yanına yaklaştığımda beni fark ederek, adamlara kafası ile gitmelerini işaret etti. Yüzünde o düşünceli ifade gitmiş sıcak bir ifade yerleşmişti. Kolunu kaldırarak kolunun altına girmemi istediğini belirtti. Gülümseyerek kolunun altına girip kafamı göğsüne bastırdım.

Korumalar dağılırken, “Ayhan sen kal” dedi. Ayhan dediği adam muhtemelen diğer çalışanların başıydı. Onlardan daha iri ve yapılı değildi ancak daha tecrübeli olduğu her halinden anlaşılıyordu. Ayhan gitmek için attığı bir kaç adımı geri dönerek “efendim Demir bey” dedi. Beline doladığım kolumun üzerine elini koyarak, “gideceğimiz ülkeye dünden birinci gurup koruma ekibini yolladım. Sen de burada işleri organize ettikten sonra orada ol” dedi eli kolumda geziniyordu.

Demir bey, Akif bey sizinle gideceğini ve bana gerek olmadığını söyledi” diye çekinerek açıklama yaptı. Yanağım göğsünde olduğu için gerildiğini anlamıştım ve kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Gözlerini kapatıp açtıktan sonra, “Ayhan” dedi ve sustu. Ayhan’dan cevap yada bir tepki almak istiyordu. Ayhan “buyurun efendim” dediğinde Akif’in patronu kim?” diye sordu. Aslında bu soruyu çocuğa sorsan o bile bilirdi ancak Demir bu soruyu Ayhan’ın bilmediği için değil sinirini fiziki olarak yansıtmak istemediği için böyle çocukla konuşur gibi anlatmayı tercih etmişti.

Ayhan “sizsiniz efendim” dedi hafif çekinerek.

o zaman niye emrime uymayıp da Akif’in sözüyle cevap veriyorsun” dedi Demir cümlenin üzerine bastırarak.

Akif, “özür dilerim efendim” dediğinde Demir çok az yumuşattığı ses tonu ile “Akif'le ben konuşurum. Ona burada ihtiyacım var” dedi ve kafası ile git işareti yaptı. Ayhan komutu alır almaz uzaklaştı.

BEYAZ GÜLÜM Where stories live. Discover now