4. PAZARTESİ

51.7K 3.8K 10K
                                    


.


-SARAYDA RİYAZET

.

Şimdiki zaman,
Jungkook:

Gözlerinden geçen şeyleri artık okuyabilme kabiliyetine sahiptim. Biliyordum ki birazdan söyleyeceği şey beni koca bir boşluğa düşürecekti. Ancak komiktir ki benim koca boşluğum bile sadece bu odadan ibaretti.

Ne benim eski mor saçlarımdan eser vardı ne de onun platin sarısı saçlarından eser vardı. Benim doğal rengim gözlerimin önüne perçemler halinde düşerken onun ise esmer tenine yakışan kömür karası siyah saçları vardı. Alnını açmış ve sadece iki tutamın orada yer etmesine izin vermişti. Üzeri ise simsiyahtı. Klasik V'ydi işte. Kabusum, eski sevgilimi ve bir çok kişiyi öldüren katil V.

"Bugün odadan çıkmak yok."

Dedi sadece gözlerimin içine bakarak. Bu kafamda şimşekler çakmasına neden olmuştu. Gözüm seyrelmiş parmaklarım kasılmıştı. Dudaklarım ve sonra tüm bedenim titremeye başladı. Ardından içimde doğan yüksek seviyeli bir siniri kusmak için ona cesurca birkaç adım atıp önünde durdum ve yüzüne koca bir çığlık attım. O ise bir mimik bile oynatmadı.

Yeter! Yeter! Dayanamıyordum. Dört yıl boyunca bu odadan çıkmamıştım, hâlâ nasıl gelip bana bunu söyleyebilirdi?

"Bitti mi?"

"Seni adi herif! Ben sadece bir dakika odama geç kaldım diye her yerime kızartana kadar vurdun! Şimdi benden pazartesimi mi çalıyorsun?"

"Misafirim var. Seni bilmemeleri gerekiyor, biliyorsun."

Ne misafiri? O buraya hiç misafir getirmezdi ki? Kimi getirmişti? Neyin nesiydi bu misafir, onu sonradan öldürmeyecek miydi?

"Alt katta gezsinler o zaman! Salonum hemen yanda zaten. İnadına mı yapıyorsun bana bunu?"

"Bir sen zekisin zaten. Ne diyorsam onu yapmayı hâlâ öğrenemedin mi? Sessizce otur burada."

"B-bana başka bir gün verecek misin peki? Telafi için."

"Hayır."

Ardından hiçbir şey demeden, benim de bir şey dememi beklemeden kapıyı defalarca kez kilitleyip çıktı.

Ben de dayanamadım ve sessizce oturamadım. Beyaz kapıyı yumrukladım hiddetle. "V! V! Son iki aydır çok usluydum bana bunu yapma lütfen! Bana salı veya çarşambayı ver! Burada tek bir dakikaya bile katlanamazken artık bana bir gün daha ceza verme! Yalvarırım aç kapıyı. Lütfen!"

Ve yine bir çığlık attım.

Beyaz kapıda sürüne sürüne aşağıya kaydım. Bu odada dayanacak gücüm kalmamıştı, beyaz görmek istemiyordum artık. Kendimi deli gibi hissetmeme neden oluyordu. Hoş, psikoloji denilen şey beni uzun zaman önce terk etmişti. Burada tüm gün boyunca oturur, ya bu odadan önceki hayatımı ya da buradaki hayatımı düşünür, kendi kendimi yerdim.

Hayatım ikiye ayrılmıştı ya zaten, bu odadan önce ve bu odadan sonra diye.

Kollarımı bacaklarıma sardım ve başımı dizlerime yaslayıp ağlarken nasıl bir dakika geç kaldım diye V'nin eline düştüğümü hatırladım. Bu yaptığı haksızlıktı. Haksızlıktı!

7 DAYS / Taekook +18 ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin