34. Bölüm

6.5K 389 126
                                    

Merhaba 🥰😘🥰😘

Sabah olduğunda yanımda hissettiğim boşluk ile onun yattığı tarafa dönüp bakma isteği duydum. Yan tarafıma dönüp baktığımda onu göremedim. Yattığım yerde göz gezdirdim ve odada olmadığını anladım. Yatakta oturur duruma gelerek etrafta bu sefer dikkatli gözlerle tekrar göz gezdirdim. Kıyafetleri akşam bıraktığı yerde yoktu.  Bacaklarımın üzerinde bulunan yorganı hızlıca kaldırarak yataktan kalktım. Banyoda olabilir düşüncesi ile oraya yöneldim. Kapıyı açıp baktığımda orada da olmadığını gördüm.

İçime düşen korku ve endişe ile odamdan çıktım. Evin bir yerlerinde olması umuduyla gezindim. Umudum boşa çıkmıştı ve ne yazık ki evde de yoktu. Aklımdan birden fazla düşünce uçuşmaya başlamıştı. Bunların en baskın olanı ise o kıza gitmiş olmasıydı. Akşam Demir’in konuşmaları ve o kız için olan üzüntüsü aklıma geldiğinde elimi kalbimin üzerine koyarak bir yerlere tutunma ihtiyacı hissettim. Yakınım da bulduğum ilk duvara sırtımı yaslayarak gözlerimi kapattım.

Gözlerimi kapattığımda yine akşam ki konuşmalarım geldi gözümün önüne. Akşam ki Demir o kızı bulmak ve kavuşmak için beni bırakıp gitmiş olması muhtemeldi. İçimden “yapar mısın Demir bu vicdansızlığı” diye söylendiğimde aklıma beni sevmediği geldi ve “ neden yapmayasın ki? Sonuçta bana hiç bir şey hissetmiyorsun. Bir iyilik yapmak istedin. Fakat o kıza olan aşkın ağır bastı yarı yolda  bırakıp gitmek istedin. Onun yerine beni tercih edecek olmanı düşünmem sadece benim salaklığım. Kocam bildiğim adam dahi bırakıp başka kadını tercih edip gidiyorsa sen niye gitmeyesin ki” diye içimden isyan ederek yaslandığım duvardan güç alarak uzaklaştım ve odama geldim.

Gözlerimden engel olamadığım yaşlarla üzerimi giyindim. Gözüme telefonum çarptığında hızla elime alarak numarasını çevirdim. Uzun uzun çalmasına rağmen cevap vermiyordu. Israrla bir kaç kez daha aradım. Fakat yine telefona cevap vermedi. Kaderime isyan ederek kendimi yatağa bıraktım. Dizlerimi karnıma doğru çekerek içimden geldiği gibi tüm gücümle, hırsımla, acımla ve nefretimle kaderime ağladım. Elimi hangi dala uzatsam kırılıp elimde kalıyordu. Son tutunduğum dal Demir’di, o da gitmiş giderken kocaman enkaz bırakmıştı.

Dişlerimi sıkarak, “neden Demir, neden bu kadar kendine bağladın? Neden benimle birlikte oldun?” derken sesimin çıkmaması için kendimi sıkarak bastırmaya çalıştım.

Uzun süre o şekilde yatarak içimden geldiği gibi hıçkıra hıçkıra ağladım. Artık hıçkırarak ağlamalarımın yerini sadece gözümden akan yaşlar aldı. Düşünüyordum, neden sürekli bu oluyordu. Çok mu çabuk kandırılıyordum. Başıma gelen onca kaostan sonra Demir’e nasıl bu kadar çabuk inanıp güvenmiştim. Aslında yaşadıklarımın tek suçlusu kendimdim. Boşu boşuna başkalarını suçluyor oluşum sadece kendime olan hırsımdandı. Asıl kızmam ve nefret etmem gereken kendimdim ve kimseden nefret etmeye hakkım yoktu.

Kapımın açılıp içeriye Lavin’in girmesi ile gözlerimden akan yaşları sildim. Ağladığımı anlamaması için gülümsemeye çalıştım. Ağladığımı anladığında sebebini soracak ve ben sorduğun da ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile, “benim güzeller güzeli kızım annesinin yanına mı gelmiş.” Diye çocuk sesi çıkararak yanıma çağırdım.

Kocaman gülümsemesi ile yanıma koştu. Yatağa çıkarak boynuma sarıldı. “Annecim, babam nerede?” diye sormasını istemediğim soruyu sordu. Ne cevap vereceğimi bilmediğimden, sormaması için içten içe yalvarırken engel olamamıştım. Aslında boş bir yalvarıştı. Babasına yeni kavuşmuş bir çocuk illaki babasını soracaktı.

Yataktan indirdim ve elinden tutarak, “sana bir teklifim var” dedim. Amacım kafasını karıştırıp zaman kazanmaktı. Şu an ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Ayrıca üzülmesine dayanabileceğimi de zannetmiyordum. Bu kadar yıpranmışken onun üzülmesi daha çok yıpratacaktı beni. Onun halini düşünemiyordum bile.

BEYAZ GÜLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin