35. Bölüm

6.5K 378 76
                                    

Merhaba. Yeni bölümde bol bol yorum bekliyorum. Keyifli okumalar canlarım. 🥰😘🥰😘

Aydın'ın elinin üzerinden elimi çekip sırtımı yaslayacakken restorant kapısından içeri giren kişiyi gördüm. Gördüğüm kişi ile refleksle ve hızlıca Aydın'ın elinden elimi çektim. Onun burada olması oldukça canımı sıkmıştı. Burada olmaya hakkı yoktu ve olmaması gerekiyordu. Yüzümde hem endişe hem de kırgınlıkla ona bakarken, o öyle bir bakıyordu ki sanki gözleriyle bize ateş edip öldürmek ister gibiydi. Yürüyüşü ise gözlerini desteklemek ister gibi bastığı yeri titretiyordu.

Korkmadım dersem kesinlikle yalan olurdu. Bir tek ben değil restoran da bulunan diğer kişiler de Azrail'in can almaya geldiği gibi Demir'in gelişi insanların korkulu gözlerle ona ve onun baktığı yer olan bizim masaya gözlerinin çevrilmesine neden oluyordu. İnsanların gözleri bir an bizim masadayken anlık Demir'e çevriliyordu. Onun yürüyüşü ve ifadesi kavganın çıkacağının garantisi gibiydi. Herkes ellerinde ne varsa masalarına bırakarak olaya odaklanmışlardı. Garsonlar panik içinde birbirlerine işaret etseler de Akif'in onlara gözleri ile müdahale etmemelerini talimat vermesi nedeniyle ellerinden bir şey gelmeden bekliyorlardı.

Akif garsonları engellemiş olsa da kendisi bir şey yapa bilme umuduyla hızlıca ayağa kalktı. Demir'e doğru yürümeye başladığında, Aydın benim endişeli bakışlarım nedeniyle arkasını dönerek gelen kişiye yani Demir'e meraklı gözlerle baktı. Hemen ardından da bana dönerek bu kim der gibi bakarken, Akif'in Demir'i durdurma girişimi Demir'in ters ve öfkeli bakışları ile sonuçsuz kalmıştı. Akif çivilenmiş gibi yerinde sabit kalarak gözlerini bize çevirdi.

Aydın hala cevap ister gibi baksa da cevap veremedim. Çünkü Demir'in o heybetli ve herkesi korkutan ifadesi ayrıca Akif'in dahi onu engellemek için yaptığı girişim sonuçsuz kalması. Yani Akif'in dahi korkarak müdahale etmemesi dilimin tutulmasına neden olmuştu.

Demir bulunduğum masaya doğru geliyor, benim kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Kalbimin çıkacak gibi olmasının nedeni ise korkudandı. Korkacak bir hata yaptığıma inanmasam da onun yeri göğü inletir gibi içeriye girmesi ayrıca Aydın'ı ve beni öldürecekmiş gibi gözlerini dikmiş bir şekilde bakarak yürüyor olması içten içe hata yapmış olduğumu düşündürüyordu.

Yanımıza geldiğinde tek kelime dahi etmeden kolumdan tutarak beni oturduğum yerden kaldırdı. Davranışı kibarlığın yanından dahi geçmiyordu. Bir çuvalı kaldırır gibi kaldırmıştı. Ayağa kalkar kalkmaz masada bulunan çantamı da eline aldı. Bir iki adım atmam için çekiştirdiğinde, kolumu elinden kurtarmaya çalışarak, "bırak kolumu, ne yaptığını zannediyorsun" dedim. Sesim biraz yüksek çıkmış olabilirdi. Bu hareketime ve ses tonuma daha bir kızmış olacak ki kolumu acıtmak ister gibi sıktı.

Aydın kibar adamdı. Benim gitmek istemediğimi anlayana kadar bir müdahalede bulunmamıştı. Gitmek istemediğimi anlar anlamaz ayağa kalkarak iki adımlık mesafeyi kapattı ve Demir'in koluna yapıştı. Sert tutmaya çalıştığı ses tonu ile, "bırak kızın kolunu. Maganda mısın sen? Görmüyor musun seninle gitmek istemiyor" dedi kolumu kurtarmak isteyerek.

Demir Aydın'ın yüzüne dahi bakmadan boşta kalan elinin tersi ile Aydın'a oldukça güçlü bir tokat attı. Aydın suratına gelen tokat ile biraz önce kalktığı masaya düşmesi bir oldu. Akif, Demir'e engel olmak için bir adım atsa da Demir'in bakışları ile karşılaştığı için korku ile geri çekildi. Restoranda bulunan insanlar merak içinde bizi izlerken hepsi ağızlarında şaşkın veya korkulu cümlelerle ayaklandılar.

Ben ise Aydın'ın masada burnunu tutuyor olmasına dayanamayarak ona doğru adım attım ve, "Aydın iyi misin" diye sordum. İkinci adımımı atacakken Demir kolumu daha fazla sıkarak, "tek bir adım dahi atma ikinizi de gebertirim" dedi dişlerinin arasından. O kadar korkutucu görünüyordu ki sesim korkudan kaçıp gitmiş olacak ki güçsüz ses tonu ile , "ne yapıyorsun sen? adamın burnunu kırdın. Baksana nasıl kanıyor." Diye çemkirmeye çalıştım.

BEYAZ GÜLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin