46. PAZAR

7.8K 868 3.4K
                                    


-SENİ BÜYÜTTÜM VE SONRA ÖLDÜM-

.

Tanrısal bakış;

Taehyung ve Namjoon günün ilk saatlerinde eve varabildiler, gerçekten stresli bir geceydi. Açıkçası tren garını patlatmak polislere notu çaktırmadan vermekten daha zor olmamıştı. Bu yüzden pek uğraşmışlardı, Namjoon'un polis olması pek bir fayda göstermemişti çünkü biliyorsunuz onun kuyruğu çoktan sıkışmıştı.

Yorgun argın ikisi de kendilerini koltuklara attılar. Taehyung'un etrafa sıçrayan kan lekelerini silmesi gerekiyordu ama bunun için çok yorgundu. On dakika kadar durdu ve polis yatmaya devam ederken o etraftaki kan lekelerine silmeye başladı.

Henüz temizliğinin yarısında iken durdu ve polise baktı. "Hey, kalk da Seokjin'e bir bak. Ne halde kontrol edelim."

"Köpek sidiği kokusundan bayılmıştır o."

"Hm, aynen. Hadi kalk."

"Biraz daha dinleneyim, yatmaya giderken bakarım."

"Oğlum tamam git yukarda bir yerde yat, yol üstünde kontrol et işte. Hadi."

"Beş dakika daha."

Ne kadar beş dakika dese de Namjoon orada bir yarım saat kadar daldı gitti.

Kan lekelerini silmeyi bitiren katil tam da koltuğa geçecekti ki yerde kırılan saksı ve toprak parçalarını görünce orayı temizlemek için adım attı.

"Önce burayı sileyim, koltuk zor çıkar. Zaten kurudu kuruyacağı kadar." Bunu düşündüğünde aklına bir anda alakasız bir şekilde abisinin cesedi geldi. Gözleri kirli koltuğa kaydı ve bir anlığına bu ev; eski kaldıkları eve dönüştü. Abisinin çıplak ve savunmasız, kesik bedenini görünce ise irkildi ve gördüğü illüzyon yok oldu.

"Ne alakaydı bu?" Kendi kendine fısıldarken işine odaklanmaya çalıştı. Buraları erkenden bitirip birkaç saat Jungkook'un yanında dinlenmek istiyordu. Namjoon ise Seokjin'i buradan götürecek ve onu öldürecekti, ihale ona kalmıştı.

Bir süre süpürgenin nerede olduğunu aradı ancak bulamayınca üst kata çıktı ve orada arama yapmaya başladı.

"Nereye koydum ki?"

Başını kaşırken düşünüyordu. Bir ara bodrumu da temizlese iyi olurdu. Leş gibiydi ve bunu tek başına yapmak oldukça zor olacaktı. Ağlamak istedi resmen. Pisliğe katlanamıyordu. O adamın leşini taşırken zaten bayılacak gibi olmuştu Namjoon ile birlikte. Namjoon görüntü ve kokudan, Taehyung ise kokudan. Hatta Namjoon o kadar etkilenmişti ki kusuvermişti bir anda arabayı durdurup. "Senin ben mideni sikeyim Taehyung!" diye de tüm yol boyunca laf etmişti.

Taehyung ilerlemeye devam ederken, düşünmeyi bırakıp bir anda yine tanıdık sesler duymaya başladı kafasının içinde. Tekrar durdu yerinde.

"Onu bana ver."

"Çok canice öldürülmüş bir doktor."

"Bir dahakini kıyma gibi kıysana, yutması zor oluyor."

"Bence yak, daha temiz, pudra yerine kullanıyorum hoş oluyor."

Taehyung kulağındaki sesler her konuştuğunda gözleri daha fazla asılsız yerlere daldı. Bu sefer onlar birbirleri arasında sohbet mi ediyordu? Ah, bu sefer o doktorun cesedini postalayalı çok olmuştu. Derin ve çok anlamlı sohbetlerine sonra devam etseler olmaz mıydı?

"Ama sen bir deniz kızısın, suyun altında pudra tutmaz!"

"Bir varmış bir yokmuş, bu deniz kızı suyun yüzünde insanların küllerinden pudra yaparmış! En sevdiği oğlu da V imiş. Ne tatlı ne tatlı!

7 DAYS / Taekook +18 ✓ Where stories live. Discover now