14 Bölüm

8K 375 47
                                    

Yeni bölüm sizlerle. Keyifli okumalar diliyorum. 😘🥰😘🥰😘🥰

Duşumu almış yatağa uzanmıştım. Çok yorgun ve uykusuz olduğum halde bir türlü uykuya dalayamıyordum. Aklım sürekli Demir’in kolunda ve ne durumda olduğundaydı. “Pansuman yapmış mıydı? Yoksa hiç ilgilenmeden direk yatmış mıydı? Pansuman yapmadıysa duş almış mıydı?” Diye sürekli düşünüyordum.

 Bu kadar düşünüyor olmam yaralanmasına sebep olan kişi ben olduğum içindi aslında. Fevri ve aceleci davranışım yüzünden dikkati dağılmış savunmasız durumda kalmıştı. Bu sebepsen vurulmuştu. Bir de dizim yaralandığında iki gün üst üste gelerek pansuman yapmıştı. “Neden ben de onun için bir şeyler yapmıyorum ki” diye düşünceler eşliğinde yattığım yataktan kalkarak odada bir kaç tur attım. Demir’in odasına gitmek ve gitmemek arasında kaldığım için amaçsıza yatak odasında geziniyordum. Beşinci turumu attığımda odasına gitmeye karar verdim. Üzerime baktığımda mini şort ve askılı tişört olduğu için sırtıma uzun bir hırka aldım. Daha sonra hızlı adımlarla odamdan çıktım.

Demir’in odasını bulmak için oda kapılarının üzerinde yazan numaralara tek tek baktım. Altıncı kapıya geldiğimde bin on numarayı gördüm. Kapının tam karşısına geçtim. Elimi kaldırıp vuracakken “ne söyleyeceksin Demir kapıyı açtığında?” diye kendine sorduğumda birden tüm cesaretim kayboldu. Cevabı bulamadığım için elimi indirip kapıdan uzaklaştım. Bir kaç adım attıktan sonra tekrar, “Gece saçmalama ne var bunda? Git vur şu kapıya ve pansuman için geldim de” diye kendimi ikna ettim.

 Tekrar kapının önüne geldiğimde cesaretimi kaybetmekten korktuğum için aceleci davranarak kapıya vurdum. Hemen yapmazsam tekrar vazgeçebilirdim.

Cesaretimi toplayıp kapıya vurmama rağmen kapı hala açılmamıştı. “tekrar vur Gece. Bu seferde açmaz ise çeker gidersin” diyerek tekrar vurdum. Elimi indirir indirmez kapı açıldı. Karşımda yeni duştan çıkmış ıslak saçları, alt tarafı havlu ile sarılmış, üst tarafı tamamen çıplak bir adet ultra seksi Demir vardı.

Demir kapısında ne aradığımı sorgulayıcı bakışlarla bana bakarken ben de ona hayran hayran bakıyordum. Allahtan gözlerimi o baklavalardan ve göğüs kaslarından çekmeyi başarmıştım. Çok da güçlü çıkmamış olmasa da sesim “iyi misin diye bakmaya geldim” diye bildim  ve parmağım ile kolunu işaret ettim.

Demir önce göz ucuyla koluna baktı, sonra “sorun yok. Bu kadar basit yarayla ölmem” dedi.

Pansuman yaptın mı?” diye sordum. Söylediği ters cevabı umursamadan.

Elini ıslak saçlarında gezdirdi. Başından savar gibi, “daha değil” dedi. Onun ters cevabını umursamıyor oluşumdan dolayı o da ters tepkisinin yerine normal düz bir tavır kullanmıştı.

Daha değil cümlesini duyduğumda Demir’in içeri davet etmesini beklemeden, “olur mu öyle şey. Hemen pansuman yapılması gerekiyor. Neden sallıyorsun? Neyse ben yapayım, senin yapacağın yok” dedim yüzsüz gibi. O da yetmiyormuş gibi içeriye daldım.

Ancak girmeseydim Demir’in içeriye davet edeceği yoktu. Yüzsüzlük yaparak girmek çirkin bir davranış olsa da rahat bir uyku çekmek için koluna bakmam gerekiyordu. Benim vicdanım rahat etmeyecekti.

Demir yapmış olduğum hareket karşısında herhangi bir cümle kurmadan arkamdan kapıyı kapattı. Suratında nasıl bir tepki vardı görmemiştim fakat tahmin edebiliyordum. Büyük ihtimal sabır çekiyor olmalıydı. Bunu yüksek nefes alış ve veriş sesinden anlamıştım.

İçeri girdiğimde oda da göz gezdirdim. Kral dairesi desem yeriydi. Benim kaldığım odadan oldukça büyük bir odaydı. Burası ev gibi dizayn edilmişti. Otel odası olduğunu bilmesem burasının bir rezidans olduğunu düşünebilirdim. Bir evde bulunması gereken ne varsa burada da vardı. Salonda mini barı ve barda ne istersen vardı. Salona iki kapı açılıyordu. Büyük ihtimal biri yatak odasıydı. Fakat diğerini tahmin edememiştim.

BEYAZ GÜLÜM Where stories live. Discover now