17. Bölüm

8.3K 424 49
                                    

Merhaba arkadaşlar. Hadi bakalım keyifle okuyun ve yorum yapmayı unutmayın. Bir de alttaki yıldıza dokunarak oy vermeyi unutmayın. 😘🥰😘🥰😘🥰😘

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Demir  odama gitmeme izin vermedi. Kendi yatak odasına tekrar sokarak yatağa yatırdı. İlaçlarımı da içirdikten sonra yeni bir telefon vererek işlerinin başına döndü.

Ben de bir süre yatakta dönüp durdum. Boğazım çok acıyordu ve sürekli öksürüyordum. Bu yüzden de uyumakta güçlük çekiyordum. Telefonla annemi arayarak habersiz bıraktığım günler için bahaneler uydurdum. Güzeller güzeli kızım ile hasret giderdim. Sanki iki haftada kızım büyümüştü. Sürekli bir şeyler anlatıyor dedesinden  bahsediyordu. “dedemle atçılık oynadık. Dedemle dondurma yemeye gittik. Dedem beni sürekli gıdıklıyor” gibi cümlelerle dedesini anlattı. Dedesiyle çok güzel anlaşıyorlardı.

Aslında ilk babamın evine geldiğimde babam yüzüme dahi bakmamıştı. Aynı odada yanımda dahi durmamıştı. Yemek masasında yüzüme bakmadan haftalar geçirmiştik. Ancak küçücük kızım varlığı ile dedesinin inadını kırdı.

Bir gün dedesi çalışma odasında çalışırken odanın kapısı aralık bırakmıştı. Normalde hiç yapmadığı bir davranış olsa da bu sefer olmuştu. Annesi gibi meraklı olan kızım içeriye minnacık haliyle girmişti. Bunu fark ettiğimde koşarak odanın kapısına yaklaştım. Babamın ona kızıp odadan kovacağını düşünüyordum. Ancak öyle olmadı. Sesiz olmaya özen göstererek babamın kızıma nasıl davrandığını izlemeye başladım. Lavin önce masanın üzerinde olan kalemlere o küçücük boyu ile uzanmaya çalıştı. Babam Lavin’in varlığını umursamamaya çalışarak bir takım faturalarla ilgilenmeye çalışıyordu. Göz ucuyla kontrol ediyordu.

Lavin ise bıkmadan usanmadan o kalemi almak için çırpınıyordu. Alamayacağını anlayarak dedesinin yanına yaklaştı. Dedesi ise çaktırmadan ne yapıyor diye bakıyordu. Dedesinin ceketinin ucunu tutarak çekiştirdi. Mini minnacık parmağı ile kalemleri göstererek, “dede kalem ver” dedi. Peltek ve sevimli bir şekilde o kadar tatlı dede demişti ki babam Lavin’in söylediği dede kelimesi üzerine şaşkınlık içinde Lavin’e baktı. İlk defa dede olduğunu idrak etmiş gibiydi.

Lavin ise, dedesinin tepkisinin farkında değildi ve tek derdi o kalemi alabilmekti. Bu yüzden tekrar, “dede kalem” dedi. O küçücük parmağı ile kalemi göstererek.

Babam yüzünde gülümsemesi ile Lavin’i kucağına aldu ve masada bulunan kalemi eline verdi. Önüne de karalaması için bir kağıt koydu. Lavin çiziyor sonrada dedesine gösteriyordu. Babam da dünyanın en güzel çizimini yapmışçasına ona övgüler yağdırıyordu.

Babamın bana olan ilk yumuşaması bu şekilde kızım sayesinde olmuştu. Bir süre onları izledikten sonra odaya girerek, “baba rahatsız ediyorsa Lavin’i alayım” dedim. Amacım babanla sohbet etmekti. Lavin’e gösterdiği ilgiyi bana da gösterir umuduyla yapmıştım.

Rahatsız etseydi ben gönderirdim. Çocuğun rahatsızlık verdiği falan yok. Rahat bırak bizi” diyerek ilk azarımı işitmiş ve sohbetimizi etmiştik. Kaç hafta sonra babamdan duyduğum bu azar dahi mutlu etmişti beni. Geldiğim günden buyana bana yokmuşum gibi davranıyordu. Bu durum daha çok canımı yakıyordu. Kızsa bağırsa ben sana söylemiştim dese bu kadar zoruma gitmezdi. Ancak o yokmuşum gibi davranarak daha çok canımı yakmıştı...

Akşam olduğunda bir kaç saatlik uykudan uyanmıştım. Yatak odasından artık çıkmak istiyordum. Yatmaktan çok sıkılmıştım. Yataktan çıkarak odadan da çıktım. Salona girdiğimde Demir'i koltukta oturur şekilde ve elinde tableti ile bir şeylerle ilgilenirken buldum. Yanına gidip oturduğumda yönünü bana dönünü. Üzerimde saniyelik göz gezdirdikten sonra tekrar tabletine döndü ve tableti ile ilgilenerek, “sırtına bir şeyler al. Hastalığını pekiştireceksin” dedi ve cevap vermeme fırsat vermeden tableti yanına koyarak ayağa kalktı.

BEYAZ GÜLÜM Where stories live. Discover now